Gösterilen sonuçlar: 1 ile 17 ve 17

Konu: 2015-16 Süper Lig 32. hafta / Sivasspor - Gençlerbirliği

  1. #1
    ALKARA Abreg Çelem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    9 Jun 2012
    Bulunduğu yer
    Samsun
    Mesajlar
    336

    2015-16 Süper Lig 32. hafta / Sivasspor - Gençlerbirliği

    2015-16 Süper Lig 32. hafta maçı

    SİVASSPOR GENÇLERBİRLİĞİ


    7 Mayıs 2016 Cumartesi, 13:30
    Sivas 4 Eylül Stadı



    Süper Lig Puan Durumu


    Eklenen Resim Ön İzlemesi Eklenen Resim Ön İzlemesi  

  2. #2
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    17 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Sincan/Fatih
    Mesajlar
    334
    Mehmet Abi diğer başlıklarda biraz dokundurdu. Beşinci sıradaki Osmanlı ile puan farkımız 6 Hatta Başakşehiri yenseydik 4 olacaktı. İlk devre kaybedilen onca puanı düşününce olmayacak iş değildi diyorum. Ama İbrahim Üüzlmez takımı iyi toparladı o da gerçek. Gerçi bizim takım arefeyi gösterip, bayramı göstermez ya insana...

    Sivas ateş hattında ve asıl rakipleri Antep ve Eskişehir birbirleriyle oynayacak. Maça çok asılacaklardır. Bizde maçı bırakmamalıyız. Aydın, Skalason belki iyileşmiştir. Ahmet Çalık, Antep ve Sergi stoperlerimiz iyi maçlar çıkarıyorlar. Ama bu sezon sağ ve sol bekte sanki istikrarı yakalayamadık. El Kabir çabalıyor ama gol atamıyor. Maç sonunda belki Sivas düşecek. Biz kazanmak için oynamalıyız.

  3. #3
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    20 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Kızılay
    Mesajlar
    310
    sivasspor düştü nasıl olsa diye yapmıştık o hesapları..
    hesapta, bu hafta fenerbahçe başakşehiri yeniyordu ve Beşiktaş galatasaraya fark atıyordu ki; atar..
    33. hafta gardı düşmüş yarıştan kopmuş fenerbahçe maçı vardı önümüzde sadece..
    4. lük için hep onu dedik zaten istanbulda feneri yenmek şart..
    ha birde eskişehir de düştü diye bakıyoruz tabii..
    4 maçta 16 puan.. ibonun bi delilik yapmasına bakardı ki; o da sorun değil..

  4. #4
    Ben fenerbahçe maçına bileniyorum.
    Umarım fiyatı çok fahiş yapmaz A. Yıldırım.
    Sivas'ı güzel bir maçın ardından geçelim.
    Ardından lig şampiyonunu belirliyelim diyorum
    4. lük mevzusunu hiç düşünmemiştim,
    Mehmet abi soktu şimdi aklıma.
    Muhtemelen bizim topçular da düşünmemiştir

  5. #5
    Alıntı umityasar demiş ki... Mesajı göster
    Ben fenerbahçe maçına bileniyorum.
    Umarım fiyatı çok fahiş yapmaz A. Yıldırım.
    Ümit, sezon başından beri fiyatlar şu şekilde:

    Deplasman tribünü: 105 - 110 lira. Ona göre bilen...

  6. #6
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    17 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Sincan/Fatih
    Mesajlar
    334
    Alıntı Adem Erkoçak demiş ki... Mesajı göster
    Ümit, sezon başından beri fiyatlar şu şekilde:

    Deplasman tribünü: 105 - 110 lira. Ona göre bilen...
    Adem burada form adabına uymayacak ama o 3 harfli kelimeyi ima edeyim.(Yazmadım, ima ettim trollemeyin lütfen)

    Fb havlu atsaydı bir galibiyet ne güzel olacaktı. Uzun yıllardır Kadıköyde fb galibiyetimiz yok.

    Önce Sivasa bakalım, ligin altıda üstüde yanıyor. Bundan sonraki 3 rakibimizde bizle kritik maç oynayacaklar.

  7. #7
    Şu işe bakın yahu.
    10 kişilik rakibe 2-1 yeniliyoruz.
    Üstelik ilk bir saat kedi ile oynayan köpek gibi idik.
    Ne diyelim.
    Kader işte.

  8. #8
    Oyuncu değişikliğini bence kırmızı kartın hemen ardından yapmalıydı.
    Gecen hafta olduğu gibi 80. dakika civarındaki oyuncu değişiklikleri hiçbir işe yaramadı.
    Penaltı mıydı? Değil miydi bence önemli değil
    Ama öncesinde 2 ye 2 yakalamıştık ve günün kötüsü Stancu bunu da harcayınca bu pozisyon gelişti.
    Ne hakem ne Sivas biz kendimize yenildik.
    İyi ki deplasman yapmamışım.
    Evde sinir oldum stadda nasıl olurdum bilemedim.

  9. #9
    Çok utanç dolu bir maç oldu...
    Laubalilik değil başka bir şey vardı.
    Gençlerbirliği'nin şu çok meşhur "elfreni" devre arasında devreye girdi ve ikinci yarı resmen tiyatro döndü.
    Çok utanıyorum ve çok sinirliyim.
    Kim olursa olsun, biz şayet dürüstlüğü ile ün yapmış GENÇLERBİRLİĞİ isek çıkıp sapına kadar oynamalıydık.

    Olmadı, olmamalıydı... :-/

  10. #10
    Takımımızın bütün ikinci devre oynadığı karakterli futbola hala şükran duymakla beraber, şimdi soyleyeceklerimi de söylemek zorundayım. Çünkü bu şekilde kaybettiğimiz 1 degil 2 değil. Bir çırpıda benim aklima en az 7 maç geliyor. Gerçekten birileri kötü bir tiyatro varsa aciklasin. Takimin teknik direktörü bile 60. Dakikadan sonra "futbolcuları tanıyamadım"diyorsa-ki bunu söyleyen Üzülmez. Bende kredi oluşturdu. Futbolculuk zamanindan da düzgün ve namuslu biri olduğu hissi kablel vukudur bende- o zaman niye hep böyle oluyor? Bir takım kendi taraftarini bile şüpheye düşürmemeli. Hala beceriksizlikten kaynaklandığına inanıyorum. Ama bu durum da çok fazla başımıza geldiği için artık hoş göremiyorum, sinirleniyorum.

  11. #11
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    17 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Sincan/Fatih
    Mesajlar
    334
    Kaçırdıklarımızı ve ilk devreyi geçtim. Uzatma 4 dakika 90+2 ler ataktayız bastırsak atma imkanımız var ta rakip sahadayız 1-1. Stancu orta yapacakken top rakibe çarpıyor, Sivas kontraya çıkıyor. Neyse top şansız biçimde Kulusiç'in eline çarpıyor ve penaltı. 2-1. Yediğimiz golde Hoff aslında topun gideceği yönü kestirmiş ama reflekste geç kalmış. Penaltıda da köşeyi tutturamadı. Öyle böyle kaybettik.

  12. #12
    İlk yarının sadece 0-1 tamanlanması mucize. En az 5 net pozisyonumuz var. İkinci yarı oynadığımız oyun sezonun en kötü oyunu. Stancu ve İrfan resmen takımı sabote etti. Lgde hedefsiz kalan takımı motive etmek zor iş. Rahat kazanacağımız bir maçı kaybettik.

  13. #13
    Rezalet ötesi bir ikinci yarı.
    Birileri devre arasında kulübede neler olduğunu anlatmalı.
    Biz aynı durumda olsak Sivas bize acıyacak mıydı?
    3-4 sezon önce Kayseri ne yaptı?
    Son maçta bizi 4-0 yenmedi mi evimizde?

    Bu laubali oyunun hesabını İbrahim Hoca oyunculara sormalı ve cezasını kesmeli.

  14. #14
    Bana kalırsa Mesut Bakkal, bizim takımdaki lobisini kullandı ve çok fazla sıkmamamızı rica etti.
    Bizimkiler de sıkmadı..
    yoksa gole giderken topu bir taca veya auta atmadıkları kaldı. Setkus kaleyi boş bıraksa atmayacakları gibi bir hava vardı.

  15. #15
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    20 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Kızılay
    Mesajlar
    310
    kabus geri döndü..
    baskılı göründüğümüz ilk yarıda oyun ve pozisyon üstünlüğümüzü sadece 1 golle sonuçlandırdık ve ikinci yarıdaki müzmin hastalığımız laubalilik ortaya çıktı.
    hayır şimdi bu sezon ne kazandık da eleğimizi duvardaki çiviye astık?. sormak istiyorum.. sorayım mı?. neyse sormayayım.. bunun cevabını verebilecek hiç kimse yok..
    eşeği kaybettirip sonradan bulmayı başarı diye sunanlara kananlar varsa, bu konuda diyecekleri çokda önemli değil..

    onun için biz yine oyuna odaklanalım.
    128 kere yazmışız: çift santrofor böyle oynanmaz.. tabii siz buna "çift forvet" dediğiniz için ahanda böyle apışırsınız..
    bu "çift forvet" lafıda nereden çıktı anlayamıyorum. tıpkı "ön libero" nun kim olduğunu nereden gelipde takıma girdiğini analayamadığım gibi..
    santrafa ön libero diyen adam santrofora da forvet diyor.. açık oyuncularına ne diyor?. onlar forvet değil mi?. ne işle meşgul onlar?. onlarada "kanat" de gitsin.. yarım kilo da but sar yanına, keyfim gel..
    forvet hattı denen bişey var.. ileri üçlü yani.. ee üçüde santroformu ki; "üçlü forvet" diyoruz?..
    sağaçık - santrofor -solaçıktan oluşan gol atma işiyle görevlendirilen ileri üçlüye "forvet hattı" denir..

    eskiden ekonomi yazarmış veya yemek tarifi yayınlarken, endüstriyelleşen futbolun büyülttüğü pastadan sebeplenmek isteyen ama sonradan olmanın açığını yeni gelenlerin yaptığı gibi yeni tariflerle kapatmaya çalışanların uydurduğu terimlerdir bunlar.. uyduran kazanıyor.. sen uydur, sende kazan.. seni adam sansınlar..
    geçin bunları ve nokta tarifi, yer tespiti belirtin ki; ne dediğimiz anlaşılsın..

    "çift santrofor" diyoruz.. her şeyi açıklamıyor mu..
    yani biri açık oyuncusu, diğeri santrofor olmaz.. irfan can kahveci ve stancu birlikte "çift forvet" oynayamaz.. oynarsa böyle olur..
    gomez ve cenk tosun ikiside santrofor olduğu için "çift forvet" oynar ve oynarsa da böyle olur..

    el kabiri sakat veya cezalı zannediyorum.. yoksa ick ve stancunun çift forvet oynatılması ve santrofor olan stancunun top sürmesi, adam eksiltmesi ve orta yapması bekleniyorsa konuşmaya değmeyecek kadar büyük bir hata..
    stancu, 18 içinde topla buluştuğunda önünü açabilen ve kalecinin uzanamayacağı yerlere çok düzgün vuruşları olan gerçek bir santrofor..
    birde bu özelliklerine ek olarak topla katedebilme, akınları başlatabilme ve adam eksiltebilme özellikleri olsa burada ne işi var.. biz messiyi tarif ettikde ondan dedim bunu..
    irfan ile stancuyu birlikte oynatmak, rakip teknik direktörün merak ettiği konuyu, bak bu orta yapacak buda vuracak diye kör gözüne sokmak olur..
    ki; buda bize rakip markajcılar tarafından kilitlenmiş oyuncularımızla sıfır forvet olarak döner.. bu oyunda 1+1 her zaman 2 etmez, bazen bu yaptığımız gibi sıfır da olabilir..

    zaten bu kadar baskılı ve bol pozisyonlu oynadığımız bir ilk yarıda golü atan oyuncumuza dikiz..
    başka bir söze gerek bırakmayacak kadar açık.. değil mi?..
    Konu MehmetGUNER tarafından (09-May-2016 Saat 13:31 ) değiştirilmiştir.

  16. #16
    gençlerbirlikli olmamın ve belki de daha önemlisi futbol küskünlüğünden sıyrılıp yeniden futbol sevmeye başlamamın en büyük sebebi, beni gençlerbirliği maçlarına götürmek için büyük bir gayret sarf eden ve sonunda başaran ömer abimdir. bu yüzden, gençlerbirliği’ni paylaşmayı sevdiğim en önemli insanların başında o geliyor.

    ömer abimle daha önce eskişehirspor ve kayserispor deplasman kadrosunda yer almıştık, ki eskişehir’e yeğen alperen de bizlere eşlik etmişti ama, kağıt üstünde beşiktaşlı olmasına karşın futbola çok da fazla kafa yormayan, ortanca abim ömür ile hiçbir deplasman anımız yoktu. o yüzden birkaç aydır, 3 kardeş ve alperen’i yanımıza alıp şöyle güzel bir deplasman yapalım diye aklımdan geçirip duruyordum. planlar planları kovaladı ve sonunda sivas da karar kıldık ve günleri saymaya başladık. fakat son anda iş durumları nedeniyle ömür abimi kadrodan çıkartmak zorunda kaldık ve yerine fenerbahçe, galatasaray ve beşiktaş deplasmanlarında yanımda olan kuzen fahriye’yi 4 kişilik maç kadrosuna dâhil ettik. ömür abimin gelememe hüznünü bir kenara koyarsak, sivas deplasmanına oldukça deneyimli bir kadroyla yollara düşecek olmak mutluluk ve umut vericiydi!

    6 mayıs 2016, cuma

    cuma gününün büyük bir bölümünü, para kazanmak zorunda olan her ölümlü gibi iş yerinde geçirdikten sonra akşam “kamp” yapacağımız ömer abimlere doğru yola koyuldum. kampın en güzel yanı abimin hazırladığı nefis yemekler ve akabinde ufaklık zeynep’le bol kahkahalı muhabbetti.

    deplasmanla ilgili olarak önümüzde duran en büyük sorun, maç günü sivas’ta hava sıcaklığının 13 derece ve yağmurlu olmasıydı. bilet alırken misafir takım tribününü, son gittiğim eskişehirspor deplasmanındaki gibi, şeref tribününün yanında olduğunu görünce, üstümüzün kapalı olacağı tahminiyle yüzlerimize bir tebessüm belirdi. fakat sonrasından yaptığım araştırmada üstümüzün açık olacağı gerçeğiyle yüzleşip yağmur yağmaması için dua etmeye başladık.

    7 mayıs 2016, cumartesi

    1992 avrupa futbol şampiyonasına sürpriz bir şekilde dahil edilen danimarkalı oyuncular gibi son dakikada kadroya aldığımız fahriye’yi otogardan almak için saat 6.30’da kamp yerinden ayrıldık ve böylece 25. deplasman da resmi olarak başlamış oldu.

    durumunu öğrenmek için fahriye’yi aradığımızda otobüsün geciktiğini, bu yüzden de planlarımızı 1 saat ertelememiz gerektiğini öğreniyorduk. fakat zamanı geniş tuttuğumuz için herhangi bir sorun olmayacağı için gayet rahat ve huzurlu bir şekilde beklemeye başladık. saat 7,5’da fahriye’de arabaya atladı ve sivas’a doğru yola koyulduk.

    günün sorusu elbette yağmur yağıp, yağmayacağıydı. ömer abim yola çıkmadan önce hava durumunu didik didik etmişti ve sivas’a 120 km kala yağmurun başlayacağını ve maç saatinde de yağmur yağacağı öngörüsünde bulunuyordu. bir umut, “yok, canım daha neler!” diye söylensem de, ilk 300 kilometrede havanın açık olması endişelerimi arttırmaya yetmişti. hele bir de, sivas’a yaklaştıkça yağan sağanakla yüzleşince, “tadını çıkartmaya bakalım!” diyordum.

    ama sürpriz bir şekilde, şehre girdiğimizde yağmur durmuştu. stada doğru ilerlerken neredeyse tamamlanmış gibi görünen yeni stadyumun yanından geçtik. bal kovanını andırıyordu.

    4 eylül’e ulaştığımızda stadın beklediğimden de küçük olduğunu gördüm. biz fahriye’nin geçici kartını alırken ömer abim duvardaki, “ömer abi seni çok seviyoruz…” yazısı yanında fotoğraf çektiriyordu!

    turnikedeki polis memurlarından biri, hafta başından bu yana ilk kez güneş çıktığını söylediğinde çok şanslı olduğumuza karar verdik. içeri girdiğimizde kale arkalarının üstünün açık olduğunu, maraton ve şeref tribününün ise kapalı olduklarını görüyorduk. rakip tribünleri, muhtemelen takımın düştüğüne karar verdikleri için, oldukça boştu ve sadece karşı kale arkasının köşesinde ufak bir grup tezahürat yapıyordu.

    tribünde bizimle beraber 3 tane de üniversite öğrencisi vardı. çağlar ve enis ankaralı, hasret ise izmirliydi. bundan önce gittiğim birçok deplasmanda ankara’yla hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen gençlerbirliği taraftarı olanlarla tanışmıştım ama ilk kez izmirli bir gençlerbirlikli ile tanışıyordum. nasıl gençlerli olduğunu sorduğumda, babasının 90’larda gençlerbirliği’nin oynadığı iyi futboldan ve daha da önemlisi renklerinden ötürü gençlerli olduğunu, kendisinden de babası yüzünden kırmızı-siyahlı olduğunu öğrendim. adının sivas katliamında öldürülen kürt alevi ozan, hasret gültekin’den geldiğini öğrenmek de oldukça enteresandı.

    çağlar’ın bizzat kendisinin elle hazırladığı ve üzerinde “gençlerbirliği” yazan pankart çok güzel görünüyordu!

    üzülmez, başakşehir maçına göre sol bekte uğur yerine halil ibrahim ve ileride oynayan el kabir yerine de orta sahaya serdar gürler değişikliklerini yapıp, stancu’yu en ileri koymuştu.

    maça, yenilmesi durumunda küme düşmesi kesinleşecek olan sivasspor’un baskılı başlayacağını düşünsek de, alkarlar’ın oldukça akıllı ve baskılı oyununu izlemeye başladık. 17’de ahmet oğuz’un nefis ortası ve ahmet çalık’ın efsanevi kafa şutuyla öne geçtiğimiz an önce havalara fırladık ardından da “bitti bu iş!” diyorduk. çünkü gol sivasspor’un gardını iyice düşürecekti. öyle de oldu. kırmızı-beyazlılar neredeyse doğru düzgün pas bile yapamıyorlardı ve her geçen dakika tribünden gelen tepkiler artıyordu. ilk yarıyı 1-0 önde tamamladık. hava dâhil her şey yolunda gidiyordu.

    devre arasında bol bol gençlerbirliği, ankara, sivas ve sivasspor hakkında konuştuk.

    ikinci yarı başladığında sivasspor biraz daha baskılı oynuyordu ama bunun en büyük sebebi gençlerbirliği’nin garip bir şekilde “skoru koruyalım!” diye geri çekilip, ful savunma yapmasıydı. oysa üzülmez’in bu takıma kattığı en büyük artı, skordan bağımsız olarak sürekli rakibi önde karşılayıp oyununu bozmak ve gol aramaktı.

    oyunu sürekli kendi sahamızda oynadıkça sivasspor’un da baskısı her geçen dakika artıyordu. 62’de korktuğumuz başımıza geldi ve aatif chahechouhe’nun golü ev sahibinin iştahını iyice kabarttı. adeta uyuyan devi uyandırmıştık. bu dakikadan sonra rakip yüklendikçe yükleniyor biz ise kaptığımız toplarla hücum yapmaya çalışıp oldukça kötü pas hatalarıyla topu rakibe teslim ediyorduk.

    71’de gökhan süzen’in atılması, normal bir takım için avantaj olarak görülse de bizim için karın ağrılarının başlaması demekti. çünkü sezonun ilk yarısı 9 kişilik antep’ten 2 gol yiyip berabere kaldığımız ya da 4 yıl önce ankara’da 9 kişilik sivasspor’dan 90+2’de gol yiyip berabere kaldığımızı hatırlıyorduk.

    tam da beklediğimiz gibi oldu. sivasspor daha da iştahlanırken, biz tüm ataklarımızı saçma sapan şekilde heba etmeye devam ediyorduk. uzatma anları oynanırken “neyse berabere bitti en azından” diye aklımızdan geçiriyorduk ki, ante’nin eline çarpan topla birlikte sivasspor tribünleri piyango vurmuşçasına havalara fırlıyorlardı. aatif kolayca ikinci golü de ağlara gönderdi ve tribünleri adeta yıkıldı.

    stadyumdan ayrılırken hedefimizde ibrahim üzülmez vardı. çünkü takım ikinci yarı çok kötü baskı yiyordu, halil ibrahim’in kanadı sürekli s.o.s. veriyordu ve hem golü yemiş, hem de rakip 10 kişi kalmıştı ama üzülmez, ilk müdahalesini yapmak için 81. dakikaya kadar beklemişti. oysa geldiği günden bu yana yaptığı değişikliklerle oyunun gidişatını değiştirmiş ve hayranlığımızı kazanmıştı. ama bu sefer, nedendir bilinmez, ilk müdahalesini yapmak için bitime 9 dakika kalana kadar bekledi!

    dönüş yolunda, tıpkı ilk yarısını 1-0 önde kapattıktan sonra ikinci yarı ful savunma yapmayı tercih edip beraberlikle ayrıldığımız ankara’daki galatasaray maçındaki gibi çok üzülecektim.

  17. #17
    Mali'ciğim, seni ve güzel aileni çok seviyorum.

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •