Dünkü maçta bir kez daha gördük ki, Gençlerbirliği kendi kaderini belirleyen bir takım. Yönetim, teknik heyet ve futbolcular grubundan herhangi birinin istemesi veya istememesi
takımın oynayacağı oyunu belirliyor.
Dün teknik heyetin handikaplı 11 çıkartması ve futbolcuların da geçen fb maçına göre daha bir rahat davranması, oynadığı oyunda hiç iş olmayan ts karşısında yenilgiyi getirdi.
Hurşut, defansif özellikleri olmayan bir oyuncu. Çok formda olduğu zamanlar sürüklediği ataklarla rakibin sol tarafını felç ediyor ve takıma katkı sağlıyor fakat
hem formsuz olması hem de yanında Kerim gibi daha takıma ısınmamış yine ofansif özelliği olan bir adamla oynaması takımı epey süre 10 kişi gibi oynattı ve atağa çıkıp istediğimiz oyunu kuramadık. Geçen maç tribünde birisi söylüyordu, "Hurşut olmadığı için haftalardır takım böyle etkili ve dirençli oynuyor" diye. Çok ilginç bir durum...

Daha sonra gerekli değişikliklerle takım toparlansa da gerek gol pozisyonlarında geçen haftalardaki gibi şanslı olmayışımız gerekse de takımın çok istekli ve etkili olamaması yüzünden 2-0'a maçı bağladık. :-(
Ben oyuncu olarak Özgür İleri'yi en çok beğendim. Özgür bir pozisyonun içindeyse rahatlıyoruz saırım hepimiz. Seneler önce Risp'in yaptığı "mucizeci" oyunu şimdi o yapıyor. Uzun bacakları ile "çin yemeği" yiyen bir çinlinin çubukları kullanarak yemeği ustalıkla aldığı gibi her pozisyonda rakibe faul yapmadan topu çekip alıveriyor. Biraz daha top kullandığı anda ülkenin en iyi ön liberolarının başında gelecek. Müthiş bir çıkış yakaladı.
Fleminks'in ise 45. dk'da yaptığı vole gol olsaydı haftanın golü olabilirdi ama şanssızdık.

Geçtiğimiz maçlarda ise Petroviç için "takımın en zayıf halkası" diyorduk ama gösterişsiz de olsa oynadığı oyun, önemli bir eksiklik yarattı mevkisini boşaltması. Doğa Kaya
ile doldurabilir miydik bilmiyorum ama Doğa da şimdiye kadar çıktığı maçlarda hiç göz doldurmadı. Orta sahaya transfer düşünülecektir herhal yeni sezonda.
Önümüzdeki maçlardan bari 2'sini alsak da biraz şen bitirsek ligi. Züğürt tesellisi