İlk yarıdaki takımla şu son iki maçtaki takım arasında top becerisi ve mental açısından dağlar kadar fark var. Yine iyiyiz yani, dört ayak üstüne düştük. Hoca açısından hala tam bir tespit yapmak istemiyorum ama şunu söyleyebilirim: Yeni bir Fatih Terim doğuyor gibi, Mental özellikleriyle takımı şahlandıran teknik direktörlük özelliği bakımından. Çünkü maç sonu açıklamalarına bakıyorum hem kendisi hem futbolcularımız "çok iyi motive olduk,mental sorumlarımız vardı bunları aştık" minvalinde konuşmuşlar. Hocanın gerçek taktisyenliğini görmek için bizans maçlarını bekliyorum

Bu arada Skulason'un ne olarak kullanıldığını anlayamadım. Bir ara sürekli en uçtaki futbolcumuzdu. Sürpriz golcümüz mü oldu joker mi oldu nedir Ayrıca, genç defans oyuncularımızın son dakikalarda ellerinin ayağının dolanmasından gına geldi. Her maç ayrı bir kalp krizi teşebbüsü yaşatıyorlar. 2 senedir aralıksız oynuyorlar artık ligde. Belli bir tecrübe kazanmış olmaları lazım. Son dakikalarda Uğur'un uzaklaştıramadığı kalemize doğru yönelen top ve ardından Çalık'ın kafayla uzaklaştıramaması. Etoyu yoktan yere gol pozisyonuna sokuşumuz, top tıngır mıngır giderken her anında kalp krizi geçirdim. Selçuk son dakİkada nasıl net uzaklaştırdı topu, örnek almaları lazım.

Ayrıca Hurşut'tan beri ilk kez gözümün pasını silen, rakibi komik duruma düşürmesinden dolayı güldüren ve tatmin eden bir oyuncu var takımda: Djalma. Ama hurşut hala farklı tabii. Sadece saha içi değil saha dışı özellikleriyle; özellikle şivesi ve esprileriyle,tribünle bütünleşmesiyle...

Sanırım bizim tribünün önündeki acemi yancı "Arkın Akgöl" idi. Artık her 19 mayısa geldiğinde protesto edeeceğim.

Maçın adamı takımı kaybetse bile yine de Fornezzi idi. Eskişehir'in Sivas'ı deplasmanda yenmesi de güzel olmuş. Sadece bizim durumumuz için değil. İki şehri ve takımını karşılaştırdığım zaman eskişehir daha sempatik, hatta ligde sempati duyduğum tek takım