İlk başta teknik direktör konusuna vurgu yapıp buradan bağlamak istiyorum.
Rahmetli Cavcav zamanında hep teknik direktörlerin arkasında durduk. En vasat olanının bile işine son verilecek diye endişelendik ve uzun vadeli çalışma koşulları sağlanmasından yana olduk.
Geçen, Wasupp grubuna da yazdım, "uzun süre sonra ilk kez uzun vadeli bir şekilde bir teknik adamla çalışılmak isteniyor ama uzun zamandır beklediğimiz bu durum denk gele gele Ümit Özat'a denk geldi" şeklinde.
Huzursuz ve hoyrat yapısı, fevri konuşmaları ve saha içi yönetimdeki aceleci tarzı ile büyük kısmımızda antipatisi mevcut bir adam.
Bir yandan da futbolu bilmeyen aptal bir adam da değil. Öğrenmeye ve gelişmeye müsait. Çevreden gelen etkileri takip edip ona göre sürekli gardını alabiliyor.
İşin ilginç kısmı da, şimdiye kadar çalıştırdığı en üst düzey kulüp Gençlerbirliği olduğundan mıdır nedir, takımı fazlasıyla sahiplenme durumunda. Fakat bu sahiplenme durumu, kulübü basamak olarak kullanmak mı, menajerler üzerinden futbolcu pazarlamaya yönelik kulübü platform olarak görmek mi, yoksa hocalık kariyerini iyi bir noktaya taşımak mı, göreceğiz!
Ha bir yandan da... Taraftarın senelerdir kanayan yarası olan "aidiyet hisseden futbolcumuzun olmaması" durumunu, bu durumu yıkabilmiş yegane isim ANTE KULUSİÇ'i takımdan uzaklaştırması ile tabiri caize kaşıdı. Hatta kaşımak ne kelime deşti geçti!!! :-/
Sırf bu yüzden bile taraftarın ben dahil büyük kesimi hiç bir zaman iyi gözlerle bakmayacağız kendisine.
Hatta bizim için sadece ve sadece Cavcav'ın hikayelerinde ismi sıklıkla geçmekten öteye artık pek de bir anlam ifade etmeyecek, tek alameti farikası, Real Madrid'e bizden gitmiş olmak olan Geremi ile mantık sınırlarını zorlarcasına yaptığı karşılaştırma da içler acısı bir durumdu. Bizi sanırım Real Madrid veya ona futbolcu satmak pek ilgilendirmiyor. Taraftar olarak bizler, ilk etapta kulübün sevgi ve duygu düzleminde bulunuyoruz. Maddiyat ile maneviyatı karşılaştırmak ve bundan ders çıkarmak gibi oldu bu karşılaştırma. Taraftara verilebilecek en kötü cevaptı.

Neyse... gelelim hocanın transfer konusundaki mevcut konumuna.
Uzun süredir kulübün yaptığı en büyük hatalardan birisi, hocalara futbolcu transferi yaptırtmayıp anlaşmalı menajerlik şirketlerine bağlı boşa çıkmış veya ucuza gelebilecek adamları hasb el-kader takıma katıştırmak oldu.
Eldeki malzemeyle, her an gönderilme korkusu yaşayarak, kulübün içindeki ayak kaydırıcı lobilere kulak tıkayarak iş yapmaya çalışan hocalar da uzun ömürlü olmuyordu.
Ümit Özat, her şeyden önce diğer geçmiş dönem hocalara göre daha fazla transferin içinde olma şansına sahip.
Hem kendi oyun planı doğrultusunda hesaplamalarını kendi kendine yapabilecek hem de günün birinde başarısızlık gelirse direkt hesabı verecek adres olacaktır.
Devre arasında kendi insyatifi ile yaptığı Anıl Karaer ve Umut Sözen iyi transferler. Murat Duruer ise çok istenen düzeyde olmasa da tecrübeli bir alternatif olarak kulübede durdu.
Yine Ümit Özat zamanında alınan Ring, Bady, Etien, Mehmedi transferleri ise sürekli beslendiğimiz menajerlik şirketlerinden alelacele yapılmış panik transferler gibi duruyor. İşin aslı, Özat'ın bu dört transferdeki etkinlik durumunu merak etmiyor değiliz!
Onayladı mı, onaylamadan oldu bittiye mi getirildi? Bundan sonra bu tarz oldu bitti transferler yapılacak mı?
Hep merak konusu...

Oyuncu bazında değerlendirecek olursak.
Hopf ve Palitsevich'in kalacak olması hem manevi açıdan hem de takım iskeleti açısından önemli. Sonuçta bu iki oyuncunun performansı takımda çok belirleyici oldu ve taraftar da bu oyuncuları çok seviyor.
Mevcut diğer oyunculara bakacak olursak.
Selçuk Şahin'in kalmasının iyi olacağını düşünüyorum. Tecrübe bazında takıma beyin olabilecek bir oyuncuya her zaman ihtiyaç var. Son bir sezonunda takıma abilik yapması isabet olacaktır. Son zamanlarda yol kateden Issah veya ona benzer bir oyuncunun takıma dinamizim katacağı kesin ama beyin olamayacağı da apaçık ortada.
Beyin görevi görecek oyuncu olmadığı sezonlarda nasıl zorlandığımızı hatırlarız. Geçen sezonun ikinci yarısında, Hleb ile birlikte takımı nasıl çekip çevirdiklerini biliyoruz.
Bir yandan tecrübe demişken İlhan Parlak transferi de iyi oldu. Tecrübeli ayak iyidir.

Selçuk haricinde; Aydın, Ahmet Oğuz, Anıl, Issah, Marko, Etien, Umut, Vedat, Rantie gibi tartışılan oyuncuların kalması yanlısıyım.
Issah ve Rantie nasıl sezon sonuna doğru verimli olmaya başladılar ise eldeki mevcut, oturmaya başlamış kadroyu çok bozmamak gerek.
Uyum sorunu önemli... en büyük örnek bu konuda, şu an Giresunspor'da olan Dmitriadis. Bu sezon kendini aştı. Gerek uyum sorunu gerekse de teknik direktör muhalefeti ile harcanmıştı. Yoksa Sckeic veya Issah'tan pek de bir eksiği yoktu. Belki de tek eksiği yaş.

Gideceği konuşulan oyunculardan Serdar'ın kalması yanlısı değilim. Bu sezonki katkısı tartışılmaz ama sürekli gideceği konuşulan bir adam gitmeli.
Uğur ise uygun alıcısı çıkarsa satılabilir. Tam zamanıdır...
Aydın ise özel bir oyuncu.. kalmasından yanayım.
Ring, Mehmedi, Cosmin Matei ile de yollar ayrılmalı. Scekic konusunda da tam olarak emin değilim.

Yeni transferlerden Ndiaye'ye ihtiyaç var mıydı bilmiyorum. Skuliç ise kapalı kutu.. Videolarını izledim. Vedat'tan daha etkin. Ama Etien'in de videolarını izledim ardından. Etien daha teknik gibi gözüktü gözüme. Bekleyip, izleyip göreceğiz.

Sonuç... her sene hem hoca hem de oyuncu bazında yap-boz gibi olan takım, tam belirli bir raya oturmaya başlamışken yeniden bozulmayıp nokta transferler ve altyapı desteği ile bezenir, gereksiz olan bir kaç oyuncu ile de yollar ayrılırsa önümüzdeki sezon daha iyi bir takım izleyebiliriz.
Geçtiğimiz senelerde bir kaç adam akıllı nokta transferin bile olağan takım kurgusunu nasıl yukarı çektiğini gördük. Sorunumuz her sene yeniden yapılanmaktı.
Çok anormal bir şey istemiyoruz. Eldekini tutup biraz katkı ile daha yukarı oynamak. Bu kulübün bunu yapacak gücü de var ama İlhan Cavcav'ın tutumlarından ve tabiri caiz ise ise "fakir düşme" paranoyasından dolayı sürekli kontrol yitirip başa sarıyorduk. Bulgura giderken pirinçten oluyorduk.
Ümit Özat'la olsa da yine de elimize bu sefer bu fırsat geçti. Değerlendirirsek ne ala!