10.11.2013
Ankara 19 Mayıs
Saat : 16.30
10.11.2013
Ankara 19 Mayıs
Saat : 16.30
eskiden adminlerin göreviydi maç topiği açmak ama adminler kayıp.
kimi evlendi, kimi kuzeyde nirvanaya erdi, kimi tv yıldızı oldu
mecburen müdahale ediyoruz
takımdan ümidi kestikleri için maç topiği açmıyolar.bu senede yaşlı cavcav ın marifetiyle kayboldu gitti.bu yaşlı cavcav gene başkan olarak takımın başında kalırsa vallahada seneyede kayıp olacaktır.
kalbi sadece gb için atan genç ,dinamik ve çok akıllı bir başkan arıyorum.
16.30'a maç koyuyorlar. ilk yarı maçı bırakıp güneşin batışını izliyoruz. tff çok romantik
Es-Es maçından sonra yazamadım bir türlü... Çok yoğundum.
Umarım hoca yarın Özgür'ü kesmez. Doğa - Özgür değişikliği için "Erkan Zengin'i durdursun diye oynatıyor Doğa'yı" dedi tribünde arkadaşlar
fakat Özgür gibi bir adam kesilmemeli.
Genelde haklısın da, bu sene Özgür hiçbirşey oynamadı. Yeterince kuvvetli değil kuvvetsiz olunca da hiç çekilmiyor.
arda özgürü çok seviyoruz ama ben pek haz almasam da doğa hem sonradan girdiği elazığ maçında hem de eses maçında görevini çok iyi yaptı.
özdilek in takımında herkesin bir görevi var gibi.
Aha da benim basit plan gerçekleşti. Hep yazdım. Skora değil, oyuna bakalım diye.Daha basit bir planım var. Eskişehir ve Trabzon maçlarını alalım. 13 puan eder. Kalan 6 maçta 6 puan bile alsak 19 puanla ilk yarıyı tamamlarız. Bu ligde her takım her takımı yenebilir.
Muhteşem bir galibiyet aldık. Maçın başından sonuna kadar oyunun kontrolünü elimizde tuttuk. Orta sahamız rakibe göz açtırmadı. Pas trafiğimiz her hafta biraz daha düzeliyor. Stancu ve Jimmy'nin attıkları goller usta ayak işi. Takımın kazanma iştahı ve mücadele gücü ilerisi için umut veriyor.
Mehmet Hoca buraya büyük başarılar kazanmak için gelmiş. Dibe vurmuş bir takımla dörtte dört yapmasına rağmen "Henüz bir şey yapmadık" diyor. Kenardan takıma kattığı kazanma isteği ve enerjisi ekran başından bile fark ediliyor. Bence küme düşme ihtimalimiz kalmadı. Yönetim de artık sportif başarıyı hedeflerse- ki hedeflemeli- Ersun Hoca'dan sonra ikinci bir baharı Mehmet Hoca ile neden yaşamayalım?
Trabzon resmen hediye edilen gollerle futbol oynamadan 2-0 öne geçince iyi oynayarak kazanabileceğimizi düşünüyordum ancak Stancu'nun 45+1'in uzatmasında ilk yarının bitimine saniyeler kala yoktan var ettiği golün verdiği umudu belki de başka hiçbir şey veremezdi.
Galibiyet golü ise, bu takımın inandığında neleri başarabileceğinin en açık kanıtlarından biri oldu. Fuat Çapa, ilk sezonunda lig devre arasına girmeden oynanan son 4 lig maçını da üst üste kazanarak takımı 5. sıraya yükseltmişti. Tabii sezon sonu play-off'lara da kalamamıştık ama bu takımın yakın geçmişinde 4 maçlık bir seri varken neden olmasın diyorum
Vizeler dolayısıyla maça gidemedim ve pişman oldum belki de sezonun en zevkli maçını oynadık. TV başından 2-0 ı görünce aklıma geçen yıl geldi yine 4 e mi gidiyor diye acaba ancak takım mükemmel bir refleks gösterdi, kadro kalitemiz gerçekten çok kötü ancak teknik geçtiğimiz haftalarda hoca adayları konuşulduğunda dediğim gibi Mehmet Özdilek'in o berbat Antalyaspor kadrosuyla yaptıkları ortada takıma belli bir istikrar kazandırmıştı şimdi aynısını bizde de sağlıcak gibi, artık yönetim elini taşın altına koymalı tamam şampiyonluğa oynayan bir takım istemiyoruz lakin güzel bir forvet ve ortasaha ile devre arası transferiyle sezonu iyi bir sırada bitirebiliriz ayrıca Stadyuma gelen ankaralılarda artık çekirdek çitlemek yerine takımlarını heyecanla desteklerler... Ama dediğim gibi devre arasında yönetimin elini taşın altına koyması gerekir... (Balkanlardan oyuncu istemiyoruz. )
Kabus gibi kalemizde bulduğumuz iki golün ardından ilk yarının son dakikasında gelen gol herşeyi değiştirdi.
Öyle ki; devre arasında büfeye doğru yöneldiğimde herkesin yüzünde sanki 1-2 mağlup değil de 2-0 galibiz havası vardı.
Bu aslında trübünlerde oluşan ortak havayı yansıtıyordu. Kazanmak hiç de zor değildi.
Anlaşılan oyuncularda da aynı fikir oluşmuştu. Kazanmak için ellerinden geleni yaptılar.
Şunu unutmamak gerekir ki Trabzon gibi kontratak futbolu çok iyi oynayan (bkz. Avrupa kupası maçları) bir takım karşısında 2-0 dan sonra maç çevirmek -üstelik takımın yarısı sarı kart görmüşken- hiç de kolay bir iş değil.
Böyle maçlar birkaç sezonda bir oluyor. Umarım tüm maçlar bu nefasette olur.
Galibiyetin en büyük mimarı olan trübünler: 59-60. dakikada başlayan ve Trabzonun 61.dakikadaki şovunu bastıran takımı saldırma yönünde ateşleyen taraftar muhteşemdi.
Daha önceki Derbi maçlarında Gençerbirlikli olmayan kitle nedeniyle bırakın takımı coşturmayı, bağıramıyorduk bile.
Aslında aynı saatlerde FB-GS maçının olması bizim için güzel bir ortam oluşturdu.
Oyunculara gelince: Bence kadro kalitesi çok kötü değil, Uğur milli takıma çağrıldı, Ahmet ondan daha çok hakediyor. Ahmet Aykutun yerini %110 doldurmuştur.
Stancu ve Jimmy toparladı, Gosso inanılmaz oynuyor. Doğa'nın doğası birdenbire değişti..
Devre arasında forvete ve orta sahaya iyi 2 takviye ile güzel bir takım oluruz.
Not: Gönüllerin Başbakanı Ramazandır.
1-0'ken bile geçen haftaya nazaran daha iyi top oynuyorduk. hakem (tolga özkalfa) verdiği penaltıda tartışma yarattı. benim gördüğüm kesinlikle penaltı değildi. sonrasında bizim oyunculara haksız kartlar gösterip tansiyonu iyice arttırdı. 2-0'dan sonra bile disiplini bozmadık. sonrasında güzel bir geri dönüşle maçı aldık.
benim favori oyuncum gosso. özellikle orta alanda ve ileri dönük alanda sağlam basıyor
tribün bu hafta çok iyiydi. özellikle 61. dakikada trabzonun bize her yer trabzon klişesini iyi bastırdık
bazı arkadaşlar sadece 3 puan diyor. geçen hafta ile bu hafta futbol olarak bariz fark vardı. o fark tribünü de çok ciddi etkiledi. iyi oyun çok önemli!..
takım çok iyi ve neden 8 de 8 olmasın. Özgür'ün forma bulması, Tosiç'in dönüşü ve Tomiç'in düzenli oynamasıyla çok daha iyi olacağız.
Futbolcuları ve teknik heyeti kutluyorum.
İyi günde biraz eleştiri yapayım.
Uğur Çiftçi milli takıma davet edildi ama bence henüz çok eksiği var. Dünkü maçta penaltı pozisyonunda zamanlama hatası yaptığı yetmiyormuş gibi top rakibinin ayağından açılmasına rağmen ayağını kaldırdı ve penaltıya neden oldu. Orta yapmayı, isabetli şut atmayı beceremiyor. Altyapı hocalarımız yetersiz mi acaba? Daha önce altyapımızdan yetişen Cafer, Tarık, Metin Diyadin, Ümit Özat gibi oyuncuların top kontrolü, pas, şut, kafaya çıkma gibi futbolun temel eğitimini çok iyi aldıklarını ve sahada iyi uyguladıklarını biliyoruz. Bu konu önemli.
Ermin Zec geldiği günden beri üretken değil. Devre arasında yerine daha özellikli bir santrafor transfer edersek bu takım uçuşa geçer.
Gosso çok iyi oynamasına rağmen çok hırçın bir futbolcu. Sarı kartı varken hakeme şiddetli itirazda bulunuyor. Her an takımı 10 kişi bırakabilir. Ben hocanın yerinde olsan Gosso'yu her sarı kart gördüğünde oyundan alırım.
Ramazan'ın zaman zaman dalıp oyundan kopma huyu dün yine nüksetti. Son zamanlarda mükemmel bir performans sergiliyordu oysa, yediği gol klasına yakışmadı. Sezon sonunda Ramazan'a zengin kulüplerden talep geleceğini tahmin ediyorum.
Jimmy attığı müthiş gole rağmen takımdan kopuk bir görüntü çiziyor. Ayağında topu gereksiz yere fazla tutuyor ve her pozisyonda kaleye vurmayı düşünüyor. Biraz daha takım oyuncusu olmalı.
Sedat bu hafta önceki iki maçını arattı. Açıkca her an büyük bir hata yapacağı izlenimini verdi.
Ve övgüler...
Milli takımı anasının ak sütü gibi hak eden oyuncumuz aslında Ahmet Çalık.
Stancu 3 haftadır ideal bir santrafor gibi oynuyor.
Doğa, Petroviç ve Gosso oyunun her iki yönünü de çok iyi oynuyorlar. Özgür ve Nizamettin'in bu oyuncuları kesmesi için çok çalışması lazım.
Bütün bu başarıların en önemli mimarı olan Mehmet Özdilek çok doğru tercih olmuş. Hemen gelecek sezonun hedefleri belirlenip hazaılıklara başlanması lazım. Mehmet Hoca'ya iyi bir malzeme verilirse uzun vadede şampiyonluğa bile uzanabiliriz.
Alkışların büyüğü futbolu bilen, centilmenlikten ödün vermeyen, her zaman takıma destek olan büyük taraftarımıza... Dün muhteşemdiniz.
İlk golde Ramazan'ın hatası var mıydı?
Maç içinde kayıp düşmek hata sayılmaz ise bence başka hatası yoktu (bu arada maç başlamadan hemen önce yalnızca Gençlik Parkı tarafındaki 'fışkiye'nin harekete geçmesi ve bizim kalecimizin ayağını kaydırması da bir başka konu - kaleyi Ramazan mı seçti bilmiyorum).
Pozisyonu kaç defa izledim. Hem maç sırasında, hem de daha sonra izlediğimde Ramazan gibi bir kaleci, ayağa kalktıktan sonra köşeyi niye kapatmadı, Henrique'nin önüne niye yatmadı acaba diye düşündüm.
Maçın henüz başı, konsantrasyon eksikliği, nutku tutuldu filan dedim ama, sonradan Ramazan'ın böyle bir hata yapacak kaleci olmayacağını da hesaba katınca sanırım buldum:
Ramazan o pozisyonda köşeyi kapatmak için ya da topun önüne yatmak için bir hamle yapsaydı, Rakip oyuncu sıfırdan gol atmaya çalışmak yerine topu içeri çekip çok daha rahat bir gol atabilirdi. Çünkü o anda orada Ramazan dışında hiç bir futbolcumuz yoktu. Eğer Ramazan o kısacık zaman diliminde böyle düşündüğü için direğe gitmeyip de Henrique'nin dönme ihtimali olan alanı kapatmayı tercih ettiyse, bunu düşünebildiyse gerçekten iyi kaleci derim.
Böyle saçma sapan ve çok ama çok erken bir gol yemenin faydaları:
- Bugüne kadar her türlü hatayı yaparak goller yiyen, ama aynı hatayı bir daha yapmamaya çalışan Ramazan için müthiş bir deneyim oldu,
- Takım, seyircinin de desteği ile şoku üzerinden çok çabuk ama tecrübesi yaşadı,
- Aynı golü biz atmış olsak belki maçın sonucu böyle olmayacaktı.
Netice olarak, Ramazan başbakan...
yok artık şifo..
hoca değişimlerinde biraz kıpırdanma, toparlanma ne bileyim bişeyler olur ama bu normal bir gelişme değil..
avrupadan yüksek moral motivasyonuyla dönmüş bir trabzonsporu üstelikte ilk yarıda skoru yakalamış bir trabzonsporu bu ligde yenebilecek başka bir takım çıkarmı bilemiyorum..
geçtiğimiz üç haftayı çıkaralım, bunu ligin dibine demir atmış bir takımın yapabilmesi ise çok daha garip kılıyor durumu.. mucize dedikleri bu olsa gerek..
işi anlaşılmaz kılan birkaç nokta var ki; akıl burada iflas ediyor.. takım kadrosu değişmediği gibi; ilk 11'i ve taktik dizilişi de değişmemiş.. takımımız düşüş sürecindeyken önerdiğimiz tosiç gibi, mervan gibi oyuncuların hiçbiri gene kadroda yok.. takım gene üçlü forvet oynuyor, gene ayağına top yakışan tek oyuncumuz tomiç son 15 dakika şans bulabiliyor..
pekii ne değişti?. diye soruyor insan.. yada sormasak da; hep dikkat çektiğimiz bir konuda: "benim futboldan ne kadar anladığımı herkes görmüştür artık" diyen sn. cavcav'a mı katılsak?.
10 senedir bu kadar rezil rüsva, yeteneksiz ve basiretsiz hocaları bulup getiren kimdir?. diye sormasak mı?..
takım kadromuz ilk 11'ine kadar aynı.. aynı isimler aynı dakikalarda değişiyorken bile; sadece ve sadece takımın kazanmaya odaklı ileri doğru oynaması olabilirmi bu?.
hatırlayan olursa eğer; hiçbir hoca hakkında peşin konuşmamıştık ama evladımız metin diyadin lafı geçtiğinde hemen eleştiriyi yapıştırmıştık:
yaşları 18 - 20 arasında değişen "tabanca gibi takım" hacettepeye bile defans oynatmış, korkak, kişiliksiz ve basiretsiz bir hoca diye?.
mantalite farkından başka bir şey olabilir mi?. bu takım bunu dibe vurunca kendiliğinden yapmıyor mu?. akhisarspor maçının teknik-taktik topiğini açıp bakın.. hep aynı yorumlar..
tabanca gibi takım hacettepede de bu potansiyel vardı, bu takımda da bu potansiyel var.. sen bunları ileriye göndermezsen zaten geride oynamayı bilmeyen ve sevmeyen bu takım düşer.. ileri gönderen hocada ahanda böyle kahraman olur..
sonrada zavallı başkan çıkar "bana duayen deyin, bu hocayı ben buldum" diye övünür..
sanki bundan önceki beceriksizleri biz bulduk?..
3 maçlık galibiyet serisi elde etmiş olsakta, oyun olarak hala iyi değiliz.. Ama yine de takımdaki istek, hırs ve skor ne olursa olsun oyuncuların maçı bırakmaması ilerisi için umut verici.. Oyunda, hocanın takıma etkisi ve milli takım arasında ki gerekli çalışmalarla daha iyi düzeye gelecektir..
Yediğimiz ilk golü tribünden tam göremedim.. Sahaya baktığımda Henrique çizgide debeleniyordu.. Topu tuttu, düzeltti, vurdu.. Tüm bunlar olurken Ramazan neden köşeyi kapatmadı onu anlayamadım.. Eve geldiğimde özetlerden izlediğim kadarıyla top Ramazan'ın ayağına çarpıp giriyor.. Akşam bir iki spor programında da ''dünya derbisi''nden fırsat buldukça bizim maçı da daha doğrusu Avrupa'da fırtına gibi esen Trabzonspor'un neden kaybettiğini konuşurlarken onlarda söyledi topun aslında Ramazan'ın ayağına çarparak gol olduğunu, temas olmasa belki de kaleye paralel gidebileceğini..
Gosso ve Doğa inanılmaz oynuyor, yaptıkları pres ve kestiği-kazandığı toplarla savunmayı oldukça rahatlatıyorlar.. Ama takımda bu kazandıkları topları etkili kullanabilecek bir ayak olmadığı için çoğu zaman hücuma çıkmakta zorluk çekiyoruz.. Tüm takım deyim yerindeyse Jimmy'nin ayağına bakıyor.. Onun oyunda aktif olmadığı zamanlarda takımda tüm etkisini yitiriyor.. Oyun kurması beklenen Petroviç fazla ağır.. Ayağına geldiği tüm toplarda topa basması, önüne alması, düşündüğünü uygulaması fazla zaman alıyor.. Nizamettin bunları daha iyi yapıyordu ama onunda sakatlığı ne yazık ki fazla uzun sürdü.. Umarım en kısa zamanda takımdaki yerini alır..
Bunun yanında Zec ve Uğur'la sol kanadımız ölüyor.. Maç boyunca bu iki oyuncunun tek bir ortasını yada çizgiye inip rakip ceza sahasında tehlike yarattıklarını hatırlamıyorum.. Uğur'un penaltı pozisyonunda ki müdahalesi ve ardından Malouda'nın yetişemeyeceği topa gitmemesi için ayağını kaldırması çok acemiceydi.. Geçen seneki Tosic-Jimmy ikilisi nerede bu ikili nerede..
Stancu'nun formu dikkat çekici.. Son 3 maçta attığı 4 golle takımın gol yükünü çekiyor.. Ligin başında iyi savunma yapıp gol atamıyorduk şimdilik bunu da halletmiş olduk..
Taraftarın 60.dakikadan itibaren performansı harikaydı.. Oyuna 12.adam olarak etki ettik ve takımın geri dönüşünde ve maçı kazanmada oldukça etkili olduk..
İlerleyen zamanlarda C Blok'ta ki sorunda kesin çözüme varırsa hem tribünden hemde sahadaki oyundan zamanla daha da keyif alacağız..
bu gece rüyamda mehmet özdilek i gördüm ve çok yüksek ve çok uzak bir bir yerden kaleye şut çekti ve inanılmaz bir şey oldu.Top gol oldu herkes çok çok şaşırdı.Bu rüyanın anlamı ne acaba?Yoksa kalan 6 maçtanda 6 galibiyet mi alacağız.Keşke böyle olur.
dün bi ara kendimi deplasmanda hissetmedim değil..
ammavelakin birçokları tarafından merakla beklenen ve hatta etrafımda yüksek megapixelli telefonlarını çıkarıp çekim yapmak isteyen efendilerin "61nci dakka şovu"nu, "KIRMIZI KARA BURASI ANKARA" ile bastırmamız,kendimi evimde hissettirdi..acaba Trabzon tarafından yada biyerlerden "61nci dakka KIRMIZI KARA BURASI ANKARA şovu"nu çeken olmuşmudur?
ondan sonra film koptu zaten..
iyi oldu bu galibiyet.Trabzon hem Avrupa yorgunuydu hemde Zeki gibi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Zeki_Ayvaz) kalecileri varken 2-0'dan sonra beraberlik bile çok kötü sonuç olurdu... belki iyi bi kaleci olacaktır ama bu maçta olmamalıydı..
(bu arada maç başlamadan hemen önce yalnızca Gençlik Parkı tarafındaki 'fışkiye'nin harekete geçmesi ve bizim kalecimizin ayağını kaydırması da bir başka konu - kaleyi Ramazan mı seçti bilmiyorum).
Saatli tarafinda ki fışkiye kırık olabilir mi ?
düşmesi normal ama o topa yatmamışı donup kalması garip kaçtı. sanırım konsantrasyon sorunları var.
Son birkaç yıldır açık ara en çok zevk aldığım, Gençlerbirlikli olmakla en çok gurur duyduğum maç desem abartmış olmam. Takımın 2-0 iken dahi kazanacağı her halinden belliydi, inançları ve mücadeleleri nedeniyle herbirini ve ruhen ölü hale gelmiş bir takımı psikolojik olarak ayağa kaldıran Mehmet Özdilek'i ne kadar tebrik etsem az. Tribünde benden daha eski abilerim var, onların hatırladığı daha iyi tribünler vardır. Ancak benim 20 yılı aşan tribün hayatımda gördüğüm en iyi Gençlerbirliği tribünlerinden biri, belki de birincisi dünkü idi..
Takımla-tribün arasında hiç kopmayan, her dakika biraz daha büyüyen inanılmaz bir bağ vardı ve bu bağ bize galibiyeti getirdi. Gerçek anlamda tribünün zorla aldırdığı bir maç olarak tarihe kaydedilmeli.
Ancak rüya gibi bir gece geçirmiş olmamız, bazı gerçekleri görmemizi de engellememeli. Öncelikle takımın mevcut kadrosunun vasat altı olduğu birkez daha açıkça görüldü. Eğer öyle olmasa idi, bitik trabzon karşısında bu inanmışlık ve mücadele ile maçı çok daha rahat koparırdık. Jimmy-Stancu-Gosso ve Tosic dışında lu giderse kayıp olur denecek bir tane futbolcu yok takımda. Diğerlerinin tamamının yeri kolaylıkla dolar ki, bu da eldeki oyuncu stoğunun zayıflığını açıkça gösteriyor... Özellikle orta sahada görev yapan Doğa ve Petrovic, ille de Petrovic adeta 30 yıl öncesinin futbol temposundan gelmiş gibiler, topu kontrol edene kadar 40 defa dürtmeleri ve eksenleri etrafında dönmeleri ile lig temposunun çok altında görüntüler sergiliyorlar. Bunun yanısıra Ramazan benim çok uzun zamandır söylediğim, dün de bir kez daha görüldüğü üzere yetersiz. Uğur ve Ahmet'in hala çok yolu var, Zec ise en iyimser değerlendirme ile vasat..
Bunun yanısıra üç haftada 9 puan gibi eldeki kadro ile imkansıza yakın bir başarıya imza atmış olsa da, Mehmet Özdilek'in de çok ciddi taktik hatalar yaptığını düşünüyorum. Doğrusu Özdilek'in kenar hamleleri bana uzun vade için umut vermiyor.
Biraz açarsak;
Elinizde mutlaka sahada olmasını istediğiniz iki forvetiniz (Stancu-Zec),
Tek ön libero oynamak için biçilmiş kaftan olan, sahanın her yerine ayağını basmayı bilen bir adamınız (Gosso,
Kanatlarda rahatlıkla oynatabileceğiniz 3 açığınız (Jimmy-Tomic-Mervan),
VARSA ve buna mukabil,
orta sahayı layıkıyla üçleyecek sağ ve sol iç oyuncunuz yoksa (ne Petrovic, ne Doğa böyle ouyncular)
forvet arkasında serbest gezdirmek zorunda olduğunuz ekstra yetenekli bir adamınız mevcut değilse,
Ne yaparsınız?
Cevap: 4-4-2 oynarsınız..
Ne yapmazsınız?
Sağ ve sol içi ön liberolarla yamayıp, forvetinizi açığa koyup (Zec) 4-3-3 oynamazsınız.
Bu kadar açık...
Bunu okuyamayan, okuma sinyali vermeyen, dün mağlup durumda iken dahi petrovic'i çıkarıp 4-4-2'yi akıl edemeyen hoca bana ilerisi için iyi sinyal vermiyor. Umarım yanılırım..
Takımın bana göre ideal 11'i:
Ramazan
Tosic-Ahmet-Sedat-Serkan
Jimmy-Gosso-Nizamettin (Oktay veya son opsiyon olarak Petro)-Tomic
Zec-Stancu.
Son olarak sürekli oyunun içinde olmasalar, zaman zaman kopsalar da, her maç aynı performansı vermeselerde Jimmy'nin yeteneğini ve Stancu'nun ustalığını zevkle izlediğimi eklemeliyim. Dün devre sonundaki soğukkanlılık isteyen top Stancu'ya, son goldeki teknik ve çabukluk isteyen top da Jimmy'e geldiği için çok şanslıyız. Jimmy'nin son golde Zokora'yı tam arkasına alarak müdahale şansını sıfıra indirmesine dikkat...
Arkadaslar
Tekrar yazmaya başladım.Genis yorumlarımda aranizdayim artık.Su hızlı treni acın da Ankara ya maclara gelelim aranıza.
Selamlar
Es-Es maçı pzt gününe geldiği ve çok yoğun olduğum için geleneği bozup yazamamıştım.
İlk etapta, deli danalar gibi :-) oynayan futbolcularımızı ve onları kısa sürede bu şekilde motive eden hocayı kutluyorum.
Geçen Es-Es maçında futbolcular öyle motive olmuşlardı ki, oyuna yeni giren enerjisi yerinde yedek oyuncuların alacakları toplara bile deli gibi bastılar. Çift kişilik oynadılar.
"Böyle oynayın canımızı verelim" tezahüratı böyle durumlar için bulunmuş sanırım.
Takımda müthiş bir konsantrasyon ve azim haricinde futbolcuların kendi mevkilerinde azami verimi vermesine yönelik bir düzenleme var. Mehmet abinin dediği gibi
her oyuncu kendi rolünü yapıyor... ve de yardımlaşma var. Ayrıca taktik çalışmalar da izlerini gösteriyor. Serbest atış denemeleri falan. :-)
Malum, Fuat hoca da yeterliliği tartışılan takımı böyle idare etti ve Metin hoca da, futbolcuları daha verimsiz oldukları yerde oynatmak için ısrarcı olduğundan
başarısız oldu.
Hırs + Futbolcu&Mevki seçimlerinin yerinde olması + Şans faktörü son 3 maçta 9 puan getirdi.
Efe taktik dizilimle ilgili yorumlar yapmış... ben de daha çok anladığım şey olan futbolcu seçimleri ve oyun performanslarına değineyim.
Metin hocaya en kızdığım noktalardan birisi Ahmet Çalık'ı oynatmamasıydı. Ahmet Çalık cidden çok iyi bir futbolcu ve daha da iyi olacak.
Her hafta yazıyordum, "elinde böyle kaliteli bir defans varken oynatmaması ve Tosiç'i stoperde oynatması hata" şeklinde.
Ahmet'in oyun iştahına ve yeteneğine şapka çıkartılır.
Uğur her geçen hafta üstüne katıyor oyununun ve müthiş hırslı fakat topla son hamlelerde hala tecrübe eksikliği var. Onu da giderince daha iyi olacak.
Stancu'ya ise ilk geldiğinde kimse hayır demedi ama gerek çok form tutamaması ve gerekse de beslenememesi sonucu gerekli performansı gösterememişti.
Takımda taşlar yerine oturdukça ve fiziksel zindeliğe ulaştıkça asıl numarasını göstermeye başladı. Müthiş vücut çalımları var. Sanki çok iyi yol tutan ve her şartta
izinden ayrılmayan bir spor otomobil gibi.
Yanında Fleminks gibi bir adamla oynasa her ikisi de ne kadar etkili olur diye düşündüm bir an. İyi olur herhal! :-)
Sağ bek konusunda ise sezonun ilk haftalarındaki görüşüm, Serkan Yanık'ın ileriyi tam olarak besleyememesiydi. Serkan Kurtuluş bu işi biraz daha iyi yapınca fark yarattı.
Önünde oynayan Jimmy ise tek atımlık barutu olan bir futbolcu görüntüsünde. Her maç 1-2 hareket yapacak diye koca maç oynatıyoruz.
Bir yandan da o yaptığı bir kaç hareket ölümcül olunca maç çevirebiliyor. Dün bir asist ve bir de zor pozisyon golü ile maç çevirdi. Gerçekten yorum yapması zor bir
vaziyeti var Jimmy'nin.
Takımda en vasat gözüken Zec ise yerine daha etkili bir adam bulunduğu anda yedeğe düşebilir. Mesela sol açığa Uğur (Ortaları Tosiç'in yapması kaydıyla :-D ), sol beke Tosiç ve ileri uca Stancu geçse Zec kesilebilir.
Orta sahanın durumu ise çok değişik. Yaratıcılığı az ama müthiş mücadeleci bir orta saha oldu son 3 haftadır. Gosso bu durumda büyük yük çekiyor. Her yere ayak baıyor ve iştahlı. Umarız iştahı kesilmez.
Petro ise ara pasları ile incecilik yapmaya çalışıyor. Şu ana kadar deneyip durdu ama biraz daha şans bulursa gol pasları ve kurguculuk konsunda daha da iyi şeyler
yapabilir. Sadece biraz ağır, yapı itibariyle. Tribünde kendisine OPTIMUS PRIME diye isim taktık. (taktım) :-) Onun gibi ağır ama uzun. :-D
Orta saha ile ilgili hoşlaşmadığım şey ise Özgür'ün kesilmesi. Geçen seneki dirençli oyunu kendisine çok saygı duymamıza yol açtı ve kendisini daha da geliştirdiği
taktirde ülkenin sayılı önliberolarından birisi olacağına inandık ve gözlerimiz onu arıyor. Bu sene oynadığı maçlarda eksik olan yönü isabetli top kullanma durumunu da bertaraf etmeye başlamıştı. Sadece geçen seneki temposunda değildi. Fakat hangi oyuncu temposunu bulmuştu ki?
Doğa'nın hırsı ve iyi niyetine diyecek sözüm yok ama Özgür'ün hem fiziksel özellikleri hem de top kullanma yetisinin ondan daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Özgür biraz daha tempo yapıp formayı kapmalı. Takıma daha fazla yarar getireceğine inanıyorum.
Sedat ise dengelenen takımda tecrübesi ile şimdilik iş yapıyor. Hoca da tutuyor... böyle giderse sorun yok gibi.
Devre arasında Fleminks ayarında bir golcü takviyesi ve orta sahaya etkili bir koordinatör ile takım daha da iyi olabilir.
Bana göre ise takım şöyle olmalı kadro olarak şu an için.
Ramazan
S Kurtuluş Ahmet Sedat(Kulusiç) Uğur
Jimmy Gosso Özgür Petroviç (Tomiç) Tosiç
Stancu
Paylaş