1. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var 12 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 25 ve 39

Konu: İyisiyle Kötüsüyle Düşmek

  1. #1

    İyisiyle Kötüsüyle Düşmek

    Sanırım son 10 yıldır bazen 3 hafta bazen 5 hafta bazense direkten dönerek kümeden düşme tehlikesi yaşıyoruz. Bu durumu kanıksamış olacağız ki, şu an takımın bulunduğu yerden ötürü şaşıran yok. Sadece "yönetimin" her sezon aynı hataları tekrarlamasından, sezon biter bitmez tüm tehlike çanlarını unutmasından ötürü sinirlerimiz bozuluyor, canımız sıkılıyor o kadar.

    Bu sezon düşme olasılığımız "kendi rakamlarımıza" göre oldukça yüksek. 17 haftada aldığımız puan, bundan önce küme düştüğümüz iki sezondan bile daha az!

    Uzatmayayım. "Düşmeyi" konuşalım diye bu başlığı açtım. Sizce sezon sonunda 1. Lig'e düşersek futbolcularda, takımda, yönetimde, Cavcav'da, taraftarda, tribünde, transfer politikamızda, alt yapımızda hatta spor okula gelen öğrencilerde nasıl değişimler yaşanır ve düşmenin getireceği iyi şeyler ya da kötü şeyler nelerdir? Buyurun söz sizde;

  2. #2
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    14 Mar 2013
    Mesajlar
    107
    Blog Girişleri
    1
    Bence iyisiyle kötüsüyle düşmeyi tartışmayalım. Düşmeyiz çünkü. Yine başa sararız her şey aynı devam eder. Ama yok eğer düşersek (ki ben sabah düştüm) yeniden bir şeyleri düşünmek için elbette fırsat olur bize.

  3. #3
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    20 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Kızılay
    Mesajlar
    310
    güle güle gidin demek tam anlamıyla bu olsa gerek..
    bunu hangi akıl mantık alıyorsa alsın.. düşme tehlikesini şimdi değil, ilk yarının ortalarından beri hissediyoruz; yönetim aymazlığı artık kabul edilebilir değil..
    futbolla uzaktan yakından alakası olmayan, daha çok saha kenarında yaptığı şovlarla, şaklabanlıklarla stand up'cı özelliğiyle tanınan yılmaz vural'ı takımın başına getiren zihniyet artık düşmeyi kafasına koydu demektir..
    eski forumlardan hatırlayan olursa; ersun yanal gittiğinde bir şeye dikkat çekmiştik: bizi aldığı yere bırakacak..

    düşmek üzere olan veya düşmesi kesinleşen takımların hocası olan ve neden büyük takımları çalıştıramadığını hala anlamamış bulunan yılmaz Vural'ı bizim başımıza layık gören zihniyet, artık herşeyi birakmış, hayattan ve en çok sevdiklerinden elini ayağını çekmiş demektir.
    tek adamlığın, teslim olmanın, sorgulamak yerine biat etmenin sonu budur ve başka bir şey değildir.. o bırakınca bizde bırakmış oluyoruz..
    geri dönüşüm noktasını hala terketmedik.. hala yeniden toparlanıp, mücadeleye yenilenmiş organlarıyla katılacak yapılanmaya sahibiz..
    ama bunun için mevcut kulüp iktidarının yapılanmasını tümüyle reddeden, dünya futbolunun içinden geçtiği süreci anlamış ve onun dinamiklerini yakalayabilecek, birbirini denetleyen kurumsal yapıyı ilke edinmiş, hesap verebilir, şeffaf, katılımcı gerekirse birleşik bir demokratik yapılanmaya ihtiyacımız var..
    geride bıraktığımız forumların "derin mevzu" topiklerinde, işler iyi gidiyorken bile başlamış olduğum ve çok uzun süredir dile getirdiğim sorunun çözümünü; hiçbir diktatörün kendi isteğiyle bu demokratik yapıya geçmeyeceğini bildiğim için bu işin tek yolu devrimdir diyorum.. hala anlamayan olduysa..
    başka yolu varsa tartışmaya devam edebiliriz.. 24 saat açığız..

  4. #4
    Aldığı yerde bırakacak...
    Umarım bu kadar rahat, ağrısız,sancısız biter bu ayrılık.
    Ama hissiyatım hiç de öyle söylemiyor.
    Gogol'un ünlü Ölü Canlar romanında bir karakter vardı, maalesef adını şimdi hatırlamıyorum:
    Köyün birinde yaşayan, yaşlandıkça içine kapanmış ve cimrileşmiş, kendisine gelen yiyecekleri bile yıllarca saklayan, yemeye kıyamayan, hiç bir çalışanına güvenmeyen,artık bunama noktasında ihtiyar bir toprak ağası...
    İşte bu duruma düşmekten (düşmesinden) korkuyorum.
    Ne bırakıp gidecek, ne de bizi rahat bırakacak. Çürüyüp gidecek bir zamanlar efsane olanlar..

  5. #5
    Alıntı Mustafa Ates demiş ki... Mesajı göster
    Aldığı yerde bırakacak...
    Umarım bu kadar rahat, ağrısız,sancısız biter bu ayrılık.
    Ama hissiyatım hiç de öyle söylemiyor.
    Gogol'un ünlü Ölü Canlar romanında bir karakter vardı, maalesef adını şimdi hatırlamıyorum:
    Köyün birinde yaşayan, yaşlandıkça içine kapanmış ve cimrileşmiş, kendisine gelen yiyecekleri bile yıllarca saklayan, yemeye kıyamayan, hiç bir çalışanına güvenmeyen,artık bunama noktasında ihtiyar bir toprak ağası...
    İşte bu duruma düşmekten (düşmesinden) korkuyorum.
    Ne bırakıp gidecek, ne de bizi rahat bırakacak. Çürüyüp gidecek bir zamanlar efsane olanlar..
    bu bahsi geçen son sanırım en kötü ihtimal abi. Okurken bile tüylerim diken diken oldu

  6. #6
    Alıntı uralnadir demiş ki... Mesajı göster
    Bence iyisiyle kötüsüyle düşmeyi tartışmayalım. Düşmeyiz çünkü. Yine başa sararız her şey aynı devam eder. Ama yok eğer düşersek (ki ben sabah düştüm) yeniden bir şeyleri düşünmek için elbette fırsat olur bize.
    Herhangi bir yenilmezlik, yenememezlik vs gibi bir istatistikten bahsettiğimde Tanıl Abi çoğu zaman cool bir şekilde, "istatistikler bozulmak için var mali elbet o da bozulur" diyor. O misal bence bu "Gençlerbirliği Düşmez!" düşüncesi de artık bozulmaya yüz tuttuğu günleri yaşıyoruz. Ha bu yıl olmaz ama bu saçmalıklar silsilesi devam ettikçe gelecek yıl olur. Yani çok yakınız...

  7. #7
    Puan olarak çok geride kaldık. Sivas ile çekişeceğiz. Sivas 2 Mısır'lı, 2 de Mersin İdman Yurdu oyuncusu ile anlaşıp kadrosunu takviye etmek üzere. Biz bu sezon dördüncü hocamızı gönderdik beşinciye bakıyoruz. Kadromuz futbola yabancı yabancılarla dolu. Bu sezon başında yapılan 5 yabancı transferinde isabet oranı beşte sıfır. Bunca hatadan sonra bu sezon da düşmez isek bundan sonra durumumuz ne olursa olsun küme düşmeyi aklımdan bile geçirmeyeceğim ve futbol literatürüne "Her takım düşer, Gençlerbirliği düşmez" diye bir cümle daha girecek.

    Düşmek dünyanın sonu değil. Hatta futbola yabancı yabancılarla 1. ligde onunculuk ile onsekizincilik mücadelesi vereceğimize, ikinci ligde altyapı oyuncularımızla şampiyonluk mücadelesi vermek daha eğlenceli olur.

  8. #8
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    26 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Mesajlar
    23
    Öncelikle tekrardan merhaba. Uzun bir aradan sonra tekrar(blogum dışında bir yere) yazmayı başarabildim. Neden yazmak istiyorum bilemedim ama yine de...

    Malum haliniz takımımız belki de en zor zamanlarını geçiriyor. Bu süreçte tribünsüz bir maç silsilesi, dengesiz bir başkan, altyapıdaki oyuncularımız dışında kendini bilmez bir futbolcu takımı ve gelip giden teknik direktörlerle oluşan ligin sondan üçüncülüğü...

    Bu konu hakkında yapabileceklerimiz sınırlı fakat bizim bir şeyler yapmamız gerekiyor ki en azından cılız olan bir sesimize ses, nefesimize nefes olacak faaliyetlerde bulunmamız gerekecek. El birliğiyle bir şeyler yapmamız gerekmiyor mu?

    Bu konuda fikirleri olan ve uygulamaya koyabilecek (değil koyacak) arkadaşlarımızın bir arada ve organize bir şekilde bir şeyler yapması gerekecek. Bunu yapmazsak cidden takımımız küme düşecek ve kulübümüzdeki kaynaklar birdenbire kuruyacak. Bunun olmaması için yeterli çalışmayı yapmamız gerekiyor.

    Sizce de gerekmiyor mu?

  9. #9
    Ramazan kardeşim, öncelikle düşüncelerini burada paylaştığın için teşekkür ederim. Burada yazan arkadaşlardan dördü divan kurulu üyesi, aralarında başkanla ve yönetimden önemli kişilerle görüş alış verişinde bulunabilenler var. Mehmet Özdilek'in gelmesinde katkıları var ama her zaman olaylar planlandığı gibi gelişmiyor işte. Bu sezon gerçekten
    işimiz zor, şu anda bize düşen tribünde yerimizi alıp takımımızı skor ne olursa olsun desteklemek.

  10. #10
    ALKARA Erdem Ceydilek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    9 Jun 2012
    Bulunduğu yer
    Ankara, Turkey, Turkey
    Mesajlar
    262
    mevcut kulüp yapısı içerisinde, içinde bulunduğumuz dipsiz kuyudan çıkabilmemizin mümkün olduğunu düşünmüyorum. bu nedenle Mehmet Güner abime katılıyorum. bu camianın sahip olduğu potansiyeli en efektif şekilde yönetime ve pratiğe yansıtabilecek, demokratik ve şeffaf bir kulüp yapılanması gerekiyor. yoksa cavcav bugün gitmiş, gitmemiş, düşmüşüz, kalmışız pek bir şey ifade etmeyecektir. Böyle bir dönüşüm olması halinde başkan olması gereken kişi de, diğer kademelerde üstüne düşecek görevleri layıkıyla yapacak insan gücü de aramızda var. şimdi isim vermiyorum başkan adayım için ama çoğunuz anlamışsınızdır zaten.

  11. #11
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    20 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Kızılay
    Mesajlar
    310
    sevgili erdem bişey iç.. benden..
    erdem'in değindiği konu itibari ile tekrarlamak istiyorum. sorun sn. cavcav'ın kişiliğiyle alaklı bir sorun değil.. cavcav gider horhor gelir, sorun tek adamlık ve onun son evresi olan diktatörlük.
    şu anda biz bunu yaşıyoruz. son duayen hala bir duayen olduğunu zannediyor.. hata üstüne hata yapıyor ama kabullenmiyor.. bütün hatalarını "değiştirebileceği yegane isim olan" teknik direktörlere atıyor ve bu zavallıların sayısı arttıkça; artık avrupada bile duyulmaya, dalga geçilmeye başlandıkça -çözümüde bulamayacağı için- artan hırsıyla gittikçe agresifleşiyor..
    tek adamlığın son aşaması dikdatörlüğün saldırgan halini yaşıyoruz şu anda.. güneşin zaptı yakın..

    lütfen dikkat:
    bizzat kendi itirafıyla, yılmaz vural "çok zaman ve çok para kaybetmişsiniz" dediği için gitti.. biz ne demiştik; hiçbir kurala ve hiçbir nizama uymayan şekilde deliler gibi alınmış, paçozlarla şişirilmiş kadrolara harcanan paralardan bu futbolcuların hiçbir suçu yok..
    onlarla beraber, onları kim alıp getirdiyse onunda gitmesi gerekir.. hesap verebilir yönetim anlayışı bunu gerektirir..
    sen kalkıpta onları getiren define avcısının yüzüne karşı "bunların en az 13'ü gidecek, yerlerine iş görebilir oyuncular transfer edilecek" dersen.. bir padişaha asla söylenmeyecek bir şeyi, onu babası kadar iyi tanıyan biri olarak yüzüne karşı söylersen...
    ahanda böyle dünyayı bile hayrete düşürerek 5 gün içinde gidersin.. yalnız genede helal olsun yılmaz vural'a şovmenmiş, hoca değilmiş ama adammış..
    göndersin bakalım nereye kadar gönderecek demiştik son forumda.. herkes bizim gibi keriz mi?. sonunda biri diyecek "bu ne kardeşim hepmi bu hocalar suçlu" kendileri mi geliyor?. kim seçiyor bu hocaları?.

    önemli bi not:
    bütün ülkede, spor kamuoyunda ve bizim sitede yaygın olan yersiz bir düşünce var gençlerbirliğinin cavcav'ın takımı olduğu üzerine..
    sn cavcav'da kendisinden önceki diğer başkanlarımızın olduğu gibi, gençlerbirliği spor kulübümüzün başarılı olmuş başkanlarından biridir.. belkide en başarılı olanıdır..
    çünkü bizi kelimenin tam anlamıyla çamurdan çıkarmış, avrupalarda adımızı hece hece ezberletmeye kadar götürmüştür.. kendisini büyük adleden nice kulüplerin kapısına borçlarını tahsil için icra memurları dikilirken, 5 milyon dolar için stadlarına ezeli rakiplerinin bayrağını dikmekle tehdit edilirken, -dikilse daha iyi idi- kulübümüzü bugün sahip olduğu tesislerle ve alt yapı ordusuyla bizi kıskanılacak kulüp olarak ortaya çıkarmıştır..
    ve bütün bunları devrin başarılı olan yönetim tarzı ile kulübümüze kazandırıp, kulübümüzde parlattığı, bizzat kulübümüzün oyuncuları olan futbolcularımızın bonservislerini satarak yapmıştır..
    ama işte tek adamlığın sonu bu.. uzuuun uzuunn saydığımız nedenlerle, çizdiğimiz profillerle bizi bundan daha ileriye götürebilmesi mümkün değil..
    ne mutlu bizlere ki; elleriyle beslediği, çocuğundan bile sakındığı kulübümüz büyüdü ve cavcav'ı geçti.. kalıbına sığmıyor atık.. çocuk büyüdü ihtiyaçlarıda büyüdü..
    sn. cavcav küçük kaldı.. kalıyor..

    bazı arkadaşlarım sn. cavcav bizi aldığı yere bırakacak dediğimde.. oh be nihayet kurtuluyoruz gibi algılamış..
    bizi aldığı yere bırakacak diye küme düşmekten dolayı endişelerimi kasdetmemiştim.. allahın parmağı yok ki gözümüze soksun.. beşiktaş karşılaştı da gördük.. kurucusu iskenderbey olduğu için, o dediğiniz iskenderbey futbol kulübünde olabilir..
    bizide o kulüple karıştıranlar için derim ki; hadi diyelim ki, bizde gençlerbirliği değil, "cavcav idman yurdu"yuz.. o zaman kulübümüzün değilde, kendinin futbolcularını satarak kazandığı paraları böylesine çarçur edebilme, o paralarla kurduğu tesisleri alıp götürmeye, alt yapıyı tarumar etmeye hakkı var.. kendisine ait değilmi etsin diyeceğim ama;

    geride bıraktığımız 38 senemize ne olacak?.
    o kadar kolay mı "hadi onuda yaşamamış olalım" demek..
    şurdan bana bi 2 saat versenize...

    ...............................................
    mesele iki-üç oyuncu takviyesi ile işleri eskiden olduğu gibi yoluna koymak meselesi değil, çağdışı kalmış yönetim meselesidir. çağın dışında kalmış olma meselesidir...
    ahmet ümit bir programında victor hügo'nun bir sözünü paylaştı: "en büyük güç, zamanı gelmiş düşünce gücüdür"
    biz bunu nasıl sunmuştuk: anı yakalamak..
    oda şudur: içinden geçtiğimiz futbol sürecinin dinamiklerini yakalayabilme kararlılığına sahip, evrensel kabul gören çağdaş kulüp yapılanmasını ilke edinmiş, mevcut kulüp iktidarının yönetim politikalarını tümüyle reddeden, şeffaf, katılımcı, hesap verebilir, kolay anlaşılabilir ve kolay yönetilebilir tüzüğü ilan eden, sürdürülebilir yol haritası, ekonomik programı ve halkla ilişkileri kuvvetli, birbirini denetleyebilir kurulları oluşturmuş, gerekirse birleşik alternatif kulüp yönetimlerini talep ettiğimizi her koşulda ve her yerde yüksek sesle dile getirmeliyiz..
    buda bizim devrimimiz olsun..
    Konu MehmetGUNER tarafından (31-Dec-2015 Saat 12:38 ) değiştirilmiştir.

  12. #12
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    17 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    konya
    Mesajlar
    167
    uzun yıllardır yoğun bakımdayız.
    düşsek her taraftarın hissizleştiği bir haldeyiz.
    hatta bazen hastanede boşuna yatak işgal eden 'ölse de rahatlasak' diye gözümüze bakanlar arkamızdan konuşanlar...
    biz bile kendimizden şüphe eder olduk 90 küsür geçmişimizi görmezden gelip. acaba bu ligde renksiz amaçsız kontenjan mı işgal ediyoruz diye...

    bu kulüpte mantık değişmezse biz de kendimizi bu lige yük oluyor psikolojisine tamamiyle adapte edeceğiz. ettirileceğiz.
    birşeyleri birilerine anlatmaya çalışıp duracağız. sonra cavcav bir hareket daha yapacak ve biz yine başa saracağız.

  13. #13
    Başkanın hocayı daha beşinci günde kovmasını hepimiz yadırgadık ve basında alay konusu olduğunu gördük. İyi de, Yılmaz Hoca'nın hiç mi suçu yok?

    Daha maçın 30. dakikasında 2 oyuncu değiştirerek yanlış çıkardığı onbiri düzeltmeye çalışmasından aslında takımı hiç tanımadığı açıkça belli olmuştu. Daha elindeki oyuncuları tanımadan 13 oyuncunun gitmesi gerektiğini söylemek ne kadar mantıklıdır? Bilgisayarda CM mi oynuyorsun? Her birinin tazminatı, maliyeti var. 13 oyuncu gitsin demek bana yeni bir takım kur demek. Devre arasında yeni bir takımı kuracak kadar oyuncuyu nereden bulacaksın, nasıl takım haline getireceksin, bütün bunları 3 haftaya nasıl sığdıracaksın? Samimiyetle söylüyorum, başkanın yerinde ben olsaydım aynı şeyi yapardım. Burada eleştireceğim tek şey, transfer politikasının imzalar atılmadan önce konuşulup karşılıklı mutabakata varılmamış olması.

    Hele Yılmaz Vural'ın Ahmet Çalık'ı medya önünde eleştirmesi spor adamlığından ne kadar uzak olduğunu gösterdi. Telefon açmışsın, oyuncu da açık sözlü bir şekilde görüşlerini söylemiş. Ne var bunda? Oyuncu hocayı eleştiremez mi? Sonuçta kulüple mukavelesi birkaç yıl daha devam eden genç bir oyuncu ve takımın küme düşmesinden hayatı en çok etkilenecek kişilerden biri. Eleştiriye tahammül edememek, dediğim dedik, çaldığım düdük zihniyeti toplumda giderek kök salmış. İdarecilik yapan biri olarak söylüyorum, daha beşinci günde oyuncuların yarısı gelip hocayı şikayet ediyorsa hocada bir kusur vardır ve o hocayla devam etmek küme düşmeyi peşinen kabul etmek olur.

    Transferde beşte sıfır isabet oranını yakalasak da kadromuzun zayıf olduğuna katılmıyorum. Geçen sene orta sahada oynayan Petroviç, Hleb, Gosso üçlüsünün aynı anda gönderilmesinin sıkıntısını yaşıyoruz. Takımda revizyon yaparken aynı mevkiden 3 adam gönderilirse o bölgenin dikiş tutması zaman alır. Savunmamızı ve forvet hattımızı beğenmeyen var mı?
    Konu onur_aydogan tarafından (02-Jan-2016 Saat 00:28 ) değiştirilmiştir.

  14. #14
    Alıntı mehmet galip demiş ki... Mesajı göster
    uzun yıllardır yoğun bakımdayız.
    düşsek her taraftarın hissizleştiği bir haldeyiz.
    hatta bazen hastanede boşuna yatak işgal eden 'ölse de rahatlasak' diye gözümüze bakanlar arkamızdan konuşanlar...
    biz bile kendimizden şüphe eder olduk 90 küsür geçmişimizi görmezden gelip. acaba bu ligde renksiz amaçsız kontenjan mı işgal ediyoruz diye...

    bu kulüpte mantık değişmezse biz de kendimizi bu lige yük oluyor psikolojisine tamamiyle adapte edeceğiz. ettirileceğiz.
    birşeyleri birilerine anlatmaya çalışıp duracağız. sonra cavcav bir hareket daha yapacak ve biz yine başa saracağız.
    Aynen bu ruh hali içerisindeyim ben de. O yüzden gerçekten Sevgili Onur Aydoğan'ın dediği gibi "şu anda bize düşen tribünde yerimizi alıp takımımızı skor ne olursa olsun desteklemek." olgusunu yapmalı mıyız bilmiyorum! Şu son 1 haftadır yaşadığımız sıkıntının ya da sıkıntıların o kadar çok boyutu var ki, bir yandan çoğumuzn sevmediği bir isim olsa da Yılmaz Vural'ın söz konusu ettiği düzensizliklerin gözümüze batması var, adama yapılan haksızlıklar var, gerçekten hayata dair erdemlerin çiğnendiği(işçi düşmanlığı,güvencesiz ve esnek işçi çalıştırma) durumlar var ve ben kendi içimde bu çiğnenen erdemlerin savunusunu, tuttuğum gönül verdiğm takımın başarı dürtüsüne öncelikli gelmesi düşüncesi var. bu yüzden de Onur'un "ne olursa olsun destek vermeliyiz" düşüncesini pek içselleştiremiyorum. Ama bir yandan da lige bakıyorum, diğer takımları görüyorum(osmanlısıydı kasımpaşasıydı, başakşehirydi. bilimum çomarı...) "bunlar varken biz niye düşüyoruz lan" diyorum. Beri yandan kulübümüz ve başkanımız hakkında gerçekleri yüzümüze vuran isime bakıyorum:yılmaz vural... kederlerden kederlere,çelişkilerdençelişkilere düşüyorum. Tamam basın toplantısında söyledikleri çoğu şeyin altına imzamı atarım. Türk futbolunun yapısı ve kulüplerin yönetilme tarzlarına(ve malesef öncülü de bizim kulübümüz)dair söylediklerinin altına. Ama mesela çalık meselesine girdikten sonra üslubunun çirkinleşmesine,21 yaşında bir çocugu istanbul kurtlar medyasının önüne atmasına, milli takım kariyerine vs. dair söyledikleri Gençlerbirliğimi dışarıya yedirmeme dürtüsü uyandırıyor. Bu konuda Sevgili Bülent Atlas'ın klassspordaki son yazısı aslında duygularıma tercüman oluyor zaten. Ama işte bu adama yapılan haksızlığı da es geçemeyiz. Bu yüzden şimdi sosyal medyada bize sempatiyle bakan diğer takım taraftarları dahi artık rezil bir şekilde düşmemizi savunuyorlarsa adamlara haksızlar da diyemyeyiz. ki biz bile bir an için evladı haksızlık yapsa bile arkasında duran ana-baba misali subjektifliğimizden sıyrılıp objektif düşündüğümüzde bunu isteyebiliyoruz. of ki ne of. daha çok yazasım var ama kafam dağılıyor. bu konuda yazmadığım geri kalan şeyleri de belki bu başlıkta belki "mevzu derin" başlığı altında yazmak istiyorum. Umarım da yazacağım sadece şu destek vermeli miyiz maçrda vermemeli miyiz, bu konuda sizler ne düşünüyorusnuz onu merak ediyorum. ben açıkcası şimdilik maçlara gitmeye devam edip,gol atsak bile sadece oturduğum yerden alkışlamayı ve tezahurat yapmamayı düşünüyorum

  15. #15
    Alıntı onur_aydogan demiş ki... Mesajı göster
    Savunmamızı ve forvet hattımızı beğenmeyen var mı?
    Açıkcası ben forvet hattımızı beğenmiyorum. El kabir maalesef şımardı ve stancu çok formsuz ve form tutsa bile takım oynarsa oynayabilecek kapasitede, fazla katkı veremeyecek tarzda bir oyuncu ayrıca psikolojik olarak da biraz acımasız bir tespit olacak ama sanki çok özgüveni yerlerde ve kendini hep kaybeden bir adam gibi görüyor, çok hırrpalanmış bir adam ve malesef hayatının geri kalanında da bu özgüvensizliği düzeltemeyecek biri gibi geliyo bana. bu tür bi psikolojide forvet oyuncusunda en son olması gereken özelliklerden. Hayat hikayesini de biraz okumuştum. Bir striker lazım bence takıma. Ve berat bence daha fazla süre almalı

  16. #16
    Kaleci Hakan Arıkan'ı alıyormuşuz. Soner Aydoğdu ve Halil Altıntop ile görüşüyormuşuz.

    Asıl önemli gelişme Sivasspor'da oldu. Takımdan 6 oyuncuyu Okan Buruk'un raporu doğrultusunda gönderdiler. Eneramo, Ümit Kurt, Hakan Özmert, Orhan Gülle beğendiğim oyuncular. Bana göre dere geçerken at değiştirdiler ve bu karardan sonra düşmeye daha yakınlar. Bu rakipler varken düşmek için epey çaba harcamak gerekiyor.

  17. #17
    Eskiden bir özelliğimiz daha vardı:
    İstanbul'dan kolay kolay oyuncu almazdık.
    Hele hele artık yaşını almış, İstanbul takımlarından başka takımlara gitmiş, emekliliğini bekleyen adamları hiç almazdık.
    Şimdi bakıyorumda; Selçuk Şahin, Halil altıntop...
    Yok, yok biz adam olmayız artık.

  18. #18
    Yeni Üye
    Üyelik tarihi
    21 Dec 2015
    Bulunduğu yer
    Muğla/Fethiye
    Mesajlar
    6
    Ankara dışında yaşıyorum.Ama Ankara'da doğdum ve kendimi bildim bileli Gençlerbirliği'ne gönül verdim.
    Muğla'nın Fethiye ilçesinde yaşıyorum.Yanılmıyorsam 3 yıl önce önceydi. O zaman ki adı ile A2 takımımız Türkiye Şampiyonası (finalde Ankara B.B'ye penaltılarla yenilerek ikinci olmuştuk.) için Fethiye'ye gelmişti.İlk maça gittim Kayserispor'u sahadan 8-1 lik skorla sahadan sildik.Asıl anlatmak istediğimi maça Gençlerbiliriği formam ve atkım ile gittim.Herkes uzaylı görmüş gibi bana bakıyordu.Hiç umrumda olmayan bu bakışlar beni rahatsız etmek bir yana gururlandırıyordu bile.Çünkü farklıydım.Bu ülkede sanki anayasa kuralıymış gibi bir kilişe olan bizans takımlarından birini tutmadığımı haykırıyordum.Maçta tek başıma da olsam takımımı destekledim.Alt yapı idarecimiz de maçtan sonra alt yapı idarecimiz teknik heyet ve futbolcularla tanışmıştım.Onların da hiç beklemediği bir yerde bu desteği gördükleri için mutlu olduklarını sanıyorum.Turnuva bitene kadar her maça gittim ve takımımı destekledim.Hatta son maça gelen arkadaşlarım da bize destek verdi.
    Şunu anlatmak istiyorum bu takımı tutmak farkdır ama artık boynumda "Alkaralar" atkım ile sokakta gezerken insanların bana sorduğu, " Bu hafta takımın başına kim geçecek,küme düşermisiniz."tarzındaki sorularından gına geldi.Neden her sezon aynı filmi izliyoruz.Bu hale bizi düşürenlerin hiç mi utanması yok.Sayelerinde Dünya ya da rezil olduk.Kan emici bizans basınına da çok güzel malzeme verdik.Sanki Türk sporunda başka bir sorun yokmuş gibi sabah akşam bizi dillerine doladılar.Avrupa da destan yazdığımız sezonda dahi bu kadar haber olmuyorduk.
    Teknik Direktörden ziyade bir komedyeni andıran Yılmaz Vural da kanal kanal dolaşarak mağduru oynuyor.Sus artık ya sayın Vural Sus.Her ne kadar içime sinmese de İbrahim Üzülmez bu takımın hocası destek vermekten başka çaremiz yok.Tamam halimiz durumumuz içler acısı ama ben düşmeyeceğiz diyorum.Tersi olursa Allah Korusun düşünmek bile istemiyorum Aman ha

  19. #19
    Alıntı Erbil ALTANLAR demiş ki... Mesajı göster
    Ankara dışında yaşıyorum.Ama Ankara'da doğdum ve kendimi bildim bileli Gençlerbirliği'ne gönül verdim.
    Muğla'nın Fethiye ilçesinde yaşıyorum.Yanılmıyorsam 3 yıl önce önceydi. O zaman ki adı ile A2 takımımız Türkiye Şampiyonası (finalde Ankara B.B'ye penaltılarla yenilerek ikinci olmuştuk.) için Fethiye'ye gelmişti.İlk maça gittim Kayserispor'u sahadan 8-1 lik skorla sahadan sildik.Asıl anlatmak istediğimi maça Gençlerbiliriği formam ve atkım ile gittim.Herkes uzaylı görmüş gibi bana bakıyordu.Hiç umrumda olmayan bu bakışlar beni rahatsız etmek bir yana gururlandırıyordu bile.Çünkü farklıydım.Bu ülkede sanki anayasa kuralıymış gibi bir kilişe olan bizans takımlarından birini tutmadığımı haykırıyordum.Maçta tek başıma da olsam takımımı destekledim.Alt yapı idarecimiz de maçtan sonra alt yapı idarecimiz teknik heyet ve futbolcularla tanışmıştım.Onların da hiç beklemediği bir yerde bu desteği gördükleri için mutlu olduklarını sanıyorum.Turnuva bitene kadar her maça gittim ve takımımı destekledim.Hatta son maça gelen arkadaşlarım da bize destek verdi.
    Şunu anlatmak istiyorum bu takımı tutmak farkdır ama artık boynumda "Alkaralar" atkım ile sokakta gezerken insanların bana sorduğu, " Bu hafta takımın başına kim geçecek,küme düşermisiniz."tarzındaki sorularından gına geldi.Neden her sezon aynı filmi izliyoruz.Bu hale bizi düşürenlerin hiç mi utanması yok.Sayelerinde Dünya ya da rezil olduk.Kan emici bizans basınına da çok güzel malzeme verdik.Sanki Türk sporunda başka bir sorun yokmuş gibi sabah akşam bizi dillerine doladılar.Avrupa da destan yazdığımız sezonda dahi bu kadar haber olmuyorduk.
    Teknik Direktörden ziyade bir komedyeni andıran Yılmaz Vural da kanal kanal dolaşarak mağduru oynuyor.Sus artık ya sayın Vural Sus.Her ne kadar içime sinmese de İbrahim Üzülmez bu takımın hocası destek vermekten başka çaremiz yok.Tamam halimiz durumumuz içler acısı ama ben düşmeyeceğiz diyorum.Tersi olursa Allah Korusun düşünmek bile istemiyorum Aman ha
    Merhaba Erbil;
    Üzme kendini o kadar.
    Umudumuz var elbette, Güzel günler göreceğiz.
    Bu arada ben de ucundan kıyısından Köyceğizli sayılırım artık.
    Umarım bir gün görüşürüz...

  20. #20
    Kararlar öylesine çabuk değiştiriliyor ki şuraya yazdıklarımızın mürekkebi kurumadan gündem değişiveriyor. Bir daha imza atılmadan buraya isim yazmam. Hoş, imza atılsa ne oluyor, 5 gün sonra hoca gönderiyoruz.

    Alınanlar, Hleb, Hakan Aslantaş, Selçuk Şahin, Serdar Gürler.

    Hleb ve Hakan'a kefil olurum.

    Selçuk Şahin'in onbire gireceğini ve faydalı olacağını tahmin ediyorum. Serdar Gürler sakat değilse, kondisyon problemi yoksa süper transfer.

    Takımda sahaya çıkan yerli oyuncuların en yaşlısı 22 yaşında olunca, takımı panik atak durumlarında sakinleştirecek, ağabeylik yapacak bir oyuncu ya da oyuncu grubunun eksikliğini yaşıyorduk. Bana göre doğru transferler.

    Hakan Arıkan da gelirse Sivasspor'a 1. ligde başarılar dilerim.

    Şimdi diyeceksiniz ki bu oyuncular bize, geleneklerimize, duruşumuza uyar mı? Devre arasında ne olabilirdi ki? İyi oyuncuyu sezon ortasında iki türlü alırsın. Ya 3 liralık oyuncuya 10 lira verirsin, ya da aldığın o iyi oyuncu kafadan kontaktır, takımda huzursuzluk çıkarıyordur, tam bir baş belasıdır. Sözün kısası, genelevde bakire aranmaz. Ya aradığın şeyi değiştireceksin, ya aradığın yeri.

  21. #21
    Sevgili Onur Arkadasım.
    Şu şanlı Gençlerbirliğimizi en iyi inceleyen en geniş açiılardan inceleyen sağlam bir Gençlerli olarak bu dileğin ve öngörüşün yerıne getirildi...
    Hakan Arıkan ı da aldılar.
    Şu ana kadar 5 adet transfer yaptık .
    Mali durumumuzun da çok iyi olmasının da etkisiyle bence suşu konumlarda tam nokta vuruş tecrubelı futbolcularla anlaştık.
    Gecen sene de 3 adet akıllı transferle suratle yukarılara tırmanmıştık hatırlayın.
    5 kişi aldık . 4 kişi gönderdik ( 2 si genç Hacettepe ye)
    Bence 1 adet daha transferle bu işi kapatacagız veya bunda yeterli dıyecekler.
    Rıze deplasmanı yenilmeden, Antalya yı Ankara da yenip ,istanbul da ligin en iyi takımı Kasımpaşa maçından da hep beraber muhtesem seyırcımızle halledersek bız ağır ağır haketmediğimiz şu bölgeden sıyrılır gideriz.
    İbrahim Üzülmez bu akıllı alımlarda rolü olduguna göre verilen şansı hırsı ve drustlugu çalıskanlığıyla değerlendirin bize de uzun yıllar kalıcı bir hoca profili çizecek.
    Onur hocam . Bundan sonra da daha da güzel yazacak ve dogru tesbıtlerini de hep beraber izleyecegiz.
    Hadı Ercüment Ağabey söyleye söyleye klübe iyi bir kaleci kazandırttın sonunda .. Hakan çok iyi oldu...
    Arkadaslar güzel günler geliyor Gençlerbirliği için .
    Ha gayret sıyrılalım su karamsar ortamdan...

  22. #22
    Nevzat Abi, bana göre transferlerin beşi de nokta transfer. Futbolda sahaya çıkmadan maç kazanılmaz ama sezon sonunda ilk yarıda son dakikalarda kaybettiğimiz puanları kümede kalmak için değil ama ligi üst sıralarda bitirebilmek için arayacağız. Arkanıza yaslanın, çekirdeklerinizi alın, keyifli bir sezon bizi bekliyor.

    Hakan Arıkan'ı sen söylemiştin ben de 10 gündür yazıyordum, başka yazan şahıs ya da internet sitesi görmedim. Ligin iyi kalecilerinden birini aldık. Bir önceki mesajımda Hakan Arıkan'ı da alırsak Sivas düşer demiştim ama Antalya'da konuştuğum arkadaşlardan Antalyaspor'un düşmesinin sürpriz olmayacağını izlenimini aldım.

    Sivas'ın ligimizi bilen 6 oyuncuyu gönderip yeni oyuncular alması bence büyük bir risk ve stratejik hata. Bizim ligi tanıyan oyuncuları getirmemiz ise ligin köklü kulübü olmanın ve kurumsal! hafızaya sahip olmanın sonucu. İbrahim Üzülmez'in bu transferlerde payı var ise kendisini tebrik ediyorum.

    Bana göre tehlike ciddi oranda azaldı. Artık küme düşmemiz sürpriz olur.

  23. #23
    Sevgili Onur arkadasim,
    Yazdiklarini okudukca yuregime su serpildi. Dusuncelerine tamamen katiliyorum, insallah eski gunlerimize doneriz. Rize deplasmani icin planlamaniz varmi? Tum alkaralara selamlar.

  24. #24
    Selam Arif. Nevzat abi ve ben İstanbul'da yaşıyoruz. Bu maça gelmemiz zor. Maç izleme hakkımızı Ankara ve İstanbul maçlarına saklıyoruz. Kritik bir final maçı olursa ayda da olsa gideriz.

  25. #25
    Yeni Üye
    Üyelik tarihi
    20 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Eskişehir
    Mesajlar
    2
    Hakan Arıkan osmanlıspor ile 2.5 yıllık sözleşme imzalamış. Kısmet değilmiş.

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •