Gol yendiği zaman ilk suçlanacak ilk kişi kalecidir genelde. Kalecilerin makus talihi diyelim biz buna. Kimse savunmanın karşı takıma şut vurdurmamak için önlem almadığını görmez, kimse savunmanın pres yapmadığını görmez. Gol yendi mi, "arkadaş o kaleci orada ne yapıyor ya?", "yok abi bu kaleciyle olmaz", "çıkması gereken pozisyonda çıkmadı", "çıkmaması gereken pozisyonda çıktı" gibi kelamlar edilir.

Ramazan belki ultra süper bir kaleci değil, ama ben seviyorum. Gol yedi zaman yüzündeki o samimi olan "üzgün" ifadeyi seviyorum. Eskişehir maçından sonra direk soyunma odasına giden takımı kapıdan çevirip tribüne getirdiği için seviyorum. Onu neden sevdiğime dair, daha bir çok neden sıralayabilirim.

Hatalı gol yemiyor mu? Yiyor. Trabzonspor maçında yediği ilk golde hatalıydı. Gaziantepspor maçında yediği 2. golde hatalıydı. Geçen sene Galatasaray ile 3-3 berabere kaldığımız maçta 3. golü Ramazan'ın topu yanlış yere çelmesi sonucu yedik. Peki Ramazan'ın kurtardığı maçlar görülüyor mu? Bu sene berabere kaldığımız ya da 1 farkla kazandığımız maçların birkaçında kalede devleşmesi, geçen senelerde kalede devleşmesi vs. Bunlar hiç görülmüyor.

Hatalı gol yediği zaman en sevdiğimiz kaleci olsa bile onu eleştirmeliyiz. Ancak kendine centilmen taraftar diyen ya da kendine solcu taraftar diyen tribündaşlarımızın Ramazan'la ilgili aşağılayıcı şeyler söylemesi, takım korner kullanırken "Ramazan çık, çık, gol at" diyerek dalga geçmesini doğru bulmuyorum. Özellikle bunları söyledikten sonra aynı insanların Ramazan'ın güzel bir kurtarışı sonrasında "Başbakan Ramazan" tezahüratını yapmasını samimi bulmuyorum.