güle güle gidin demek tam anlamıyla bu olsa gerek..
bunu hangi akıl mantık alıyorsa alsın.. düşme tehlikesini şimdi değil, ilk yarının ortalarından beri hissediyoruz; yönetim aymazlığı artık kabul edilebilir değil..
futbolla uzaktan yakından alakası olmayan, daha çok saha kenarında yaptığı şovlarla, şaklabanlıklarla stand up'cı özelliğiyle tanınan yılmaz vural'ı takımın başına getiren zihniyet artık düşmeyi kafasına koydu demektir..
eski forumlardan hatırlayan olursa; ersun yanal gittiğinde bir şeye dikkat çekmiştik: bizi aldığı yere bırakacak..

düşmek üzere olan veya düşmesi kesinleşen takımların hocası olan ve neden büyük takımları çalıştıramadığını hala anlamamış bulunan yılmaz Vural'ı bizim başımıza layık gören zihniyet, artık herşeyi birakmış, hayattan ve en çok sevdiklerinden elini ayağını çekmiş demektir.
tek adamlığın, teslim olmanın, sorgulamak yerine biat etmenin sonu budur ve başka bir şey değildir.. o bırakınca bizde bırakmış oluyoruz..
geri dönüşüm noktasını hala terketmedik.. hala yeniden toparlanıp, mücadeleye yenilenmiş organlarıyla katılacak yapılanmaya sahibiz..
ama bunun için mevcut kulüp iktidarının yapılanmasını tümüyle reddeden, dünya futbolunun içinden geçtiği süreci anlamış ve onun dinamiklerini yakalayabilecek, birbirini denetleyen kurumsal yapıyı ilke edinmiş, hesap verebilir, şeffaf, katılımcı gerekirse birleşik bir demokratik yapılanmaya ihtiyacımız var..
geride bıraktığımız forumların "derin mevzu" topiklerinde, işler iyi gidiyorken bile başlamış olduğum ve çok uzun süredir dile getirdiğim sorunun çözümünü; hiçbir diktatörün kendi isteğiyle bu demokratik yapıya geçmeyeceğini bildiğim için bu işin tek yolu devrimdir diyorum.. hala anlamayan olduysa..
başka yolu varsa tartışmaya devam edebiliriz.. 24 saat açığız..