Stancu attı, Hopf Kurtardı, gelenek değişmedi...

Evet maçın özeti aslında bu.
Beklendiği üzere İbrahim Üzülmez geçen yılın kadrosuna dokunmadan, yeni transferlerden sadece Matei'yi ilk 11 e alarak maça başladı. Bence de doğru bir yaklaşımdı çünkü ne olursa olsun -şimdilik- kapalı kutu olan yenilere bel bağlamak zar atmak olurdu.
İlk 15 dakika golü bulana kadar ve golün 5 dakika sonrasına kadar çok etkili oynadık. Adeta gol geliyorum diyordu zaten.
Sonrasında ise maçın (ve sezonun ) başında olmamız klasik rolantiye alma taktiğini biraz erken başlatmamıza neden oldu.
Rakip duran toplar ile sonuca gitmeyi hedefiyordu çünkü Antep eski antep değil ve açıkçası akılda laşan bir oyuncularını da göremedim.
Hopf maçın adamıydı. Maç 1-0 iken doksandan iki top çıkardı ve oyunda dengenin değişmesine izin vermedi. Takım olarak istekliydik, çalışkandık.
Çok öne çıkan bir oyuncumuz olmadı. Sonradan oyuna giren Aydın ve Vedat ortak yapımı bir gol bulmamamız da kulübe zenginliği açısındann da sevindiriciydi.
Maçın ardından İbrahim Hoca'yı takip ettim: Takımı trübünlere gönderdi ve taraftarın kendisini çağırmasını bekledi.
Özetle, kazananı belirleyen ''kadro oturmuşluğu'' oldu. Bu stabil yapı bize yararken, rakibin dezavantajı oldu.