2015-16 Süper Lig 20. hafta maçı
KASIMPAŞA GENÇLERBİRLİĞİ
8 Şubat 2016 Pazartesi, 20:00
Kasımpaşa Stadı
2015-16 Süper Lig 20. hafta maçı
KASIMPAŞA GENÇLERBİRLİĞİ
8 Şubat 2016 Pazartesi, 20:00
Kasımpaşa Stadı
Evet Maca gelecek Arkadaslar .
Bır yoklama yapalım lutfen.
Nevzat 1
Beraber gideriz Nevzat Abi. Hatta maçtan önce toplanıp bir organizasyon yapabiliriz.
Yönümüzü belirlemek için önemli maç olacak. Dün Rıza yine hakemler hakkında konuşuyordu trtde. Umarım hakemlik bir durum olmaz...
Ben de maca geliyorum, yanimda da pasoligi olmayan bir arkadasim olacak...ekstra pasolig konusunda yardim isteyebilir miyim? Mehmet Ali sen geliyor musun?
Bu arada bir passolig kart ile birden fazla deplasman bileti alinabiliyor sistemde...daha once bu durumu deneyimleyen var midir? Tribunde 15 bin kisi oluruz umarim...
Konu Onur Agca tarafından (06-Feb-2016 Saat 10:01 ) değiştirilmiştir.
işte bu maç bizim için dönüm noktası olabilecek nitelikte bir maç.
diğer maçlar için bunu yazmamıştık ama bu maçtaki rakibimizin -ulaşamayacak olsa bile- bir hedefi var. diğerlerinin yoktu.
diğerlerini kolay geçeceğimizi bekliyorduk ama hafifde olsa zorlanarak stoperlerimizin destekleriyle geçtik. ama öyle ama böyle geçtik. şimdi geldik son 15 yıllık hedefimizi konuşacağımız yere. nedir oda: bu senede kümede nasıl kalacağız?. maalesef son 15 yıldır bizim hedefimiz bu. kümede nasıl kalacağız?.
rakibimizin hedefi bizim bir zamanlarki hedefimiz. ilk sıralarda yer almak.. avrupaya gitmek.. yatırımların karşılığını almak.. ne kaa ekmek, o kaa köfte vs. vb. vg. vd...
işte bu maçı aldık aldık, alamadık yeni hesaplar yapmaya başlarız. maç noolur diyorsanız; kesin beraberlik..
bu rahatlık beni öldürecek.
düşme hattındaki diğer takımlara bakıyorum, eskişehirspor 19 yaşındaki stoperin peşinde, kayserispor genç golcüyü kovalıyor, antalyaspor aynı şekilde de;
bize ne oluyor anlamıyorum. bu rahatlık nereden geliyor?. aymaz yönetimimizin bu kadarda umursamaz olması artık fazla. bu rahatlığın sebebi; türkiyede bile bi dikiş tutturamamış, ülkemizde bile hiçbir kulübün almamış olduğu ama ne hikmetse gittikleri ülkelerde "nokta" olmuş oyuncuları bulup getirmiş olmamız diyeceğim.. ama o da değil.. çünkü bunların artık noktalık hali kalmamış.. her tarafı nokta olsa noolacak, isabetli transfer olsa ne.. kim alır lan bunları?.
ha bu arada bursasporun serbest bıraktığı bir yaşlı atıda almışız..
önder turacıyı kaçırdık anasını satayım...
bide onu alsaydık var ya...
Konu MehmetGUNER tarafından (02-Feb-2016 Saat 15:44 ) değiştirilmiştir.
içimde çok rahat kazanacağımıza dair güçlü bir his var. iki haftalık ara kendini bulmuş takım için kötü görünse de, iyi bir teknik direktörün bu süreyi iyi kullanmış olması takıma çok şey kazandırır. ibrahim üzülmez hocalık serüvenindeki sınavlarına iyi başladı, bu da başka bir sınav ve değerlendirme şansı olacak bizim için.
maçtan önce "kesin beraberlik" tahmininde bulunmuştum ve öylede olmasını umuyordum. bu sonuç kaymaklı oldu.
alt sıralardaki komşularımızın birbirleriyle olan maçlarıda istediğimiz gibi geçince dönüş haftası diyebileceğimiz bir hafta yaşadık.
artık önümüzdeki sıkıcı maçlara bakabiliriz. kasımpaşanın Fenerbahçe maçınada bakacağım bir antalyaspor benzeri gariplik yaşanacak mı diyerekten?.
neyse artık o bizim sorunumuz olmaktan çıktı. yine duayen başkanımız -allah selamet versin.. sağlığına duacıyız- hiç para harcamadan takımı ligde tutmak adına çok büyük atılım yaptığını kanıtladı.
gerçi aldığımız futbolcuların takım oyununa hiçbir katkıları yok.. zaten top tutacak, topla katedecek yada adam eksiltecek cinsten bir orta saha oyuncuları değiller ve bu yaşlarında da onlardan böyle bir şeyi beklemek vicdansızlık olur.
ama sadece ve sadece mevkileri itibariyle orta sahada yer almaları, duracakları yerleri bilmeleri bile bir takımın oyununu bu kadar mı değiştirir?. bizim söylediğimiz tamda buydu. bu bile olur yani..
hocamız ise benim gibi beraberliğe razıymış ama baktıki hakem razı değil, maçın sonlarında gelen kırmızı kart sonrası az bir süre oynayacak olsa bile irfan can kahveciyi oyuna aldı ve bu yerinde değişiklik bize altın değerinde bir üç puan kazandırdı. haa rakip on kişi kalmasa irfan canı alırmıydı.. bilemiyoruz.
nede olsa karşımızdaki takım avrupa hayalleri kuran ve bizi yenebilseydi eğer bu hayallerine oldukça yaklaşacak olan kasımpaşaydı.
hedefi olan takım böylemi oynarmış onuda anlamadığımız bir hafta oldu. onların hedefleri bizim bir zamanlarki hedefimiz demiştik maçtan önce..
o zamanlar bizim için dediğimiz onlar içinde geçerli konuma geliyor:
hedef avrupa demeyle, avrupa hedef olmuyor..
başka şeylerde yapmak lazım..
akıllarının bi köşesinde bulunsun..
Konu MehmetGUNER tarafından (09-Feb-2016 Saat 16:19 ) değiştirilmiştir.
85. dakikada, İstanbul'da galibiyet golü atmak çok güzel.
Klasik bir laf vardır;
İstanbul'un en çok nesini seversiniz?
Ben en çok deplasmanda maç kazanmasını seviyorum, özellikle tam Bizans olanları.
Bu seferlik Kasımpaşa ile idare ettik.Aslına bakarsanız arkasındaki güç ve elinden tutup çıkaranları bir yana bırakırsanız Kasımpaşa maçlarına gittiğimde ezilmişliği sakinlikle kabul etmiş, garibanlığı yaşamış, ölmüş de dirilmiş bir ağırbaşlılık hissediyorum ve bu nedenle ''Tam Bizans'' diyemiyorum. Bana ciddi anlamda Hacettepe'yi çağrıştırıyor..
Kasımpaşa stadının yeri çok güzel, Misafir trübüne erişim çok kolay.
Onurun bahsettiği gibi güzel bir organizasyonla 10 kişilik dev taraftar grubuyla trübündeki yerimizi aldık. Adam başı 2 polis düşüyordu, zaman zaman tezahüratlarımız 500 kişilik Kasımpaşa taraftarını susturdu.
Ben en çok bizim taraftaki Kantin görevlisine acıdım: Misafir taraftar gelecek diye bir kazan çay demlemiş, topu topu 10 kişi var içerde, hemen hemen hepsi elinde kaldı, kirayı bile çıkaramaz(laf aramızda çayı da pek güzel değildi)
İlk yarı futbolcular Önümüzde ısınırken hepsine teker teker bağırarak başarılar diledik. Özellikle İrfan'a çok bağırdım 1 gol, 1 asist diye. bu duruma gülümsedi, kendisi de inanamamıştı belki ama bir asist alacağım baki...
Evet, belki Kasımpaşa'ya göre üstün oynamadık. İlk 15-20 dakikadan sonra oyunu dengeledik ve çok kontrollü oynadık. Ekranda nasıl görünüyor bilmem ama trübünden Kasımpaşa'nın fiziksel bariz üstünlüğü görünüyordu: Çok sıkı basıyorlardı, ve bizimkilere fazla topla oynama şansı vermiyorlardı. Hleb'in tutuk olmasının en önemli sebebi de buydu.
Hoca'nın tüm değişiklikleri ve zamanlaması oldukça yerindeydi. Değişikliklerin ne olacağını öncesinde Trübünde biz belirlemiştik zaten
Maçın hakkı beraberlik gibi gözükürken kırmızı kart bize umut aşıladı ve zamanlaması iyi bir golle 3 puana ulaştık.
Ligin ilk yarısında yanımızda olmayan şans bize göz kırpıyor. Son 10 dakikada yaşadığımız puan kayıpları artık tersine döndü, umarım devamı gelir...
maçı beerbusta 4 kişilik dev kadromuzla izlerken ilk yarıda dikkatimizi en fazla çeken şey kasımpaşa'nın ilerideki yoğun baskısıydı. haliyle hleb bu tip bir baskıda çok fazla verim veremedi. ama selçuk ve skullason, bu baskı altında soğukkanlı kalmayı ve takımın kapılması muhtemel telaşın önüne geçmeyi başardılar. ahmet oğuzun geri pasında verdiğimize benzer pozisyonları daha fazla görebilirdik aksi takdirde. 35-40. dakikalarda kasımpaşanın nefesinin böylesi bir baskıya 90 dk. yetmeyeceğini anladık ama. bir puana razı olarak, ama üç puan için de tetikte olarak oynadığımız maçı 1-2 ufak detay yardımıyla kazandık.
rıza ve kasımpaşanın gayriresmi yayın organı habertürkün kırmızı karta yaptıkları itirazlar ise komik. bariz müdahale var pozisyonda. daha ne yapacak ki oyuncu? kaldı ki canlı yayın sırasındaki tekrarlardan birinde pozisyonla eş zamanlı olarak rızayı gösterdiler ve bariz bir şekilde bu gereksiz hareketi için oyuncusuna kızıyordu o görüntüde. baktı ki maç elinden gitti, ağız değiştirmiş maç sonunda. irfanın elle müdahalesine sarı kartı, titi'nin yan hakeme fiziksel müdahalesine de kırmızı vermeliydi bu arada hakem.
10 kişilik tribünümüzü maç boyunca bir kez olsun bile göstermeyen istanbul çocuklarına da selam olsun.
“100 Yaşında Orta Saha”
Maçtan sonra mikrofonun başına gelen ve golün hazırlayıcılarından olan Skulason’a (32), “artık takıma alışmaya da başladın” denildiğinde İzlandalı oyuncu gülerek, “100 yaşında orta sahamız var” dedi ve, “Selçuk (34) ve Hleb (34) gibi iki tecrübeli oyuncu takıma dâhil olunca çarklar dönmeye başladı” diye ekledi.
Tarihinin en kötü ilk yarı performansını sergileyen Alkaraların, devre arasında yaptığı transferlerle yaş ortalamasını bir hayli yükseltmesi ve takımın başına hiç Süper Lig tecrübesi olmayan İbrahim Üzülmez’i getirmesi, benim gibi birçok Gençlerbirliklinin aklındaki soru işaretlerini çoğaltmıştı. Ama hiç de korktuğumuz gibi olmadı!
Hleb’in katkı sağlayacağı konusunda gram şüphemiz yoktu ama onun yanına, Selçuk’un inanılmaz bir verimle oynaması, Djalma ve Skulason’un da onlara eklenmesiyle birlikte Rize deplasmanından kazanılan 3 puan, ölü toprak serpilmiş takımın havasını bir anda değiştirmeye yetti. Sezonun ilk yarısı boyunca en ileri ucundan en gerisine kadar ayakları titreyerek oynayan ve ilk golü yediği an maça havlusunu atan takım, Rize maçından sonra kazandığı özgüvenle birlikte Antalyaspor karşısına daha büyük bir istekle çıktı ve bu sezon ilk kez 2’de 2 yapmayı başardı.
Birkaç aylık aradan sonra gittiğim Tanıl Abideki tribünümüzün yaş ortalaması, Alkaraların yükselen yaşına nazire yapıyordu. Maçtan önceki muhabbetimizde, Tanıl Abiyle ben, Kasımpaşa’nın “sağlam” kadrosunu düşünerek “1 puan” iyidir derken Necdet Abi her zamanki pozitif bakışıyla “3 puan elbette!” diyordu.
İlk dakikasından itibaren maç sürekli olarak iki takımın birbirini tartmasıyla geçti. Hızlı çıkan ve uzaktan şut çekebilen Kasımpaşa’ya düzgün bir pozisyon verilmemiş olması Gençlerbirliği’nin takım halinde savunma yapması ve rakibi her kademede karşılamasındaki başarısından ileri geliyordu. Sağ ve sol bek Ahmet Oğuz ile Uğur’un yararlı çıkışlarına, Skulason, Djalma ve geldiği günden bu yana joker eleman olarak çok acayip işlere imzasını atan Selçuk’un desteği eklenince, “son vuruşta başarılı olmayan ama her an gol atabilecek bir takım” gibi oynamaya başladık.
Stancu’nun yerine oyuna giren Serdar’ın hızlı çıkışı devamında Kasımpaşa’nın 10 kişi kalması ve Hleb’in yerine oyuna giren İrfan’ın 85’de, Gençlerbirliği’nin bu sezonki en organize golüne imza atmasıyla birlikte “goool” diye bağırarak havalara zıpladık! Aramızda en fazla bağıran ve sevinen, koyu bir İrfan taraftarı olan Tanıl Abiydi. Bu yüzden ilerleyen dakikalarda kendisini bol bol tebrik ettik.
Golün oluşumunda Skulason’un atağa çıkan Kasımpaşalılardan topu kesmesi ve İrfan’a çıkartması, onun da topu sağ kanattaki Djalma’ya çıkartıp içeriğe doğru koşuşu ve Angolalının yerden yuvarladığı topu filelerle buluşturması gerçekten nefisti!
Maçtan sonra mikrofon başına gelen İrfan’a yöneltilen, “Hleb gibi bir dünya yıldızıyla forma yarışında olmak zor değil mi?” sorusuna genç oyuncunun, “onun gibi tecrübeli bir oyuncudan her gün bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum, onunla forma mücadelesi vermek büyük bir zevk!” yanıtını vermesi, attığı golden daha çok mutlu olmamızı sağladı. Çünkü Gençlerbirliği tarihinin en tecrübeli oyuncusu olan Hleb’in, bu kulübe adımı attığı günden bu yana en en çok istediğimiz şey İrfan ve onun gibi aynı mevkide oynayan oyuncuların Beyaz Rus’tan feyz almaları ve kendileri geliştirmeleriydi!
Maçın tek can sıkıcı yanı ise, İrfan’ın yerdeyken hakem tarafından görülmeyen bir pozisyonda topa eliyle müdahale etmesiydi.
işin daha güzel bi tarafı ben kırmızı kartı 82. dakikada hatırlıyorum. benim zannettiğim gibi olsa 82. de kırmızı, 85. de gol nasıl olacak dimi.. irfan ne ara girdide gol attı olacak?
o dakikaya kadar 3 adet bira tükettiğim için son dakikalar karambol halinde geçmiş gibi olabilir, hatırlattığın için sağol serkancım..
ben birazcık irfandan, ahmetlerden, halil ibodan yana olduğum için daha fazla süre almasını istiyorum ondan olabilir.. bazı arkadaşlarım hlebden selçuktan çok şey bekliyorlar ama esas benim saydığım oyunculardan bekleseler daha iyi yaparlar..
yaşlıların oyuna hiçbir katkıları olmadığı gibi üzülmez'in teklifini kabul etmeden önce fikstüre bakmış; ikinci yarıdaki maçımızın kadıköyde olduğunu görünce fener seyircisinin önüne çıkabilmek için olumlu yanıt vermiş..
lafa bak süngüye davran..
laf açılmışken;
bu arkadaşlarımız gibi, ibrahim üzülmez konusunda da hep mesafeli duruyorum.. başarılı olsa ne olacak olmasa ne..
ellerin yari..
Konu MehmetGUNER tarafından (10-Feb-2016 Saat 17:06 ) değiştirilmiştir.
tanıl abi'nin İrfan'ın iyi olmasını ne kadar istediğini biliyorum. Aynı şekilde mehmet abi, necdet abi, ben, erdem, mali hepimiz gizli irfancıyız. sadece irfan da değil, ahmet oğuz'u da çok istiyoruz. dikkat edin hep bu adamları konuşuyoruz. yani iyi futbolcu olacakları, iyi bir yere gelecekleri ortada, ama görüyoruz ki hala eksikleri var. zaten bütün enerjimizi eksiklerini biraz görmezden gelmek için, işi "o kadar kusur kadı kızında da olur"a bağlamak için harcıyoruz. ama mesela onlarla aynı yaştaki ahmet çalık'ı konuşmuyoruz. çünkü ahmet'in konuşulacak bir tarafı yok. onu savunmaya, "aman ahmet'e şans verilsin" dememize gerek yok. çünkü adam taş gibi çıkıp her maçı iyi oynuyor.
hleb'in gelmesi bence en çok irfan'a yarar. çünkü irfan yetenekleri ile hepimizi göklere çıkardı. bir hayale, bir rüyaya götürdü ama beklentilerimiz altında da ezilmeye başladı. çünkü kim ne derse desin henüz tam hazır değil. oyuna sonradan girmenin güzel bir tarafı var. 70. dakikada oyuna giren adam 20 dakikada tüm enerjisini ve konsantrasyonunu sahaya daha iyi verir. irfan ligin ilk yarısında ilk 11de çıktığı maçların çoğunda bir dağılma yaşadı. 5 dk oynadı, 10 dk gezindi, 15 dk ayağına aldığı topu ezdi. çünkü bence mental olarak henüz bizim beklediğimiz seviyeye gelmedi. ama önünde bir hleb varsa, o'nun kadar yetenekliysen ve tempo olarak da o'ndan iyiysen, 70. dakikada onun yerine girdiğinde ne yapman gerektiğini daha iyi bilirsin. irfan'ın biraz böyle hafif ateşte pişmeye ihtiyacı var. tekrar "ben çalışmalıyım" demeye ihtiyacı var. hleb'in arkasında uçmaya, onun rüzgarından nemalanmaya ihtiyacı var. sonrasında bu dönemi iyi götürürse, bizim hayalini kurduğumuz adam olmayı da becerecektir. şanslıyız, sınırsız yabancı kuralı sayesinde kimse onun bölgesinde türk oynatmadığı için, önce bizi avrupaya götüren kadronun içinde olup, sonrasında da bir premier ekibine transfer olabilir. biz de buradan ingiltere'yi de takip ederiz, şahane olur!
Daha önce de belirttim;
İrfan'ın yerinde olsam Hleb'in arkasından yarım metre ayrılmazdım. Kramponlarını taşır, cilalar bu arada sağına soluna bakar acaba kramponlarda mı bi numara var diye bakardım.
Topa nasıl vurduğunu, hangi anda topla buluşup vedalaştığını çok iyi incelerdim.
Kısacası onun çekirgesi olurdum.
Şaka bir yana yaşını almış 1-2 karakterli oyuncu bu takıma şart, felsefe olarak şart. Alttan gelen oyucuların üzerinde durup, onların elinden tutacak ve yönetime rapor verecek 1-2 sağlam isim bulduk mu problemlerin çoğunu çözeriz.
Paylaş