Gözler Mehmet Abi'yi arıyor
Bence Mehmet Abi de kendince totem yapıyor böyle pesimist yorumlarla.
Gözler Mehmet Abi'yi arıyor
Bence Mehmet Abi de kendince totem yapıyor böyle pesimist yorumlarla.
Baskılı Oyun ve “Akhisar”ın Anlattıkları
Süper Lig’de 4. kez yer alan ve her sezon öncesi futbol kamuoyu tarafından küme düşme adaylarından biri olarak lanse edilen Akhisar Belediyespor, düşük maliyetli ve isabetli futbolcu transferleri, ısrarlı/istikrarlı bir şekilde arkalarında durdukları, gelecek vadeden teknik direktör seçimleri ve sahada sergilemeye çalıştıkları takım oyunuyla, bugüne kadar birçok sürprize imzasını attı, atmaya da devam ediyor.
İbrahim Üzülmez’in Gençlerbirliği’nde yeniden canlandırmayı başardığı “takım olma” ruhuna yıllardır sahip olan ve bize oldukça benzer bir oyun anlayışını sahaya yansıtan Akhisar’a karşı oynayacağımız maç öncesinde kafamda bir sürü soru işareti dolanıyordu. Maçın daha ilk dakikalarında, cevapların hiç de iç açıcı olmayacağını fark etmeye başladım.
Rakibini karşı sahada karşılayıp oyununu bozma çabası içerisinde olan iki takımdan, başarılı olanı Akhisar’dı. Takımın beyni gibi çalışan Hleb’i ve kanatları çok iyi kapatan, top çıkartan oyunculara baskı uygulayarak afallatmaya çalışan ve Kırmızı-Siyahlılara hiçbir oyun alanı bırakmayan Yeşil-Beyazlılara direnebilen tek kişi Aydın Karabulut’tu.
Akigoların 23’de buldukları golden sonra yakaladığımız tek ciddi pozisyonda, Aydın’ın sağ ayağından çıkan şut, üst direkte patlayıp sahaya geri döndü. Buna karşılık farkı açma yolunda önemli pozisyonlar elde eden Akhisarlıların, ceza alanı içinden peş peşe yaptıkları iki şuta Hopf’un kalede devleşerek “dur” dediği sahneye tribünden tanıklık ederken, hiçbirimizin aklından maçın kırılma anını izlediğimiz geçmiyordu. Çünkü takım ciddi anlamda SOS veriyordu ve tek kurtuluş devrenin sona ermesiydi!
Üzülmez ikinci yarıya Skulason yerine Landel’i sahaya sürdü. Başlama düdüğünün ardından, rakibin skor üstünlüğünü ve konsantre oyun tarzını da düşünerek, toplamda bir iki pozisyon süren, saman alevi kıvamında “baskılı” bir oyun beklediğimiz Alkaralar, çok daha istekli, hırslı ve azimli bir oyun ortaya koymaya başladılar. Bitmek bilmeyen ablukanın ilk meyvesini, bu sezon 3 gol atan ve takıma 7,5 puan kazandıran defans oyuncumuz Kulusic’in ceza alanında düşürülmesi sonucu Stancu’yla yedik ama bu gol takımın baskı şiddetini azalmadı aksine arttırdı. 7 dakika sonra Djalma, Stancu’ya, 3 dakika sonra da Stancu, Djalma’ya “güzellik” yaptı ve 10 dakikada bulunan 3 golle skor 3-1 oldu ve maç koptu!
Elbette o an aklımıza, 2002-2003 sezonunda Gençlerbirliği’nin tempo düşürmeden 20-25 dakika arası süren baskılı oyunu sonucunda kazandığı gollerle rakibini yere serdiği maçlar geliyordu. Bu tam konsantre, istekli ve gol açlığı çeken oyun tarzı, o sezon son haftalara kadar şampiyonluk yarışında kalmamızın en önemli sebeplerinden biriydi. Çünkü o bitmek bilmez hırs ve istek, o sezon üzerimizde oynanan oyunları bilenler çok iyi hatırlayacaklardır ki, çoğu zaman hakemi de etkisiz hale getirmemizi sağlıyordu.
Stancu, Djalma ve özellikle Aydın Karabulut’un devleştiği maç, takımın yönünü yukarıya çevirmesini ve sezon başından bu yana düşme korkusu yaşayan taraftarların sezonu sorgulamaya başlamasını sağladı.
Yıllardır bizlere ölümü gösterip sıtmaya razı eden yönetimimiz sayesinde bu yıl da “sıtmaya” razı olmuş durumdayız. Oysa ilçe takımı diye küçümsenen, “ha düştü ha düşecek” denilen Akhisar’ın, biz gelecek sezonun trenine binmek için arkasında koşuştururken, üçüncülük mücadelesi veriyor olması (elbette anlayana) çok ama çok önemli şeyler anlatmaya yetiyor da artıyor bile!
Eveet.
Ne dediysek oldu, bilseydim Loto oynardım.
Arkadaşlar uzun uzun yazmış, ben gözlemlerimi söyleyeyim.
-Maçın 2. 45 dakikasında Skulason'un oyundan alınmasıyla, sezon başında Yurtdışından yapılan bütün transferler devre dışı kaldı. Hatta artık 18'e bile giremiyor hiç birisi. Ciddi ciddi transfer politikasını sorgulamak lazım, hemen şimdi.
-İrfan'ın yokluğunda Landel'in oyuna girmesi Hleb'i rahatlattı. Ben açıkçası Hleb'in yorulduğunda yerinin nasıl doldurulacağından endişeliydim, adam 90dakika oynadı.
-Maç sonu açıklamalarda Hopf'un açıklamaları dikkatimi çekti. Gerçekten artık takım olmuşuz. Selçuk'un yaptığı hatada kendisinin iyi pas atmayarak sorumlu olduğunu belirtti ki bu çok önemli.
-Akhisar'ı yenerek haftaya Kayseri maçının da favorisi olduğumuzu ilan ettik.
şimdi bu söylediklerinizle olan bitenin hiçbir mantıklı yanı yok..
boş yere var abi, biz demiştik oradan uçacağız, buradan sokacağız diye.. demeyin..
çünkü ortada ne uçan var nede sokan.. pardon bi uçan var: aydın karabulut.. bide sokan; stancu..
aydın karabulut ve -şimdi hatırladım- köksal yedek benim yıllar önce takip ettiğim ve transfer topiklerinde alınmasını arzuladığım, önerdiğim isimlerdi.. sonradan izlerini kaybettik. ikiside inanılmaz yetenekte ve ülkemizde eksiği duyulan topla dripling yapabilen kabiliyetli gençlerdi.. ama dedik ya; çok eskiden.. daha sonra sanırsam alt liglerdeki takımlarda kahır çekmeye gitmişlerdi. şunu söylemek mümkün bu aydın, o aydının yarısı daha.. belkide değil..
onun için geçelim bunları keyfimizi yaşayalım derim ben.. iki salkım üzüm için bağcıyı uyandırmaya değmez..
akhisar belediye için söylenmedik bişey kalmadı sanırsam.. sevgili memedali de bir önceki mesajda uzun uzun yazmış.. onun için bu takımın ne olduğunu anlatmaya gerek yok.. bumudur o takım demek istiyorum..
az buçuk pres yediler darmadağın oldular.. sanayide tornacıların ve frezecilerin pres makineleri üzerinde yazar: preste kırılan malzemeden mesul değiliz diye.. aha bizde bunlara yaptıklarımızdan mesul değiliz.. sadece bütün ülkeye gösterdik, ahanda yere göğe koyamadığınız bu ligin üçüncüsü.. düştü dediğiniz biz..
adamlar bizi yense ligin 3.sü olabilirlerdi.. -ikili averajlarına bakmadım ama olabilirlerdi-
geçen hafta ligin birincisi ve bu hafta da ligin üçüncüsü ile yaptığımız maçlara bakılırsa mucize diye bişeyin olmadığına kanaat getirmişken, başka hiçbir şeyle açıklayamıyorum..
yahu biz avrupayı kaçırmışız..
Mehmet Abi, Akhisar'ın 2. yarıdaki oyununa bakıp da o takımı yabana atma. Bu durum o takımın kötü olmasından değil, bizim iyi olmamızdan kaynaklandı.
Aman haaa, Bir amatör olarak Futbol Profesörlüğü bana düşmez. Stancu konusunda sadece arkadaşların dile getirdiği düşüncelere ben sadece katılabilirim. Ancak benim ana düşüncem özellikle ilk golü kimin ve ne zaman atacaği idi. İlk golü erken yedik, toparlanacak, kendimize çeki düzen verecek zamanımız oldu. Devre arasında Hoca anlaşılan takımı iyi motive etmiş. İlk yarı sonunda 1-0 yenik duruma bile sevinirken ikinci yarı sahada bambaşka bir Gençlerbirliği vardı
Ne klasik oldu bea..
sevgili onurcum benimde kastettiğim tamda budur..
şu anda bizim yatığımız şeyin "biz iyi takımız" yada "asla pes etmeyiz" gibi olağan kalıplarla açıklanması mümkün değil..
o zaman ilk devreyi oynayan takım kötümüydü?. bunun cevabını veremezsiniz..
ilk yarının sonundaki pozisyon akıllara zarar; bir golü aynı pozisyonda üç kere kaçırdılar.. hani basma kalıp bir laf vardır: o gol olsaydı sonuç böylemi olurdu.. ben size bir şey söyleyeyim mi?. o gol olsaydı maçı 4-2 veya 5-2 önde bitirirdik.. ikinci yarı oynadığımız futbol o kadar iyiydi.. bu haftanın özeti bu olmalı bence hasan almaz basan alır.. yeni trend bu.. hırçın topçu, hırçın takım.. bakın şimdi, dünkü maçta fener bastı aldı, biz bastık aldık, osmanlı bastı aldı, rize bastı aldı, bursa bastı eskişehirin canını aldı.. tamamını izlediğim bu maçların hepsinde ortak nokta, galipler pres yaparak sonuca ulaştılar..
maçın ilk yarısı sonunda bişey oldu.. ne olduğunu söyleyecem ama bu olanlar tıpkı ligin ilk yarısının sonunda olanlarla ilşikili..
bu bir hoca başarısıdır.. takım aynı takım hatta güç kaybetmiş -kazanmış değil- takım ama değişen bir tek hoca..
hocanın azmi ve kararlılığı.. ve bunu oyuncularına aktarabilme yetisi.. çok ilginç ama kabul edelim bunun başka izahı yok..
bu öyle beş yıl top oynamamış aydının uçması, futbolu bırakıp kendini memleketinde bahçe işlerine vermiş hlebin sokması olayı değil..
hele selçuk şahine ne dersin; onun yaşındakiler hacca gidiyor.. adam gelmiş bloklar arası pas bağlantısını sağlıyor.. bunu fenerde en iyi zamanında yapamadı.. ama ibrahim üzülmez yaptırabiliyor..
farkında olmadan sandığın üzerinde mi oturuyoruz ne?.
Konu MehmetGUNER tarafından (01-Mar-2016 Saat 11:32 ) değiştirilmiştir.
Evet Mehmet Abi, Ersun Yanal'dan sonra bir define daha bulduk. Bu takımın yıldızı İbrahim Üzülmez Hoca'dır. Futbolculuğundan bilir, çalışkanlığını ve efendiliğini takdir ederdim. Kasımpaşa maçından önce takımı ziyaret ettik biraz sohbet ettik. Son derece mütevazi, işine tam konsantre olmuş, takımla ilgili her türlü bilgi kırıntısını arayan, değerlendiren karakterli bir insan.
Bulduğumuz tek hazine İbrahim Hoca değil ama. Aydın Karabulut 18 yaşında süper ligde oynamaya başladı. Çocukluk döneminde müthiş yeteneğine rağmen büyük takımlarda tutunamadı. Kendisini A.Gücü forması ile izledik. O zaman oyun zekası bu kadar gelişmemişti. Futbol oyununun amacının topu kale direkleri arasından geçirmek değil, rakibini çalımlamak olduğunu sanıyordu. Çalımı basıyor sonra kendi kalesine dönüp adama bir çalım daha atıyordu. Sonra bir Gençler -Elazığ maçı hatırlıyorum, bizi 10 kişi bırakıp adeta tek başına yenmişti. Şimdi 28 yaşında, futbolunu olgunlaştırmış, en verimli çağında. İbrahim Hoca'nın elinde milli takıma almazlarsa ülkemiz adına büyük kayıp olur.
Djalma'ya ne diyeceğiz? Kasımpaşa ve Konya'da oynarken "Keşke bizim de böyle fuleli bir kanat oyuncumuz olsa" diye iç geçirirdim. Özellikle geniş alan bulduğunda direk karşı kaleye 50 metre topu taşıyıp füze gibi şut çıkarabiliyor. Bir de Serdar Gürler var. Elazığ'ı tek başına kümede bırakan Serdar.
Sezon başı transferlerde isabet oranı beşte sıfır dedik ama galiba Hopf'a haksızlık yaptık. Son iki maçtaki performansını devam ettirebilirse Petry'den sonra ilk defa kalemiz emin ellerde diyeceğim.
Beşiktaş Kadıköy'den çıkamadı. Diğer takımlar oyunda bize üstünlük sağlayamaz. Acaba biz Kadıköy'den çıkabilecek miyiz? Az daha Beşiktaş maçında çıkıyorduk. Hatta Aydın sahada Stancu santrafor mevkinde olsaydı bence çıkardık. Olur da Kadıköy'den çıkabilirsek bence hemen gelecek sezon şampiyonluk için kolları sıvayalım.
Konu onur_aydogan tarafından (01-Mar-2016 Saat 11:40 ) değiştirilmiştir.
ben bu güne kadar hoca hakkında hep mesafeli durdum.. iki maçlık elazığ kariyeri nedir ki?.
ama bir hocanın takım üzerindeki böylesine inanılmaz değişim etkisi inkar edilemez..
o saydığın futbolcularımızın küme düşmüş bir takımı, ikinci yarının lideri yapmaktaki katkıları sınırlı.. öyle bir maçta, iki maçta olacak şey değil o dedikleriniz.. unutmayalım ki; aydın -mesela- beş sene önce aydındı.. diğerleri gibi.. beş senedir sezon eksiği var.. maç eksiği olanların nasıl döküldüğünü görüyoruz. sezon eksiği olan bir oyuncunun böylesine dönüş yapması vede bunu ibrahim üzülmezle birlikte yapması gözardı edilemez..
ben şimdi düşünmeye başladım, köksal yedek'i de alsakmı acaba?. hazır ölüyü dirilten bi hoca bulmuşken.. cavcav'dan bulaştı bize de..
yalnız başka bir sorun var; onuda sezon sonunda konuşacağız zaten.. şimdilik ört üstünü..
bizim sorun neredeyse galatasarayınkiyle aynı..
Yazdıklarınız o kadar mutlu edici ki... İçinden geçtiğimiz şu ahir zamanda belki de tek tesellimiz olan Genclerbirligimizin yeniden Ersun Yanal'lı dönemlerinin ışığını veren havayı kelimelerinizle hissettirdiniz. İbrahim hocaya ne desem bilemiyorum. İkinci yarıda gördüğüm takım şampiyon havasında bir takimdi.
Maçtan önce eksiklerimizi de hesaba katarak golsüz bir maç bekliyordum ama hocanın sihirli degneginin ilerde kabirsiz kadroya bile degecegini hic tahmin edemezdim. Sanırım gercekten bir hazine bulduk dediğiniz gibi.
Stancu'nun, bu seneki performansına dayanarak ilerde yoklari oynayacağını düşünürken beni utandirmasina da teşekkür ediyorum. Umarım hep utandırır. Sosyal medyadaki hesabından da ovgulerimi dizdim, sagolsun hep cevap veriyor
biraz geç kaldık yazacak bir şey bırakmamışsınız.
mehmet abi ile adem arasındaki mesajlaşmalara, daha doğrusu adem'in salçalığına 10 puan veriyorum )))
passoligin laneti nedeniyle 25. dakikada, takım golü yedikten sonra maça girebildik. ilk yarının sonuna kadar, Akhisar'ın iki pozisyonu dışında ilgi çekici bir şey yoktu. kapanan ama topu kazandığında kısa paslarla çok iyi hücuma çıkan bir rakip vardı. maç 1-0dı ve beşiktaş'ın iyi oynadığı maçta bile akhisar karşısında 1-0'ı çeviremediğini hatırladım.
ikinci yarı başladı ve her şey değişti. tüm öngörüleri yıkan, tempolu, istekli bir takım vardı sahada. gol 60da geldi ama sanırım 10 dakikalık baskı sonunda 55. dakikada falan maçı izleyen herkesi gol atacağına inandırdı takım. akhisar gerçekten nefes alamadı ve 10 dakika içinde, üst süte yumruklar almış bir boksör gibi yere yıkıldı.
ikinci yarı bütün takım çok iyiydi (hopf hariç o ilk yarıda iyiydi, ikinci yarıda sadece sarı kart gördüğünde sahada olduğunu hatırladık) ben galibiyeti skulason - landel değişikliğine bağlayamayacağım. ne skulason çok kötüydü, ne de landel müthiş oynadı. ilk yarıdaki takım ile ikinci yarıdaki takım arasında, bir oyuncu değişikliği ile açıklanamayacak, bütün oyuncularda toptan değişiklikle olabilecek bir fark vardı. bence deli ibrahim devre arasında takımın hepsini delirtmiş de göndermiş sahaya.
bu sene başında forumda yazdım ya da bir yerde söyledim, "bizim uğur futboldan vazgeçmiş, kendini bırakmış" diye. akhisar maçındaki uğur, 3 yılın en iyi uğur performansıydı. bir pozisyonda rakibi, rakibin sol bekine kadar insafsızca kovaladığını gördüm. işe tekrar dört elle sarıldığını görmek beni çok mutlu ediyor.
sağ bek ahmet savunmada çok acayip işler yapıyor. ilk yarıda kolay çalım yiyordu,ikinci yarı buna çalıştığı belli. kademesi, savunması, oyun görüşü çok güçlü, hücum bölgesine şahane çıkıyor. ah bir de o ortaları yapabilse...
kulusic candır! çok seviyorum kendisini. gençlerbirliği forması en çok ona yakışıyor. türkiyeye geldiği günden beri gösterdiği gelişim, ders kitabı olarak basılmalı ve ülkedeki bütün ilk ve orta dereceli okullar, yavru vatan kıbrıs ile dış temsilciliklerimizde okutulmalı.
tek tek bütün futbolculardan bahsetmeye gerek yok, hepsi harikaydı. hleb 2-3 haftalık siliklikten sonra hem iyi oynadı, hem de irfan'ın yokluğunda 90 dk sahada kalarak fazla mesai yaptı. selçuk her zamanki gibiydi. aydın-djalma hem iyi hem de çok gayretlilerdi. hem arı oldular hem de bal yaptılar aslında söylenecek bir şey yok, her şey çok güzeldi.
deli ibrahim geldiğinden beri bütün sınavları başarı ile verdi. böyle de devam etsin. şimdi önünde zor bir soru var, en uçta stancu mu oynayacak yoksa el kabir mi? ben en başından beri stancu'nun oynamasını istedim, el kabir'in de kanatlardan birinde olması gerektiğini düşünüyorum.
bakın görün mehmet güner nasıl futbolcuymuş.. heyt bee..
http://www.haberler.com/mehmet-guner...220156-haberi/
Konu MehmetGUNER tarafından (04-Mar-2016 Saat 10:19 ) değiştirilmiştir.
bencede adını haberin içeriğinde yanlış yazmışlar erdemcim.. bi haberi bu kadar dikkatli okumayada gerek yok şimdi..
bakın valla bu sefer bu gibi tartışmalara son vermek için, 75m. den atarım..
Paylaş