Gösterilen sonuçlar: 1 ile 12 ve 12

Konu: 2016-17 Süper Lig 11. Hafta / Kayserispor - Gençlerbirliği

  1. #1
    ALKARA Abreg Çelem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    9 Jun 2012
    Bulunduğu yer
    Samsun
    Mesajlar
    336

    2016-17 Süper Lig 11. Hafta / Kayserispor - Gençlerbirliği

    2016-17 Süper Lig 11. Hafta Maçı


    KAYSERİSPOR GENÇLERBİRLİĞİ



    20 Kasım 2016 Pazar, 14:00

    Kadir Has Stadı

  2. #2
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    17 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Sincan/Fatih
    Mesajlar
    334
    Lige verilen milli aranın ardından çoğumuzun içine sinmediği hoca değişikliği sonrası yeni hocamızla sahadayız.

    Bizim takım bu sezon bir türlü ritmini bulamadı. İyi oyunu 90 dakikaya yayamıyoruz. Gol attıktan sonra geri çekilip gol yeme huyumuz can sıkıcı. Ümit Özat belki kadroda değişikliğe gider. Mesela Matei falan oynar. Kazanmamız gereken bir maç.
    Kayserispor'da çalkantılı ama, Welliton'a dikkat etmek lazım adam çok formda.

  3. #3
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    20 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Kızılay
    Mesajlar
    310
    hepimiz cavcav'ız..
    sn. başkanımızda aynı bizim gibi düşünmüş olacak ki; kötü gidişin sorumlusunu takımın yıldızlarını kadroda tutmayan kendisinin değil de 6 ayda evrim geçiren ve geri çekilen hocada olduğunu sanıp, karaya ayak basar basmaz hocayı sepetledi..
    38 yıldır bu senaryoyu hiç değişmediği halde izliyoruz da; ibrahimin 6 ayda değiştiğine inanıyoruz ama.. bizde değil tüm dünyada sıkıntısı çekilen, topu ileri taşıyan ve orada tutabilen yegane iki oyuncumuz vardı. el kabir ve djalma.. sen bunlara takviye yapacakken kaybettikten sonra, dripling özellikleri olmayan, topla adam geçemeyen stancuyuda boşa çıkarıyorsun ve sıfır forvetle oynamaya başlıyorsun ve bu hamlede hiç haberi olmayan hocanın kucağına bu takımı atıyorsun: hadi ibrahim gene yap.. yapamayan naçar ibrahim suçlu oluyor..
    ibrahim üzülmez yeniden yapılanabilmek için mükemmel bir fırsattı.. onun için gitti..
    dini imanı neden para olsun?. kocaelinin yarısı onun.. paraya ihtiyacı olmayan tek hocaya bunu dedik.. "hocanın dini imanı para"
    hocanın değil, galibiyetleri peşpeşe alan dermansız takımın istediği para..
    bu işi öpücükle yapan var mı?.

    çelişe çelişe geldik bu güne..
    yıldızlarını kaybetmiş kadromuz derin deniliyor bize.. ama bir oyuncu değiştirilince takımın kimyası bozuluyor.. hani derindi?.. derin kadroda bu dediğim olur mu?.
    olmaz ama ikisini de peş peşe söyleyen arkadaşlarım ve sevgili cavcav..

    36 ve üzeri yaştaki ama derin olduğu söylenen bir kadroda forma kapma savaşı olmaz mı?. yada nasıl oluyor 24 yaşındaki oyuncunun kulübede oturması, emeklilerin formayı kaptırmaması.. bu nasıl derinlik?.
    kadro derin merin değil, çoğu fason.. kulübe tam bir kulübe gibi derme çatma ve çakma..

    .....................................

    neyse gelelim maça..
    nede olsa her şart ve koşulda üç puanı kapmamız lazım.. ama özellikle bu maçı muhakkak kazanmalıyız..
    bacı bi koca ille bu gece.. bu maçın önemi yeni bir hoca iyi bir başlangıç olmasından ziyade, kaybedersek zemine kadar çakılacağımız bir konumda durmamız..
    stancu'yu işe yarar hale getirebilmek için, onun tartışılmaz üstün özelliği tek ve kat'i vuruşlarından yararlanabilmemiz için: vedat ve stancu'yu çift santrafor oynatmalıyız..
    arkada 4'lü bir orta saha, irfan ve getirebilirse aydın'ın getirdiği toplar la -çift forvet değil- çift santrofor oynarsak belki.....

    aksi takdirde iyi top oynayan ama bunu sonuca döndüremeyen kayserispor, uzun süredir özlemini çektiği puan veya puanları alır..
    defansımız iyi, dengeli, oturmuş diyoruz da; nereye kadar?.
    Konu MehmetGUNER tarafından (19-Nov-2016 Saat 11:14 ) değiştirilmiştir.

  4. #4
    yine müthiş analiz yapmışsın Mehmet abi. İbrahim Üzülmez çoğu konuda haklıydı, ne yapsa boş biletini kesmek için fırsat kolluyorlardı. Ama bence en büyük hatası takımı geriye çekmesi ya herrü ya merrü iki forvetle saldırmalı deneyecekti. kaybedecek bir şeyi yoktu.

  5. #5
    kornerde taktik yaptık. iyiydi

  6. #6
    İbrahim Hoca'nın bize hiç göstermediği iki oyuncuyu izleme şerefine nail olduk.

    Kamal Issah orta sahaya müthiş bir dinamizm kattı. Son derece atletik ve hızlı bir oyuncu. Gözünü budaktan esirgemiyor. Genç yaşına rağmen topu biliyor. Basit oynuyor. Gene bana kızanlar olacak ama Geremi'nin bize geldiği ilk zamanları aklıma geldi Issah'ı görünce. Bu performansından sonra haftaya tekrar kulübeye çekilirse çok ayıp olur.

    Diğeri Cosmin Matei. Adam bebekliğinden bu yana Romanya milli takımının tüm yaş gruplarında oynamış. En son Romanya A milli takımına seçilmiş. Romanya milli takımı İstanbul kulüplerinin gözde oyuncularından oluşan Türkiye A milli takımından aşağı kalmayan, hatta üzerinde olan bir takım. Attığı golde tek dokunuş ile hem rakibini ekarte etmesi, hem kendini vuruş pozisyonuna sokması, neden milli takımda olduğunu gösterdi.

    Maçın gene en iyisi Serdar Gürler oldu. İbrahim Üzülmez, Djalma gitti diye ağlarken elinde ligin en verimli sağ açığının olduğunun farkında değildi. Her maç bir gol bir asist garanti, bir de golcüler al da at dediği gol paslarını golle sonuçlandırsa devre arası İstanbul kulüpleri kapıda sıraya girecek.

    Bundan sonra İrfan'ı 90 dakika izleme ayrıcalığına nail olacağız sanırım.

    Ümit Özat ilk maçında şapkadan tavşan çıkarmaya çalışmadı. Mevcut kadro ile fazla oynamadı. Bu durum da zaten kadro olarak Kayseri'nin çok üzerinde olan takımımızın deplasmanda rahat bir galibiyet almasını sağladı. Trabzon maçından sonra takımın oyun anlayışı hakkında biraz daha fikir sahibi oluruz.

  7. #7
    “Misafir Teknik Adam” Uygulaması

    Ülke futbolunda işler kötü gittiği an teknik direktörün günah keçisi ilan edilmesi gelenek haline geldi. Takım 2-3 maç kötü gidince başkanından, yöneticisine, taraftarından, futbolcusuna işin çekirdeğinde yer alan herkes, “artık kan değişimi gerek!” diye mırıldanmaya başlıyor. Sonrası malum, yönetim büyük bir alkış kıyamet arasında teknik direktörün kellesini alıp kendisini de aklanmış sayıyor.

    Yeni teknik ekiple çıkılan ilk maçta kazanılacak puan ya da puanlar, yapılanın doğruluğuna dem vuran övgü dolu cümlelere, olası bir yenilgi ise, yeni gelenin sihirli değneğinin olmamasına atıfta bulunan cümlelere dönüşüyor.

    Oysa dünya futbolunda bir takımın başarılı olması için teknik ekip ve futbolcuların uzun süreli çalışması gerektiğine inanılıyor ve bunun adına da “istikrar” diyorlar.

    Çünkü başarı ancak hem saha içinde, hem de saha dışında takım olunduğunda elde edilebiliyor. Bunun için de herkesin birbirini tanıması, birbirine inanması ve birbirine destek olması gerekiyor ki, zamanla yeşerecek dallardan meyveler toplanmaya başlansın. Yani bu işin toprağı zaman, suyu ise güven, işte bu kadar basit.

    Tabi bu, uzun süreli ve gerçek başarının formülü, eğer amaç kısa süreli ve anlık başarı ise durum çok daha farklı. Sonuçta taşıma suyuyla da birkaç gün değirmeni döndürebilirsiniz.

    Gençlerbirliği’nin uzun yıllardır durumu da, kısa süreli ve anlık başarı durumuna bir örnek teşkil ediyor. Hem de en istikrarlılarından birine.

    Geçen sezonun devre arasında takımın başına getirilip, Süper Lig tecrübesi olmamasına rağmen olağanüstü bir performansa çizerek, sonunda (!), takımın küme düşmesini sağlamak üzere olan yönetimin kellesini ipten alan Üzülmez, yeni sezonun 10. Haftasında görevinden alındı. Yerine de, teknik direktörlük kariyerindeki başarısızlıklar ve “saçma” hareketleri nedeniyle Gençlerbirlikli taraftarların tepkisini çeken Ümit Özat getirildi.

    Elinde sihirli değnek olmayan Özat, imzayı attıktan 12 gün sonra, cezalı ve sakat oyuncular nedeniyle yaptığı mecburi değişiklikler dışında Üzülmez’in kadrosunu Kayserispor karşısında sahaya sürdü.

    İlk yarıda baskın olan taraf Alkaralardı. Özellikle Stancu ve Uğur’un kale dibinde kaçırdığı pozisyonlar Tanıl Abilerdeki tribünümüzde bol şaşkınlık nidaları ile karşılanıyordu. Son yıllarda ligde çok kötü bir performans çizen Kayserispor ise oldukça vasat bir oyun sergiliyor ve pozisyona bile giremiyordu.

    İkinci yarının başında Sarı-Kırmızılar ev sahibi olduklarını hatırlamışlardı. Tehlikeli pozisyon yaratamasalar da topu ayaklarında tutmamaları Gençlerbirliği’nin kendi sahasına gömülmesini sağladı ama bir süre sonra maç yeniden orta saha mücadelesi haline dönüştü. 59’da Stancu - Muriqi ve özellikle 73’te Aydın - Matei değişimi (ki Üzülmez’in en büyük hatası yeni oyunculara yeteri kadar şans tanımamasıydı) takıma özellikle son vuruş anlamında olumlu yansıdı ve maç boyunca kötü bir performans çizen Khalili’nin asistini ustaca bir vuruşla gole çeviren Matei Kırmızı-Siyahlıları öne geçirdi. 4 dakika sonra İrfan’ın nefis pası ile buluşan Serdar’ın golü de galibiyeti perçinledi.

    Bu sonuçla, Üzülmez’i gönderen ve Özat’ı getirenler, övgü dolu cümlelerle mükafatlandırılmayı hak ettiler.

    Bu galibiyetin ardından mutlu bir şekilde eve doğru yürürken benim de aklıma bir fikir geldi. Madem teknik direktör değiştirmek bu kadar çok işe yarıyor, o zaman Gençlerbirliği yönetimi futbol tarihinde bir ilke imza atsın ve geriye kalan tüm haftalarda, takımın başına farklı bir teknik adamı görevlendirsin. “Misafir Teknik Adam” uygulaması sonucunda bakarsınız 23 x 3 = 69 + 14 = 83 puanla şampiyon oluruz! Hem böylece dünya futboluna da “istikrar neymiş!” der havamızı atarız ne dersiniz?

  8. #8
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    17 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Sincan/Fatih
    Mesajlar
    334
    Maçtaydım. Tek bir nokta takım gol atınca geri çekilmedi bu durum güzden kaçmasın. Matei'yi sezon başından beri bekliyordum. Müthiş oldu. Geçen yılda Poli için demiştim aynısını. Kazandık 3 puan tatlı ve güzeldir. Darısı önümüzdeki maçlara.

  9. #9
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    20 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Kızılay
    Mesajlar
    310
    sevgili arkadaşlarım bir kere bi konuda anlaşalım. biz arma kötü demiyoruz, kadro kötü..
    biz asla djalma gitti diye ağlamıyoruz.. djalmaya gelene kadar neler neler gitti.. ağlayacak olsak kilometrelerce çözüm öneren yazıyı niye yazalım..
    ben çok basit bişey yapıyorum ki; müsbet ilim bunu emreder: kıyas..
    bilimsel açıdan her yönüyle test ettikten sonra, bir kere de daha önceleri defalarca yapılmış ve doğruluğu defalarca kanıtlanmış benzerleriyle de kıyasla, sonra açıkla diyor bilim..

    40 senedir tek film devamlı.. yıldızlar bi şekilde tırpanlanıyor, yerine genç yetenekler.. allahtan lig lig değilde geçinip gidiyoruz..
    bu sefer sonu başka bitecek diye aynı filme tekrar tekrar girmek niye?.

    define avcılığı, gömü peşinde körelen gözler..
    yakalamışsın iyi kötü bi jenerasyon.. takviye yapsana.. yapamaz ki nasıl yapacak?. geçti o devirler.. bunu cavcav anlamadı bari siz anlayın..

    artık endüstriyelleştik..
    endüstriyel futbola karşıyız ama şu anda da onun kuralları içerisinde kalıp mücadelemizi sürdürmek zorundayız.
    afrikada 5 yaşında bir bebe koşuyor, peşinde de 5 tane menecer..

    iyi futbol iyi futbolcularla oynanır..
    iyi futbolcular da parayla.. pamuk eller cebe.. yarışmacı takım para ister.. iki galibiyet alsın, ümit özatda isteyecek.. üzerine koymazsa yaşayamaz..

    bu haftaki rakibimiz size çok şey anlatmalıdır..
    ersun yanalı bizden başka iyi bilen olmasın.. tamamının toplamı 5 milyon$ olan onca adamla hücum oynamaya kalkarsan ahanda bu olur başka da bişey olmaz..
    zaten derme çatma ve düşmesi kesinleşmiş takımın, takviye yapmak şöyle dursun en etkili iki forvetini gönder, arkasından ibrahim ileri çıkmıyor.. ne güzel istanbul bee..

    cavcavda böyle düşünüyor: yerlerine adam aldık ya daha ne olsun.
    sanki kenarda ronaldo yada garet bale oturuyor da ibrahim aydınla veya irfanla çıkıyor..
    adam nerenin kaptanı olursa olsun bizi sahada yaptığı şeyler ilgilendiriyor..
    sahadaki faaliyetlerine bakarsan dajalmanın sol kramponunun bağı olamaz..
    kaldıki takımı ileri taşıyacak ne kabiliyeti var nede kuvveti.. birde ileri taşıdığı yetmez orada tutacakmış..
    bu bahsettiğiniz şahıs mı?..
    hacettepeden iki tane genç getir milyon katı hayrın dokanır..

  10. #10
    Galibiyet ne güzel şeymiş. Hele uzun bir aradan sonra... Üstelik tam da galibiyete ihtiyacımızın olduğu altı puanlık bir deplasmanda, güzel bir oyunla... Sinirlenmeden, maçı sinir harbine çevirmeden, hakeme çemkirmeden, kart görmeden, rakiple uğraşmadan, kendini mümkün olduğunca oyuna vererek, top oynamaya çalışarak... Öyle güzel ve mutlu bir pazar günü yaşadık ki...

    Bu keyifle bugün bizim babadostuyla buluşup Dikmen Vadisinde yürüyüşe çıktık. Hem güzel bir yürüyüş yaptık, hem de WhatsApp grubunda İrfan Can Kahveci ile yapılacak söyleşiden söz ettiğimiz keyifli bir sohbet... Bu arada Dikmen Vadisi'nin inatçı keçilerine rastlayınca onlarla da birkaç fotoğraf çektirdik.

    İsim:  Dikmen Vadisi'nin İnatçı Keçileri 22.11.2016 (1).jpg
Görüntüleme: 26
Büyüklük:  96.9 KB (Kilobyte)

    İsim:  Dikmen Vadisi'nin İnatçı Keçileri 22.11.2016 (2).jpg
Görüntüleme: 23
Büyüklük:  99.9 KB (Kilobyte)

    İsim:  Dikmen Vadisi'nin İnatçı Keçileri 22.11.2016 (3).jpg
Görüntüleme: 23
Büyüklük:  100.0 KB (Kilobyte)

    İsim:  Dikmen Vadisi'nin İnatçı Keçileri 22.11.2016 (4).jpg
Görüntüleme: 25
Büyüklük:  98.9 KB (Kilobyte)

    İsim:  Dikmen Vadisi'nin İnatçı Keçileri 22.11.2016 (5).jpg
Görüntüleme: 22
Büyüklük:  100.1 KB (Kilobyte)

    İsim:  Dikmen Vadisi'nin İnatçı Keçileri 22.11.2016 (6).jpg
Görüntüleme: 21
Büyüklük:  99.8 KB (Kilobyte)

    İsim:  Dikmen Vadisi'nin İnatçı Keçileri 22.11.2016 (7).jpg
Görüntüleme: 20
Büyüklük:  101.0 KB (Kilobyte)
    Eklenen Resim Ön İzlemesi Eklenen Resim Ön İzlemesi  
    Konu Necdet Özkazancı tarafından (23-Nov-2016 Saat 00:48 ) değiştirilmiştir.

  11. #11
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    17 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Sincan/Fatih
    Mesajlar
    334
    İsim:  20160914_170145.jpg
Görüntüleme: 19
Büyüklük:  102.4 KB (Kilobyte)

    Aynı keçiden Eryamanda da vardı.

  12. #12
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    20 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Kızılay
    Mesajlar
    310
    sevgili ahmet ay..
    şu resmi dikey yerleştirseydin daha güzel olurdu. sanırsam.
    boynumuzu eğmekten fitik olacağız neredeyse..

    şaka bir yana bu keçilerin bir önceki versiyonu, grafik ağırlıklı olanı şimdi yok edilen kavşaklarımızdaki çiçeklerle süslü göbeklerde yer alırdı..
    çok beğeni toplamıştı o zamanlar.. hepsi çalınmıştı bildiğim kadarıyla. bir bir keçinin aynısı olan bu heykelleri pek çalan yok..

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •