Sahaya top oynamaya çıkmayınca bu takım yeniliyor. Bu kadar net. Hoca her maç sonrası bir bahane buluyor, güzel güzel konuşuyor. Ama anca konuşuyor. Teknik-taktik olarak oyuna müdahaleleri oyuncu değiştirmekle sınırlı kalıyor. Oyuna aldığı oyuncunun çıkardığından daha iyi oynamasını bekliyor hoca da. Misal bence bugün Kweuke'ye atılan hava toplarında onunla birlikte topa çıkan oyuncumuz stoperlerimizden biri değil de Selçuk (ya da oyuna alınsaydı Skecic) olsaydı, Kweuke'nin indiredbildiği toplarda arka tarafımız bu kadar boş olmayacaktı. Kweuke stoperlerimizden birini hep santraya doğru çekti, arkayı boşalttı.

Altyapı bebelerine gelince. Müthiş bir birliktelikleri var. Bunu pozitif anlamda kullansalar büyük fayda sağlayacaklar ki attığımız golde bunu gördük. ama mental olarak birbirlerine hastalık derecesinde bağlılar. oğuz'un 1. dakikada başlattığı gerginlik de bu bağ üzerinden tüm takıma yayıldı. biri hata yapınca hepsinin eli kolu bağlanıyor.

yenik duruma düşünce bir de kronik bir rahatsızlığımız baş gösteriyor. golü hangi dakikada yersek yiyelim, sanki 90. dakikaymış da son şanslarımızı kullanıyormuşuz gibi paldır küldür atak yapıyoruz. oyunu bu nedenle yıkmayı başaramıyoruz, sürekli duran top ya da top şişirmeyle gol arıyoruz.

bu yolun sonu yol değil ama. hoca gelir gider ama ben sahaya güzel futbol oynamak için çıkan bir takım, oynadığı toptan keyif aldığını belli eden futbolcular görmek istiyorum. bu gerginlik ve sinir harbi ancak anti-futbolu getiriyor. başka da bir cacık olmuyor.