Konu: 2016-17 Süper Lig 7. Hafta / Gençlerbirliği - Galatasaray

2016-17 Süper Lig 7. Hafta Maçı

GENÇLERBİRLİĞİ	GALATASARAY

15 Ekim 2016 Cumartesi, 20:00
19 Mayıs Stadı

İç saha Galatasaray maçı denince aklıma 13 Mart geliyor. O kötü, kara gün.

Öncelikle bilet fiyatlarını yazayım 75-125 TL kısaca.

Galatasaray'ın 3 oyuncusu Hakan Balta, Snejder ve Eren Derdiyok milli takımlarda sakatlanmışlar. Maçta oynarlar mı bilinmez. Bizim yabancı oyuncularımızdan salı günü milli takımında oynayıp dönecekler var. Milli maçlardan sonra konsantrasyonumuzun düştüğü bir gerçek, aynı şeyin rakip takım içinde geçerli olması temennim. Akhisar veya diğer maçlarımızdaki oyunumuz Galatasaray'ı yenmek için yeterli olmaz.

çok kolay geçeceğini zannettiğimiz akhisar maçı anlayamadığımız bir biçimde -gözümüzde büyütünce- zor geçti..
her iki takımında sanki ligin sonuymuş gibi 1 puana razı olması ortaya bu sonucu çıkardı. pozisyon yok..
kendimiz gibi oynayan birini görünce, birbirine yakın ve ayağa sakin oynayan takımımızın oyunu ortada sıçana dönüyor. amaçsız ama vakit öldürücü..

galatasaray öyle oynamayacaktır en azından..
hiç ummadıkları bir sonuç bekliyor olabilir onları.. kendi kendilerine taktıkları yıldızlardan, basının şişirdiği isimlerinden, neyle kıyasladıkları belli olmayan büyüklüklerinden korkmaz da;
gene dayanışma içerisinde ve sakin ama ayağa oynarsak, sonunda golüde buluruz puanı da..

Selçuk maça yetişebilecek mi?
One göre yorum yapacağım da..

Ben gollü beraberlik hissediyorum.
Ne zaman bu maça gelsem böyle bir sonuç alıyoruz.
2-2 veya 3-3 gibi.

Bu arada kombine satışı bayağı artmış görülüyor.

Bu da midemi bulandırmıyor değil hani.

Bu maçta kazanmak için oynayacağımızı tahmin ediyorum.
Sadece defans yaparak ve yakın oynayarak kazanma ihtimalimiz de var ancak artık saldırma zamanı.
Bu maçta yenilirsen hocaya kimse niye yenildin demez.
Ama 3 puan kazanmak hocaya ve takıma göreceli olarak en az 4 puan kazandırır.
Üstelik bence en zor deplasman olan Osmanlı maçında 2-0 dan 2-2 yapmayı becerebilmişken.
Selçuk antremanlara başlamış, Stancu ile özel olarak ilgileniyorlar.
Bir de Serdar, Aydın -ve İrfan-gününde olursa çok güzel bir maç izleriz.

Aksit Ozkural demiş ki...

Bu arada kombine satışı bayağı artmış görülüyor.

Bu da midemi bulandırmıyor değil hani.

Abi dün toplam 2300 rakımını duyduk. Bunda sosyal medya atağı ve Galatasaray maçının etkisi olduğunu düşünüyorum. Ama şuda var, Gençlerbirliği pasoligi olmayan birisi kombine alamaz diye biliyorum, yanlış mı biliyorum?

adamların bir oyuncusu var, sıghtorson.. tamda hislerimize tercüman..
elindeki üç puanı bıraksın da; sıghtorson gıtson..

Doğru biliyorsun Ahmet kardeşim.
Demek istediğim şu idi: Gençler kartı alan üçüzleri ima etmek istemiştim.

MehmetGUNER demiş ki...

adamların bir oyuncusu var, sıghtorson.. tamda hislerimize tercüman..
elindeki üç puanı bıraksın da; sıghtorson gıtson..

Sigtorson Gitson güzelmiş. Bize verecekler 3 puanı geçen hafta aldılar zaten.

Aksit Ozkural demiş ki...

Doğru biliyorsun Ahmet kardeşim.
Demek istediğim şu idi: Gençler kartı alan üçüzleri ima etmek istemiştim.

En elim ve en en vahimi de bu senaryo.

Galatasaray maçı, ligdeki durumumuzu ve hedeflerimizi olumlu ya da olumsuz olarak etkileyebilecek üç maçın ilk ayağı. Önümüzdeki üç maçta iyi sonuçlar alırsak bu sezon büyük hedeflere koşma sezonu olabilir. Onun için bu maçı kazanmayı çok istiyorum. Oyuncularımız da sahada bunun bilincinde olurlarsa güzel bir galibiyet alabiliriz. HAYDİ GENÇLER!

G.Birliği 2-0 kazanacak. Goller Stancu ve Serdar'dan gelir.

Moralimiz o kadar bozuk ki kimse birşeyler yazmamış ben 3-5 kelime yazıveriyim.
Oyun: Maça tutuk başladık. Top hakimiyeti olduğu gibi Galatasaryadaydı bu anlarda. Nitekim tam atağa çıkıyoruz derken kontradan golü yedik. Maçın başlarında 1-0 geriye düştük. İlk yarının sonralarına doğru toparlanmaya başladık atak yaptık ama gol gelmedi. Hoff bir tane yüzde yüzlük pozisyonu kurtardı.
İkinci yarı bastırdık. Değişiklikler oldu biraz geç kalınsa da. İrfan girdi. Muriç girdi. İrfan'ın artık ilk 11'de oynaması gerektiğini düşünüyorum. Bu kadar kesik yeter. Bir pozisyonda(Selçuk) gol diye ayağa kalktık, ama ofsayt. Rakibin kalecisi Muslera iyi bir maç çıkardı. Olmadı, atamadık 1-0 kaybettik. Birde Hoff'un kurtalışlarına lafım yok ama oyunu başlatmakta çok geç kaldı bu maçta. 1-2 değil kaç pozisyonda aynısı oldu. Takım hızlı çıkamadı.
Hakem: Cüneyt Çakır bütün takdir haklarını rakipten yana kullanıp eyyama uydu. Rakibin zaman geçirici hareketlerine çanak tuttu. Kesinlikle iyi niyetli değildi. Hatta bir aut pozisyonunda rakip oyuncusu oyun geç başlasın sahada 2 top olsun diye dışardaki topu içeri soktu, buna bile göz yumdu.

Yenilsek de güzel maçtı.
İlk yarım saat: Topun arkasına geçip rakibin hata yapmasını beklemek bu ligdeki birçok takım karşısında iş yapar ancak rakip iyi top çeviriyorsa topu bile göstermezler. Ne trajedidir ki golü de atak esnasında yedik, yani kendi taktiğimizle vurulduk. Daha önce de söylemişti arkadaşlarım: Bu takım kontratak takımı değil.
Son bir saat: Daha iyi oynadık. Rakip de yorulunca oyunun kontolü bize geçti. Gol pozisyonları da bulduk ama top çizgiyi geçmedi. İbrahim Üzülmez'e sadece bir noktada eleştirim var: Artık Gençlerbirliği'nin akılda kalan bir oyun felsefesi olmalı, rakip bize tedbir alsın biz rakibe değil. Oyuncu değişiklikleri biraz daha erken olabilirdi. Hatta İrfan 2.yarının başında oyunda olmalıydı.

SAHAYA KAZANMAK İÇİN ÇIKSAYDIK...

Tersten başlayalım; 2. yarı Gençlerbirliği oldukça iştahlı bir oyun sergileyerek (maçın sonuna doğru yaşanan 2 kontra atağı bir kenara koyarsak) rakibine pozisyon vermeden birçok pozisyona girdi ama gole ulaşamadı. İlk yarı ise, ikinci 45 dakikadaki “önce gol” diyen oyuncuların yerinde “aman gol yemeyelim” diyen 11 oyuncu vardı sahada.

Oysa ikinci yarı başındaki gibi, oyunun ilk dakikalarda önde basarak rakibi afallatarak bulunabilecek pozisyonlar, hem rakibin oyununu, hem de filmin son sahnesini değiştirebilirdi. Ama ne yazık ki, bir haftadır arkadaşlar arasında konuştuğumuz gibi Üzülmez, “önce savunma” diyerek oyuncuları sahaya sürmüştü. Onlar da hocanın dediği gibi kalenin anahtarlarını rakibe teslim edip oyuna başladılar sonradan da kaleyi geri almak için didinip durdular… Rakibin tecrübesi ve Cüneyt Çakır’ın Avrupa’da yönettiği maçlara tezat sürekli oyunu yavaşlatmak için düdük çalması sonucunda kaleyi bir türlü geri alamadık.

Stancu’nun uzun bir aradan sonra ileride tek adam olarak sahada yer almasına rağmen, ilk 6 maçta Alkaraların en iyi oyuncusu olan Serdar’ın gereksiz top kayıpları, son iki maçtır ileride oynayamadığını adeta haykıran Khalili’nin bir kere daha ileride oynatılması, Aydın’ın “yoğun” baskı altında tutulması ve Landel’in fizikli rakip oyuncuların arasından topu ileriye taşıyacak fiziksel yeterliliğe sahip olmaması yüzünden ilk yarıda hiçbir pozisyon üretemedik. Oysa takımdaki en teknik adam olan İrfan’ın (ne olursa olsun) sahada yer alması pozisyon üretme yüzdemizi arttırabilirdi.

İkinci yarı rakibin oyunu geride kabullenmesi ve kırmızı-siyahlıların önde basarak rakiplerinin sahalarından çıkmalarını engellemesi, pozisyonları da beraberinde getirdi. Üzülmez’in yenik durumdayken yaptığı ilk değişikliğin Serdar - Muriqi yerine Khalili - Muriqi ya da Landel - Muriqi olmasını bekliyorduk. Çünkü Serdar, önemli 2-3 top ezmiş olsa da soldan, özellikle hava toplarıyla, Muriqi’yi besleyecek önemli adamlardan biriydi.

Uzun lafın kısası; ilk yarıda “önce gol” diye sahaya çıksak en kötü maçı kaybederdik, ki sonuçta yine maçı kaybettik, ama en azından “rakipten bağımsız kendi oyunumuzu oynadık” diye güven ve moral kazanırdık, işte asıl o fırsatı kaçırdık!

Hoca haftalardır takımın ileri uçtaki etkisizliğini çözmek için gerekli girişimleri çok da yapmıyor gibi gözüküyordu.
Defansta başarılı olmamız bizi her zaman ileriye götürmeyecekti ve bu hafta maçın başında yediğimiz golle bu durum iyice açığa çıktı.
Khalili geldikten sonra herkes Landel'in kesik alması gerektiğini düşünürken İrfan kesik aldı ve nispeten defansif ve süpürücü tabir edilen üç orta saha ile, zaten formsuz olan ileri uç hiç beslenememeye başladı.
Haftalardır bunları yazıyoruz.. biz alalade taraftar gözüyle görürken bunu hocanın görmemesi endişe verici.
İrfan'ın fizik gücünü resmen bahane etmiş.
Diyelim ki bahane değil, o zaman da şuna işaret etmek gerekir. Mentalite olarak hocalar bu yanlışı hep yapıyor. "Maçı bir şekilde götürürüz ve fizik gücü eksik oyuncu sonradan girer" diyorlar.
Sonra da gol yiyince bu durumu döndüremiyorlar.
İrfan'ı kesme nedeni de bence fizik gücü değil. Orta sahada 1-2 kez kritik top kaptırması ve Landel'i Khalili de gelince kesmeyip çözümü onu kesmekte bulması.
Gerçi sorun İrfan'ın kendisi de değil...
Üç adet forvet var takımda. Stancu, Vedat ve Rantie. Bu forvet hattına rağmen pozisyon kısırlığı çekiyorsak o zaman 10 numara açığımız var demektir.
Bunu Khalili veya Landel yapamıyor. Landel "süpürücü" diye bir görevde. Fizik gücü de ne bu "süpürücü" muhabbetine ne de topu iyi aktarmaya yeter değil. Yedek kalmamasına şaşıyorum. Khalili ise futbolu iyi biliyor ama o da bir 10 numara değil.

Dolayısıyla şu anki çözüm, geçen kritiğimde de belirttiğim gibi, en etkisiz adam olan Landel'in kenara alınıp Khalili ve Selçuk'un geride, İrfan'ın da onlarla forvet arasında oynaması.
Forvet arkası 10 numara olmayınca forvet beslenemediği gibi, Aydın ve Serdar gibi etkili oyuncular da gerekli etkiyi göstermekten aciz kalıyorlar.
Aydın, bence gayet pozitif oynadı ama tamamlayıcı bir unsur olmayınca tek başına bir şey yapması mümkün değil. Futbol çoğunlukla zaten bireysellikten çok kollektifliğe dayalı bir şekilde sonuç alınan bir oyun.
Devreyi yakmak veya yakmadan "atıl vaziyette" elektriksiz bırakmak hocanın elinde. Umarız gerekli varyasyonları yapacak kadroyu sahaya sürer.
Olmayabilir ama o zaman biz de "en iyisini denedik ama olmadı" deriz. :-/

Arda Abi İrfan'ı kesme konusuna bende değindim. Tribünde bu konuda hocanın İrfan'la arası bozuk bundan oynatmıyor diyen birkaç kişi vardı.