Alıntı Aksit Ozkural demiş ki... Mesajı göster
Sevgili Serkan,
Ayrıntılı açıklamaların için çok teşekkür ederim.
Bu yazının devamı da gelir inşallah.
Lütfen maçlara devam edin.
Bu maçlar hepimizin kardeşliğini pekiştiriyor.

Bu arada kaleci sorunu çekilirse hafta sonunda Mehmet Galip kardeşimizi öneririm.
Gözlerimle gördüm ve de şahidim. Kaleyi harika kapatıyor

Bu arada menejer Ozannio Gulerios'un performansını merak da etmedim değil.

Ayrıca oyun sırasında hiç diz üstü yüksekliğinde ortalar yapılmadımı acaba?

Hani büyük golcümüz Neccola Polatez bu topları çok sever de.

Bir de izlenimimi söyleyeyim. Eski maçlar çok daha gollü geçiyordu. Ne oldu da gol kısırlığı çekildi anlayamadım. Tamam kaleciler şahaneydi ama bu da bir dereceye kadar.

Bu arada sevgili Maide kardeşimizi kutlarım.

Kadınların gücünü dikkate almayan hastalara gelsin bu gol.

Hepinize sevgiler.
Ne maç oldu be! Tadı damağımızda kaldı. Bir görecektin Akşit Abi… Emre’nin Babası da ben de sahada basmadık yer bırakmadığımız için maçın üzerinden üç gün geçmesine rağmen yorgunluktan hâlâ bacaklarımız ağrıyor ve sünnetli çocuklar gibi yürüyoruz, o derece yani… Bir de maçtan sonra eve gittiğimde hanımdan bir sürü laf işittim. Sahadaki lastik ve yapay çim parçaları ayakkabıların içine dolmuş. Ayakkabıları çıkarınca hepsi etrafa saçıldı, ortalık mahvoldu. Hanım da haklı olardak kızdı. Maçta sakatlıklar olabilir, hatta kol, bacak bile kırılabilirmiş. Futbolda bunlar olan şeylermiş ve normalmiş. Ammaa sahadaki lastik ve çim parçalarını ayakkabının içinde eve kadar getirmek ve antrede ortalığa döküp saçmak… İşte bu olabilemezmiş… Neyse, bir daha yapmayacağımızı, gelecek maçta dikkatli olacağımızı son derece munis bir şekilde ifade ettik de olayı tatlıya bağladık. Bu da böyle bir anımdır arkadaşlar.

Kara Takım olarak, Maide’nin usta vuruşuyla 1-0 yenik duruma düşmemize rağmen golden sonra kalede Özgür’ün devleşmesi, defansta Deniz ve Fırat’ın hava toplarındaki hakimiyeti, Maksut’un yerinde müdahaleleri, orta sahada Serkan’ın sert oyunla yılmayan ve sakatlanma pahasına ortaya koyduğu mücadele, yine orta sahada Evren’in adeta bir maestro gibi çalışması ve attığı iki şık golün yanı sıra milimetrik paslarla Polatez’i besleyip ona da bir gol attırması, sağ ve sol kanatlarda Mehmut Soylu ve Ateşoğul’un bitmek tükenmek bilmeyen bindirmeleri ve de ileride Emre’nin Babası (aynı zamanda Polatlez’in menajeri Ozanno Gulerarios) ile Ricardo Neccola Polatez’in rakip savunmayı sürekli meşgul eden ve hallaç pamuğu gibi atan son derece bilinçli ve organize futbolları bize net bir galibiyeti getirdi. Al Takım’ın kalesinde Engin’in devleşmesi ve Gençlerbirliği teknik heyetine “Neden yerli kaleci arayıp duruyorsunuz, işte aradığınız kaleci” dercesine yaptığı kurtarışlar, yine Al Takım defansında oynayan Büyük Ahmet (Ahmet Ay) ve Küçük Ahmet’in Polatez ve Ozanno Gulerarios’a göz açtırmayan savunmaları, Meriç ve Celil’in tam bir görev adamı gibi oynaması, Arda’nın her zamanki gibi istikrarlı oyunu ve isabetli pasları, Al Takım solbeki genç Ömer’in (Ömer Soylu) Gençlerbirliği altyapısında aldığı eğitimin hakkını fazlasıyla vermesi, özgüveni ile tam bir görev adamı olduğunu göstermesi ve özellikle babası ile girdiği ikili mücadelelerde hep ayakta kalan kişi olması 3-1’lik skorun artmasını önledi. Al Takım orta sahasında yer alan iki kardeş topçu Özhan ve "Cantona" Gökhan’ın çok top ezmeleri ve golcü forvetler Maide ve Serdar’ı iyi besleyememeleri tek golden fazlasını bulamamalarına sebep oldu. Al Takım’da bir oyuncu daha vardı, Klasspor’un sahibi Bülent Atlas’a benzettim ama onun biraz daha zayıfı… İşte onun ne işe yaradığını hiç anlayamadım. Ayağına gelen topları ne yapacağını bilemediği gibi sert oyunu ve her an kavgaya hazır agresif tavırlarıyla ortamı çok gerdi ve Al Takım’a çok zarar verdi. Bu kişi hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum. Umarım Al Takım oyuncuları durumu kendi aralarında müzakere edip bu kişi hakkında en doğru kararı verirler.

Burada Al Takım kalecisi Engin Kocabıyık’a da bir parantez açmak istiyorum.Yav Engin onu kurtardın tamam dedik bir şey demedik, bunu kurtardın bir şey demedik, kaleye şandellenen topları çıkıp çıkıp aldın bir şey demedik ve hatta tebrik ettik, Polatez’in şutlarında bir gol hariç kaleyi gole kapattın bir şey demedik ama Polatez’in altıpasta kendisine diz hizasında yapılan ortaya önce tek dizinin üzerinde topu bekleyip sonra bir müddet havada asılı kaldıktan sonra uçarak ters tarafa yaptığı son derece spektaküler kafa vuruşunu uçarak doksandan çıkarman hiç iyi olmadı. Efsane olacak ve yıllarca konuşulacak bir golü peynir ekmek gibi yiyip harcadın yav. Keşke Polatez’in attığı o golü yemeseydin de bu vuruş gol olsaydı. Neyse, bitti gitti, geri gelmez artık o pozisyon.

Bu arada maç sonrası Çiftlikte sohbet ederkene laf lafı açtı ve güzel bir olay gerçekleşti. İç saha maçlarını Ankara’da oynarsak Arda uzun zamandın beri sürdürdüğü Passolig protestosuna son verecek ve tribünde aramızda olacak. Öyle değil mi Arda?