Dün akşam milli maçtan sonra TRT'de Fuat Hoca vardı. Hakan Şükür ile birlikte Erdoğan Arıkan'ın programında konuştular. Daha doğrusu üçlünün içinde hep Hakan Şükür konuştu ve sürekli kendisine hep haksızlık yapıldığından filan bahsetti, herşeyden şikayetçi oldu. Anlamlı, işe yarar bir şey söylemedi.
Bizim hocamız ise, nezaketinden olmalı, Hakan Şükür gibi laf aralarına dalamadığı için çok az konuşabildi. Oysa onun kendisini anlatması, bizim de onu daha iyi anlayabilmemiz için iyi bir fırsattı. Fuat Hoca'nın söylediklerinden benim anladığım şu:
Gençlerbirliği gibi Anadolu takımlarında sürekli sirkülasyon doğal işleyişin parçası. Parlattığınız oyuncuların her zaman bir pazarı olmakta ve futbolcuların birçoğu kaçınılmaz olarak gitmekte. Böyle olunca da başarının gelmesi zor. Gidenler çoğunlukla kilit oyuncular olduğundan, onların yerine altyapıdan oyuncu koyma riski de alınamadığından, mutlaka dışardan yeni oyuncular alınıyor. Bu yüzden de alt yapıdan oyuncu kazanılması da zor olmakta. Hatta bir ara, milli takımın başarısızlığı üzerine konuşurken, "ülkemizde altyapıdan oyuncu kazanılmaz" gibi bir cümle kullandı ama orada kaldı.
Geçmişimizi ve şu andaki durumumuzu düşününce gerçeğin bu olduğu ortada. Örneğin bu sezon parlayan, parlamak üzere olan oyuncularımızın kaçının önümüzdeki birkaç yıl takımda kalacağının garantisi var. Garantisinin olmadığı ortada, geçmiş bizim aynamız.
Fuat hocanın sevdiğim yanları gerçekçi olması, samimi olması, futbol üzerine kafa yoruyor olması, seyirciye yakın durması, bizden biri olması. Hoca olarak yetenekleri konusunda birşey söylemek beni aşar. Ben yalnızca bir taraftarım ve hocayı da yalnızca bir taraftar olarak değerlendirebilirim. Eğer Fuat hoca kendi özgün yanlarından fazla ödün vermeden, sabırla çalışırsa ve bir kazaya uğramaz ise, Gençlerbirliğimiz için en uygun kişilerden olduğunu düşünmekteyim.