Abi belki de bu sorunlar, tahammülsüzlükler, sabırsızlıklar, "kelle isterük"cü zihniyet bir anda ortaya çıkmadı... Biz bu sitede en basit düşüncemizi bile giriş-gelişme-sonuç şeklinde ifade edeceğiz diye kendimizi zorluyoruz, hatta sırf sitenin bu -belki de gereğinden fazla- ağır, vakur ortamı yüzünden yeni gelen bir çok kişi foruma katılmaya çekiniyor. Dolayısıyla "aptal fuat çek git artık ayağna vuruym! #$+&&!!!" zihniyetiyle hiçbir şekilde yüzyüze gelmiyorduk. Ama yüzyüze gelmemiş olmamız o zihniyetin bu tribünde hiç olmadığı anlamına gelmez. Ve bu insanlar facebook gibi rahatlıkla atıp tutabilecekleri ortamı bulunca birçoğumuzu rahatsız edecek şekilde içlerindeki "gençlerbirlikli görünümlü istanbul-tipi taraftar"ı kusmaya başladılar... Biraz da organize olma konusunda yine sosyal medyanın getirdiği kolaylıkları da kullanarak aynı edepsizliği tribüne de yansıttılar. Bunu bu şekilde anlatıyorum ama tabii ki süreç bu kadar da basit değil, daha neler var neler... Dediğin gibi, iki gün önce abartılı şekilde Fuat Hoca'ya methiyeler düzen tipler ne değişti de bugün yine abartılı şekilde Fuat Hoca'yı linç kampanyası başlattı? Hatta aynı kişiler üç gün sonra ortada elle tutulur bir başarı olmasa dahi yine abartılı şekilde Fuat Hoca'yı savunmaya başlarsa hiç şaşırmam! Sonuçta iş herzaman savunduğumuz noktaya geliyor: Taraftarlık denen şey kişilerin değil bir kulübün taraftarlığıdır. Bu işin içine kapalı kapılar ardında yürütülen pazarlıklar, kişiye/gruba özel kıyaklar, kişisel ilişkiler girdi mi işin şekli değişir, kişi farkında olmadan...
Not: Necdet Abi, tüm bunları "sen yine taraftar olarak kal" demek için yazmadım, zira bizzat ben kendim de taraftarlığımla ilgili ciddi kararlar vereceğim yakında... Hem kızgınlıkla yanlış şeyler söylemiş olmamak için, hem de iki hafta sonraki Trabzon deplasmanıyla ilgili sözler verdiğim için biraz bekliyorum... Hatta şimdi aklıma geldi bak, belki de bir Kuzeyli için en güzel jübile olur Trabzon deplasmanı...
Paylaş