serkan_gungordu demiş ki...
tribüne döndük onur abi... en başında şunu söylemek istiyorum: passolig'e, e-bilet'e; kurulmaya çalışan sistemin dayattığı taraftarın sırtından bedavadan para kazanma politikasına ve fişlenmeye karşıyız. bizim tribüne dönmek için dayatılan kartlardan almış olmamız, sanki bu karta ve sisteme karşı olmadığımız gibi bir algıyla anlaşıldı ya da daha doğru ifadeyle öyle anlaşılmaya ve anlatılmaya çalışıldı, bilinçli olarak algılar böyle yönlendirildi. zor alınan, üzerine ankara'da defalarca toplantı yapılan, konuşulan, kurulan mesajlaşma grupları ile defalarca üzerinden geçilerek alınan bir karar oldu.
tribüne döndüğümüz için başka gruplardan arkadaşların da suçlamalarının hedefi olduk. "grev kırıcılıktan" tut da, "passolig reklamı yapmamıza" kadar eleştirildik. ama samimi olmak gerekirse, aldığımız en doğru soru "neden geçen sene almadınız o zaman?" sorusuydu. bunu biz kendi aramızda tartışırken de kendi kendimize sorup cevaplamıştık. açıklamamızda da anlattık. açıklamamız iyi okunsaydı, passolig alma nedenlerimiz üzerinde kafa yorulmuş olsaydı ve her şeyden önemlisi "iyi niyet" olsaydı, tavırlar farklı olurdu.
böyle kararları almak biraz cesaret işidir. tahminleriniz, öngörüleriniz, algılarınız yanlış işler; pişman olursunuz. yanlışınızın cezasını çekersiniz. biz hiçbir konuda, hiçbir zaman inatçı insanlar olmamaya çalıştık. aramızdan birinin söyledikleri her zaman üzerinde kafa yormaya değer şeyler oldu. aldığımız kararlara da kutsal kitaba yazılmış gibi tapmadık. her zaman, o anın, o günün şartları da göz önüne alındı. uzun uzun kendi aramızda tartıştık. farklı görüşleri aldık ve bir doğru etrafında birleştik. geride kalan 3 aylık döneme baktığımızda da yanlış yaptığımızı hissettirecek bir gelişme olmadığı gibi, birçok gelişme haklılığımızı gösterdi. şunu da söylemek istiyorum, biz kimseye bir şeyi al ya da alma demedik. herkesin inandığı ve yürüdüğü bir yol var. bizim herkesin izlediği yola saygımız var. bazen başka insanlarla aynı amaç için aynı yolu tutarsınız, bazen başka yollardan gidersiniz. kimseye "illa bizimle yürüyün" diyemeyiz. böyle yaparsak, çok şikayet ettiğimiz dayatmacılığın bir parçası oluruz. herkesin duruşuna saygılı olduğumuz gibi, herkesin de bize saygı göstermesini bekliyoruz.
ben bu uygulamanın bu şekilde devam etmeyeceğini, bir şekilde bazı değişiklikler olacağını düşünüyorum. ama bir yandan da, taraftarın cebine sokulan elin orada kalmaya devam edeceğini, yaşamın her alanında olduğu gibi tribünde de fişlemenin giderek artacağını düşünüyorum. umuyorum ki bu lanet kart en kısa zamanda kalkar ve passolig'i protesto ettiği için tribüne gelmeyen, birçoğu çok değerli taraftar arkadaşlarımız tribüne dönerler.
passolig ile ilgili açıklamamız:
YENİ SEZONDA TRİBÜNDEKİ AKIBETİMİZ ÜZERİNE
2015-2016 sezonu başlamak üzere iken, Alkaralar olarak son birkaç haftamızı geçen yıl gerçekleştirilen passolig boykotu ve bu yıl nasıl bir tavırla devam edeceğimiz üzerine yoğun mesai ile harcadık. Önce dar bir ekiple, sonra da çemberi genişleterek Alkaralar ile bağı olan insanlarla bu meseleyi tartıştık. Bir karar almaktan öte, Alkaralar arasında bir temayül yoklaması gerçekleştirdik ve sonunda çıkan gerekçe ve çekincelerimizi aşağıda paylaşıyoruz:
1. Passolig özelinde ve ebilet genelinde gerçekleştirilmek istenen dönüşümün ticari ve politik gerekçeleri ve sonuçları ile ilgili geçtiğimiz yıla ait çekincelerimizin tamamı devam etmektedir. Passolig, siyasi iktidarın, toplumsal muhalefetin güçlendiği alanların başında gelen tribünleri kontrol altına alma ve sterilleştirme çabasının bir ürünüdür ve bunu yandaş şirketlere rant sağlayarak gerçekleştirmektedir.
2. Geçen sezon başından itibaren, Gençlerbirliği tribünlerinin öncülüğünü üstlendiği bir boykot ve mücadele sürecine girilmiş, boykotun başlangıçta kısmen başarılı olması neticesinde ebilet sistemi kamuoyunda sorgulanır hale gelmiştir. Gençlerbirliği tribünlerinde neredeyse yüzde doksana varan niceliksel bir azalma gerçekleşmiştir. Kamuoyundaki bu eleştirel tavra paralel olarak yürüyen hukuki mücadelede önemli adımlar katedilmiş olsa da (ki burada camiamızdan ve KaraKızıl'dan avukat renkdaşlarımızın emeklerine değinmek gerekir), gelinen şu aşamada davanın seyri açısından (yanılıyor olmayı çok istesek de) geleceğe umutla bakılmasına sebep olacak bir ilerleme ve potansiyel görülememektedir.
3. Geçen sezon geniş katılımlı olarak uygulanmaya başlanan boykot, ülke genelinde tribünlerin boş kalmasına yol açmış ve böylece de sistemin zararlarının kamuoyu önünde tartışılmasına zemin hazırlamıştır. Fakat ilerleyen dönemlerde gerek liglerde iddialı konuma gelen takımlar gerek yeni stadyumu tamamlanan şehirler gerekse de yüksek meblağlar ile yapılan sansasyonel transferler ile boykot kırılmış, geriye sadece uygulamayı boykot eden Gençlerbirliği taraftarları kalmıştır.
4. Kitlesel olarak bir tek Gençlerbirliği tribünlerinde devam ettirilen bir boykotun reel anlamda bir sonuç ortaya çıkarmasının çok zor olduğu gerçeği ortadadır.
5. Uygulanmaya başlanan passolig sistemi, Alkaralar'ı 13 yıldır ait olduğu tribünlerden koparmış, varlık sebebi olan ortak paydayı dolayısıyla da Alkaralar etrafında bir araya gelen insanların birlikte hareket etme pratiklerini ortadan kaldırmıştır. Bir arada olma kültürümüzü ve alışkanlıklarımızı temelden sarsmıştır.
6. Gelinen bu noktada, passolige karşı muhalefetini ilkesel olarak sürdürme kararına sahip olan taraftarlarımızın tutumuna saygı duymakla birlikte, orta ve uzun vadede (i) sadece Gençlerbirliği taraftarları tarafından uygulanan boykotun ticari olarak uygulayıcı şirkete bir zararının olması, (ii) hukuk sisteminin iktidar tarafından ablukaya alındığı bir dönemde hukuki süreçten bir sonuç çıkması ve (iii) kaos ortamındaki parlamentonun yaklaşan erken seçimde bu sıkıntıya bir çözüm üretebilmesi mümkün gözükmemektedir.
7. Muhalifliği ve politik aktivistliği ile bilinen Gençlerbirliği taraftarının, bu mümkün olmayan şartlar altında boykotu devam ettirip tribüne girmemesi, tüm bu muhalifliğin ve aktivistliğin "passolig karşıtlığı"na indirgenmesine, neticesinde de tribünde yılların birikimi olarak kazanılmış ve tribünü dönüştürme ve ülke gündemine ulaşabilme potansiyeline sahip girişimlerin ortadan yok olmasına sebep olacaktır. Bununla birlikte, yokluğumuzda tribünlerde peyda olan ve Gençlerbirliği taraftarlığının sivil ve bağımsız kimliğine birebir karşıt olan oluşumlar da, tribünleri daha fazla boş bırakmanın ne bizim ne de Gençlerbirliği camiasının lehine bir durum olduğunun birebir kanıtıdır.
8. Varlık sebebimiz olan tribünlerden kendimizi bir yıl boyunca uzak tutmak, ilkesel olarak duruşumuzu göstermek adına faydalı bir eylem oldu. Ancak gelinen noktada, yukarıdaki noktaları da göz önünde bulundurunca, bu sezon pratiklerimizi uyguladığımız mekanımıza, yani C Blok'a geri dönmenin, takım için tezahüratlarımızı yükseltmenin ve sadece passolige değil, aynı zamanda diğer tüm toplumsal problemlere tribünden ses vermenin faydasının daha yüksek olduğunu düşünüyoruz.
Bu maddeler ışığında, boykota devam etme kararlığında olan taraftarlarımızın kararına saygı duyduğumuzu ve passolig karşıtı mücadelenin bileşenlerinden biri olmayı çeşitli kanallar üzerinden sürdüreceğimizi tekrar belirterek, yönetimin, yayıncı kuruluşun, passolig yöneticilerinin, siyasi iktidarın duymak istemediği sesimizi, Alkaralar'ın sesini, bu sene yeniden C Blok'tan duyuracağımızı ilan ediyoruz.
Paylaş