Maçtan önce galibiyetten emindik. En az söyleyen 3 atarız diyordu. Rakibimiz kendi evinde oynadığı bu maça ölüm kalım maçı olarak bakıyordu. Aman aman bir top oynamadık ama daha maçın başlarında öne geçip, oyunu kontrol altında tutup rakibe fazla pozisyon vermeden, skordan endişe etmeden 90 dakikayı tamamladık. İşte büyük takım olmak budur. Takım galibiyet refleksi kazanmış. Oyun şablonunu sahaya yansıtıp mücadele edince maçı kazanacağını biliyor.

Bu maçta vasatın üzerine çıkan oyuncularımız Djalma, Uğur ve Selçuk Şahin'di. Umduğum perfomansı gösteremeyen oyuncularımız ise Aydın Karabulut ve İrfan'dı. Kontrollü oyun Aydın'ın karakterine uymadığından bu performans düşüklüğünü normal karşılıyorum. İrfan sonradan oyuna girmesine rağmen topsuz oyunda rakiplerini kovalamadığını toplu oyunda çok top ezdiğini gördüm. Bu oyuncuların da zaman zaman kötü oynama hakları var.

Selçuk kritik müdahalelerinin yanında bir de mükemmel gol pası attı. Her maçta bir gol pası var Selçuk'un. Uğur çok çalıştı, mücadele etti, çizgiden de bir top çıkardı. Maçın sonlarına doğru yediğimiz baskı ilerisi için sinyal verdi. Bu baskıyı El-Kabir ve İrfan oyuna girince yememiz bu oyuncuların savunma görevlerinde daha gayretli olmaları gerektiğini bir kez daha gösterdi.

İbrahim Hoca aklımdan ne geçiyorsa uygulamaya koyuyor. Maça santraforda Stancu ile başlaması, son haftaların etkili oyuncusu Aydın'ı ilk onbirde sahaya sürmesi, takım oyununda problemleri olan El- Kabir'i kulübeye çekmesi doğru kararlar. Gününde olmayan ve gerginlik yaşayan üstelik sarı kartı da bulunan Aydın'ı oyundan alması, Hleb- İrfan ve Djalma- Serdar değişiklikleri yerinde ve zamanında yapıldı. Ne diyelim, nazar değmesin.

G.Saray maçında daha baskılı ve istekli oynayacağımızı tahmin ediyorum. Bu tür maçlarda El-Kabir gibi yetenekli oyuncular sahada olmalı. Keyifli bir 90 dakika bizi bekliyor. Tribünde olacağız.