Gösterilen sonuçlar: 1 ile 6 ve 6

Konu: 2016-17 Süper Lig 16. Hafta / Gençlerbirliği - Bursaspor

Hybrid View

  1. #1
    ALKARA Abreg Çelem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    9 Jun 2012
    Bulunduğu yer
    Samsun
    Mesajlar
    336

    2016-17 Süper Lig 16. Hafta / Gençlerbirliği - Bursaspor

    2016-17 Süper Lig 16. Hafta Maçı


    GENÇLERBİRLİĞİ BURSASPOR



    26 Aralık 2016 Pazartesi, 19:00

    19 Mayıs Stadı

    Hakemler:
    METE KALKAVAN(Hakem)
    KEREM ERSOY(1. Yardımcı Hakem)
    SÜLEYMAN ÖZAY(2. Yardımcı Hakem)
    ABDULKADİR BİTİGEN(Dördüncü Hakem)

  2. #2
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    20 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Kızılay
    Mesajlar
    310
    maçın kolay geçeceğini zannediyordum ama durum değişti.
    1.5 oyuncumuz var diyorduk, buçuğu gitti.. henüz gitmedi ama başta sn. cavcav olmak üzere alanlarda ona kendini yormamasını tembihlemişlerdir.. irfan can'ı oynatmamak daha hayırlı olur..

    geriye kaldı benim şahsi oynadığı için eleştirdiğim, oyun stili gereğince hiçbir zaman takım oyuncusu olamayacak olan kardeşimiz serdar gürler..
    onunda yapacakları işte o yaptıklarıyla sınırlı.. bu ne kadar yeterli olur bilemiyorum.

    defansımız hala en güvendiğimiz bölgemiz..
    olsa olsa beraberlik olur.. bir puan bir puandır..

    bu senede düşmedik arkadaşlar..
    gözümüz aydın..

  3. #3
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    17 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Sincan/Fatih
    Mesajlar
    334
    İrfan'ın gidişi hepimizin moralini bozdu. Bu maçta oynamayacak sanırım.

    Forvet bölgesinde formunda bir Stancu'ya ihtiyacımız var, bu gerçek. Fenerbahçe maçındaki oyunumuzu oynarsak bu maçı alırız. Futbolcularımız tatil havasına girdiyse işimiz zor.

  4. #4
    İrfan'ın yuvadan uçması ile boşalan bölgeye Ümit Özat rakip atakları jilet gibi kesen bu yıl ligde izlediğim en çevik oyuncu olan Kamal Issah'ı monte etmiş. Selçuk'u biraz daha ileri çıkarıp oyun kurma ve gol pası atabilme özelliklerinden mümkün olduğunca yararlanmayı planlamış.

    Adeta 1-0 önde başladığımız maçta Del Bayo Ahmet Oğuz eşleşmelerinde Ahmet Oğuz epey dayak yedi. Quarejma gibi Del Bayo da Ahmet Oğuz'a ters geldi. İkinci yarı Palitseviç'in sürekli Ahmet Oğuz'un kademesine girmesi ile koridor olan sağ kanadı kapatmayı başardık. Aynı kanatta ileride oynayan Serdar Gürler de her pozisyonda rakibini geçince ısı haritasında bizim sağ kanadımız kıpkırmızı oldu. Vedat'ın oyunda olduğu dakikalarda Vedat'a atılan uzun topları kafa ile indirmesine bel bağlasak da başarılı olamadık. Ataklarımız genellikle Serdar'ın adam eksiltmeleri ve Aydın'ın akıllı driplingleri ve pasları ile şekillendi.

    Hamza hoca Del Bayo ve Kubilay Kanatsızkuş'u oyundan alınca Bursaspor topu tutamamaya başladı. İlk yarının ilk 30 dakikasında oyuna hükmeden Bursaspor 30. dakikadan itibaren oyun üstünlüğünü takımımıza bıraktı. Fenerbahçe maçında olduğu gibi 10'un üzerinde net gol pozisyonu üreten takımımız bu kez 3 tanesine golle sonuçlandırıp güzel oyununu 3 puanla süsledi.

    Maçın yıldızı iki gol, bir gol pası ile oynayan ve bir türlü tutulamayan Serdar Gürler oldu. Vedat Muriç 4 net gol pozisyonuna girdi. İlk gol onun vurduğu topu Serdar'ın tamamlaması ile geldi. Kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda çalıma 1 metre önce başlasaydı ya da topun dibine girseydi gol yapacaktı. Burada Vedat'ın kaçırmasından çok kaleci Harun'un müthiş kurtarışı konuşulmalı. Bana göre gol pozisyonuna giren santrofor başarılıdır. Henüz süper Lige alışamadı ve formda değil, ancak bir kalemde vazgeçilecek bir oyuncu değil Vedat Muriç.

    Aydın çok basit gibi görünen pasları ile rakip savunmanın tamamını taça çıkarıyor ve gol pozisyonu yaratıyor. Bugüne kadar kimse onun tekniği ve yeteneğinden şüphe duymadı ama oyun zekası eleştirilmişti. Bu sezon doğru zamanda doğru işler yapması ile oyun zekasını zirveye taşımış durumda. Oyun zekası muhteşem yeteneği ile birleşince rakiplerimizin üzerine karabulut gibi çökmeye başladı.

    Halili'ye dikkat edin. Yan pas, geri pas sevmiyor. Top ayağına geldiğinde sürekli çevre kontrolü yapıyor ve golü düşünüyor. Adamda hamallık yok. Direk sonuca gitmek istiyor. Sağındaki solundaki oyunculara biraz alışsın, maç kondisyonu kazanıp biraz güçlensin siz görün Halili neler yapacak.

    Uğur bu maçta iyi oynadı. Hem ataklarımıza destek verdi hem da savunmada hatasız oynadı. Maç berabere iken çok net pozisyonu kaçırdı ama sonra muhteşem bir gol vuruşu ile bunu telafi etti.

    Savunmanın göbeği her zaman olduğu gibi rakiplerine aman vermedi. Hopf'a iki maçtır fazla top gelmediği için kendisinden övgü ile söz edemiyorum ama kalede olması arkama yaslanarak maçı güven içinde izlememi sağlıyor.

    Bu maçta Milinkoviç'i de izleme fırsatı bulduk. Görebildiğim kadarı ile raket gibi bir sol ayağı var. İkinci golün pasını verdi, az daha kornerden golü atıyordu.

    Takımı devraldığı günden beri zorluk derecesi yüksek maçlara çıkan Ümit Özat bu maçta rüşdünü ispat etti. Hocalığı öğrenmiş artık. Bu maçta ilk onbir tercihi doğru, Ahmet Oğuz'un kademesine Palitseviç'i göndermesi doğru, yorulan Muriç'i oyundan alıp Serdar'ı gol bölgesine göndermesi doğru, Halili - Milinkoviç değişikliğinin zamanlaması doğru. Maçtan sonra açıklamaları mantıklı, sadece golcü transferi istemesi doğru. Bu takımın ilk beşe oynayacak kapasitede olduğunu iddia etmesi çok doğru. Bu kadar doğru bir araya gelince maç başına 10 net gol pozisyonu üretirken kalesine pozisyon görmeyen bir takım ortaya çıkması şaşılacak bir durum değil.

    Yıllar sonra yeniden sahada futbolu ile rakiplerini sindiren keyif veren göze hoş gelen bir futbol oynayan takım izliyoruz. Tadını çıkaralım.
    Konu onur_aydogan tarafından (27-Dec-2016 Saat 08:36 ) değiştirilmiştir.

  5. #5
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    20 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Kızılay
    Mesajlar
    310
    valla söyleyecek hiçbişey yok.. galipler her zaman haklıdır.
    ben her ne kadar tasvip etmiyor olsam bile; topu rakibe ver, nasıl olsa bu ülkede onunla ne yapacağını bilen takım yok. eninde sonunda sana kabak çiçeği gibi açılmış olarak dönecektir.. taktiği..
    sonuç alıyor mu?. alıyor.. haa bununla ne kadar uzağa gidilir?. boş veeerr.. o kadar uzağı gören mi var?. başkan mutlu, hoca mutlu, futbolcular ve taraftarlar mutlu..

    vay mağlupların haline..
    geçen hafta fenerbahçenin bizi yendiği taktikle yendik aciz hamzayı ve onun kendini kabiliyetli sanan futbolcularını..
    geçen hafta da pozisyonlara giren bizdik, goller kaçıran bizdik.. ama üç golü yiyende bizdik..
    bu hafta da maç başında pozisyonlara giren bursaspor bizi geri püskürtmenin şevkiyle açıldıkça hem kabiliyetsiz, hemde kabak çiçeği pozisyonuna düştüler.. pır-pır adamlarımızla cezayı kesmemiz zor olmadı..
    ben sevmiyorum diye realiteyi de gözden kaçıracak değiliz.. puan puandır..

    ersun yanal bu ülkeye hücumu öğretmişti, advocat savunmayı..
    ersun yanal bekleri ileri çıkarır, stoperleri beklere, santrafı da ortaya çekerdi.. bütün ülke bu şekilde oynamaya başlamıştı..
    advocat topu rakibe veriyor.. %67 topla oynayan ama kabiliyetsiz oyunculardan oluşan trabzonsporu arkada açıklarla yakalıyor..

    sevgili onur aydoğan haklı.. bu takım beşinci olur..
    çünkü bu taktiği uygulayan fenerbahçeden sonra en başarılı takım gençlerbirliği..
    hatta bizim defansımız onlardan çok daha sağlam ve güven verici.. onların lens'ine tekabül eden serdar bile aynı biçimde gürlüyor..
    ilk sıra 4 büyüklerin, çünkü onların taraftarları sevmez bu şekilde oynamayı.. beşinci biz..

  6. #6
    Bir İyi Bir de Kötü Durum Var Ortada…

    Bir iyi, bir de kötü durum var ortada. Hangisini önce yazayım diye çok düşündüm ama herhalde iyiden başlamak en doğrusu.

    Dün akşam, lig beşincisi ve aynı zamanda, çoğu kişi umursamasa da, “Ebedi Puan Cetveli”ndeki en büyük rakibimiz Bursaspor karşısında sergilenen iştahlı oyun Gençlerbirliği taraftarının gözlerini kamaştırdı. Aksayan yönler, futbolcular ve maçın bazı periyodları olsa da Aydın, Ahmet Çalık ve maçın adamı Serdar Gürler’in nefis oyunları farkı ve galibiyeti yarattı.

    Takımın kısa süreli dönemler hariç sürekli olarak golü düşünmesi ve önde basarak rakibi bozması, soğuk Ankara akşamının en iç ısıtıcı tarafıydı. Hele bir de Fenerbahçe maçındaki “bal yapmayan arı”nın bal yapmaya başlamasına canlı canlı şahitlik etmek tribündeki herkesi sarhoş etmeye yetti.

    İrfan’ın birkaç gün önce satıldığı, Stancu ve Rantie’nin sakat olduğu gecede, bu sezon ligde ilk kez, 3 gol birden atmak ve lig cetvelinin orta kısmındaki yerimizi pekiştirmek yazının “iyi” durumunu teşkil ediyor.

    Gelelim kötü duruma.

    Yeni bir şey değil aslında bu. Özellikle son 10 yıldır yakamızdan düşmeyen, en ufak umut ışığında bile taraftarın gözlerinin önüne serilen, Ümit Özat’ın “32 maçta 0-0 berabere kalsak 32 puan eder, o da kümede kalmaya yeter” sözlerinde kendini gösteren, yerini kimin dolduracağı belli olmadan ligin daha 16. haftasında İrfan Can’ın apar topar satılmasında vücut bulan şey; hedefsizlik!

    Oysa hedef koymak ve her attığınız adımda “ciddi” olduğunuzu futbolculara ve taraftara göstermek sportif ve ekonomik başarının temel kuralıdır. Oysa bizim teknik direktörümüz ve yönetimimiz her adımında, “hedefimiz yok!” diye haykırıyorlar.

    Bursa maçından sonra taraftarlar, “Fenerbahçe ve Bursaspor maçında bir ruh gördük!” diye sevine dursun, hedefsizlik kulübün boynundaki iplerini germeye şimdiden başladı bile. Dereyi geçerken at değiştirmek misali, parlayan futbolcuların, hem de sezon ortasında, satılması ve yerlerinin soru işaretleriyle doldurmaya çalışılması da bunun en büyük göstergesi.

    Sonuçta hedefi olan takımlar elindeki oyunculara alternatif düşünür, bizim gibi hedefi olmayanlar ise yarını düşünmeden kapı pencere satıp “soğukta” ısınmaya çalışırlar.

    İşin daha kötü yanı ise şu; ne satılan futbolcudan “deve yükü” para kazanıyoruz, ne de “gelen” parayı düzgün bir şekilde kullanabiliyoruz. Böyle olunca da yıllardır kısır bir döngüde dönüp duruyoruz. Kısacası her sezon tek başarımız “kümede kalmak” oluyor. Peki, bu gerçekten başarı mı?

    Benim gibi düşünenler için değil ama kulübü yönetenler için başarı olacak ki, her yıl “aynı tas aynı hamam” takılmaya devam ediyorlar.

    Geçen yıl Djalma’ın olduğu gibi bu sezon sonunda da Serdar’ın sözleşmesi bitiyor. Kulüp elini çabuk tutmadığı ve oyuncu performansını arttırdığı için sezon sonu aynı tiyatroyu izleyeceğiz gibi; “çok para istedi biz de git” dedik. Sonra mı? Yerini doldurmak için 3-5 transfer yapar sırayla Serdar’ın yerinde oynatıp deneriz. Bu arada sezonu da yarılamış oluruz ama olsun sonuçta “futbolcu çok para istedi ve mecbur biz de kapıyı gösterdik” der bir sezonu daha çöpe atıp önümüzdeki sezonlara bakarız…

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •