Gösterilen sonuçlar: 1 ile 4 ve 4

Konu: Unutulmaz Gençlerbirliği Maçları

  1. #1

    Unutulmaz Gençlerbirliği Maçları

    "Unutulmaz Gençlerbirliği Maçları"nı konuşabileceğimiz bir konu başlığı olsun istedim ve hemen ilk maçı paylaşıyorum

    1997-1998 Sezonunun 24. haftasında 26 puanla ligde zor günler geçiren Alkaralar, Trabzonspor'a konuk oluyorlar. İlk 26 dakikada yenilen 2 golle çoğu kişi için bitip gitmiş bir maça dönüşür karşılaşma. Erkan'ın 52'deki golü bir kıvılcım gibi olsa da 4 dakika sonra Selahattin farkı yeniden ikiye çıkartıp rakibine, "hayırdır?" der gibi bir bakış atar. Fakat 71'den itibaren Gençlerbirliği golleri sıralamaya başlar ve 12 dakikada atılan 3 golle öne geçmesini bilir. bitişe bir dakika kala Selahattin yine sahne alır ama son sözü Sandor Tomasz söyler. Gençlerbirliği lig tarihinin en efsanevi maçlarından birini sahnelemiştir Hüseyin Avni Aker'de...

    Tanıl Abi'nin "Nasıl Gençlerli Oldum" yazısında da (http://gencler.org/okumalik.php?id=11) bahsi geçer bu maçın;

    "umut içinde bir oyuncunun yetişmesini, hayal kırıklığı içinde yetenekli bir oyuncunun vasatlaşmasını, sinir içinde bir kifayetsizin yıllarca kadroda tutuluşunu izleye izleye kâmil taraftar olursunuz. 1997-98 arasındaki o sefil sezonlar, müthiş olgunlaştırıcıydı. 1980'lerin sonundan 1990'ların başına uzanan süreçte de aynı sıkıntı vardı gerçi - ama 1997-98'de acı çok daha büyüktü: çünkü şimdi yarım değil tam taraftardım, çünkü artık cefayı bir küçük cemaatle paylaşıyor, içimizi ince ince kıyıyorduk... çünkü artık bu takımın "başka bir şey" olma potansiyeli vardı ve bu potansiyeli gerçekleştiremeyip 10 yıl öncesinin ehemmiyetsizliğine rücu etmesi trajedinin ta kendisiydi.

    bu kasavetli sezonlarda, sahada kendimizi hemdert hissettiğimiz -hissetmek istediğimiz- bir oyuncu vardı: erkan sözeri. takıma abilik yapan bir emektar daha vardı, kaptan metin diyadin - fakat erkan'ın yeri başka. onun ciddiyetine, oyun aklına, futbolunu yıldan yıla geliştirmesine kurban oluyorduk. takımın şahsiyetini, oyun iştahını, direncini, "başka türlü bir şey olma" potansiyelini temsil ediyordu gözümüzde. trabzonspor'u avni aker'de 5-4 yendiğimiz rüya maçtan dönüşte onunla yediğimiz öğle yemeği, güzel bir hatıramızdır. "

    o günlerde 21 yaşında olan "Rinat Dassaev", macanilari.com'da maçla ilgili (http://www.macanilari.com/getir.php?...82403&aid=7970) şunları yazmış;

    "bu gençlerbirliği maçını uludağ dönüşü yolda walkman'den dinlemiştim ve trabzonspor 3-1 galipti. ancak ne olduysa oldu, 70. dakikadan sonra bir anda 4-3 geriye düştü trabzonspor, 89.da 4-4'ü yakalasalar da son dakikada 5. golü de yiyip yenilmekten kurtulamadılar. trabzonspor seyircisi maç 4-3'e geldiğinde protestolara başlamış, beraberlik golünde de protestoya devam etmişti. 5. gol de gelince tepki daha da büyüdü.

    trabzonspor'un 1996'da fenerbahçe'ye kaybettiği kritik maç takıma zarar verse de, teknik direktör değişimleri yaşansa da trabzonspor yine de bu 5-4'lük maça kadar zirve için iddialı olan bir takımdı. ancak bu 5-4'lük mağlubiyet, trabzonsporun 4-5 sene sürecek gerileme dönemini başlatmıştır. özkan sümer'in sahaya inme-teknik direktörlük yetkisi elinden alınmış, yerine ali kemal denizci getirilmiştir. trabzonspor sonuçta bu maçın ardından başka başarısız sonuçlar da almış ve sürekli hayal kırıklığı yeni futbolcuların ve teknik direktörlerin getirildiği, asıl başarılı kadronun bozulduğu süreç başlamıştır. bu maçın bir diğer önemi de yılmaz vural'ın trabzonspor'dan gönderildikten sonra bu maçın galibi gençlerbirliği'nin başında bulunmasıdır. bu açıdan bu maç, yılmaz vural'ın intikamı şeklinde de yorumlanabilir. "

    o günlerde 17 yaşında olan Serkan Güngördü aka "Andre Kona N'Gole" de bu maçla ilgili anısını (http://www.macanilari.com/getir.php?...2403&aid=40221) şöyle aktarmış;

    "1997-98 sezonu iyi hatırlanmaz gençlerbirlikliler için… benim yaşımda olanlar ilk kez düşme tehlikesini aklıselim olarak bu sezonda yaşamışlardır. takım bir türlü dikiş tutturamamış, ankara’da oynanan son maçta da inanılmaz bir vanspor mağlubiyeti alınmıştır. ilk kez o maçta gençlerbirliği tribünlerinden “yönetim istifa” sesleri duyulmuş, gençlerbirliği’nin efsane başkanına taraftarın ilk çıkışı bu olmuştur.

    kasvetli 97-98 sezonunun, beraberlikler silsilesi ile geçen ikinci yarısının tek güzel günü bugündür gençlerbirlikliler için… maça girişmeden önce tomasz ve bogdani’den de bahsetmek gerekir. macar tomasz ile arnavut bogdani ikinci yarıda getirilmiş, çok ümit bağlanmıştır. fakat ikisi de verimli olamamıştır. tomazs zamanla yedekler arasına düşen “yaratıcı orta saha”, bogdani ise “bitirici” santrafordur. bu kötü sezondan sonra ikisi de gönderilir. tomasz’ın yaşı vardır zaten, nereye gider ne yapar bilmiyorum. bogdani gençtir ama gerçekten çok beceriksizdir. öyle ki, kaçırdığı inanılmaz pozisyonlar ve ağırlığı yüzünden kestiği idris gümüşdere’yi aratır. bu yararsız forvet, yıllar sonra siena’da italya seri a gol kralı olarak karşımıza çıkacaktır. kendini geliştirmiş, müthiş bir adam olmuştur.

    neyse efendim, biz maç gününe gidelim. her gençlerbirlikli gibi radyo başına dönüşümlü maçları dinlemek üzere oturmuş, mikrofonlar trabzon’a gittikçe, her trabzon deplasmanında olduğu gibi trabzonspor’un gol haberleriyle yıkılmıştık. ilk yarı iki sıfıra bağlanmış, mal kuzeye kaymıştı. biz gariban gençlerbirlikliler biliriz ki, trabzonspor deplasmanından değil 3 puan; 1 puan almak dahi büyük iştir. o nedenle radyo başına büyük umutlarla değil de, “neden olmasın”larla, “şansımızı deneyelim”lerle oturmuşuzdur zaten… mikrofonun sesi kesilip de, “trabzondayız” anonsu geldikçe içimizi heyecandan çok korku kaplar zaten. korktuğumuz da 2 defa başımıza gelmiştir. ikinci yarıyı dinlemenin ne anlamı olabilir ki artık? devre arasında radyo başından kalkmıştım zaten. bir süre sonra tv’den altyazı ile 3-1 olduğunu gördüm. golümüzü kim atmış merakı ile radyonun başına gittiğimde ise 3-3 olduğunu anlatıyordu spiker… “gençlerbirliği mehmet ile üst üste golleri buldu ve avni aker deplasmanında beraberliği yakaladı” aman tanrım! bu bir şaka olmalı…

    maçı böyle bitirmek, imkansız deplasmandan 1 puan almak işime gelmiyordu artık. madem bu kadar geriden geldik, öne de geçebilirdik. derken tomasz, “ne zaman girmişti oyuna?” bu sorunun cevabını boşverip, avni aker’de 4-3 öne geçmenin mutluluğunu yaşıyordum. hadi itiraf edelim, her sapıtmış taraftarın bir radyo kapatma geyiği vardır. son dakikada trabzonspor atağı tehlikeli boyutlara ulaşınca, radyoyu kapattığımı ve geri kalanını dinlemeyip, maç bittikten sonra teleteksten sonuca bakmaya karar verdiğimi itiraf etmeliyim. (kalp dayanmadı!!!) teleteksten bakmanın da bir adabı vardır. ekranda skorların çıktığı kısım elle kapatılır, önce rakibin sayısına bakılır. trabzonspor 4 (eyvah golü yemişiz! yenemedik)diye düşünürken, gençlerbirliği 5… o anki mutluluk tarif edilemez. o taraftar hali de bir komiktir. bağıran, çağıran, zıplayan… o zamanlar evde internet yoktu ve 5. golü kimin attığını öğrenmek bir hayli zamanımı aldı. “neden kapatırsın radyoyu e salak herif!” diye söylen dur evin içinde… tomasz atmış, koçum benim!!! tüm kötü performansına rağmen, bu maç sayesinde hep iyi hatırlanacak.

    98 yılında yaşanan bu olayın 10 sene sonrası da var. 2008 yılında bahçelievler halı sahasının kenarında benim gibi gençlerbirlikli 3-4 arkadaş ile beraber, oyun saatimizin gelmesini bekliyoruz. o sırada eski bir trabzonsporlu kaleci nihat da orada. tabi gençlerbirliği – trabzonspor muhabbeti dönüyor, aynen aşağıdaki gibi..

    nihat : siz gençlerlisiniz demek, ben trabzonspor’dayken biz çok yendik sizi, sürekli yeniyorduk hatta. hatırlıyor musunuz?

    ben : evet ya… hele vugrinec’in frikikten atıp bizi liderlikten ettiği maç unutulmaz. ne üzülmüştüm. gerçi benim için unutulmaz bir maç daha vardır, 5-4 yenmiştik sizi avni aker’de… hatırlar mısın? sahi kalede sen mi vardın?

    nihat : yooo, hiç bilmiyorum. ben yoktum, hatırlamıyorum öyle bir maç; muhtemelen benden önce… (yüzünde inceden bir sırıtış)

    ah be fil hafızam, nihat'ın kalede olduğunu hatırlayamadım işte, inandım kalede olmadığına..."

    Maçın gencler.org linki: http://gencler.org/fikstur.php?sezon...&id=1997199827

    Maçın macanilari.com Linki: http://www.macanilari.com/01.Mart.19...9982403--.html

  2. #2
    Alıntı Mehmet Ali Çetinkaya demiş ki... Mesajı göster
    "Unutulmaz Gençlerbirliği Maçları"nı konuşabileceğimiz bir konu başlığı olsun istedim ve hemen ilk maçı paylaşıyorum

    1997-1998 Sezonunun 24. haftasında 26 puanla ligde zor günler geçiren Alkaralar, Trabzonspor'a konuk oluyorlar. İlk 26 dakikada yenilen 2 golle çoğu kişi için bitip gitmiş bir maça dönüşür karşılaşma. Erkan'ın 52'deki golü bir kıvılcım gibi olsa da 4 dakika sonra Selahattin farkı yeniden ikiye çıkartıp rakibine, "hayırdır?" der gibi bir bakış atar. Fakat 71'den itibaren Gençlerbirliği golleri sıralamaya başlar ve 12 dakikada atılan 3 golle öne geçmesini bilir. bitişe bir dakika kala Selahattin yine sahne alır ama son sözü Sandor Tomasz söyler. Gençlerbirliği lig tarihinin en efsanevi maçlarından birini sahnelemiştir Hüseyin Avni Aker'de...

    Tanıl Abi'nin "Nasıl Gençlerli Oldum" yazısında da (http://gencler.org/okumalik.php?id=11) bahsi geçer bu maçın;

    "umut içinde bir oyuncunun yetişmesini, hayal kırıklığı içinde yetenekli bir oyuncunun vasatlaşmasını, sinir içinde bir kifayetsizin yıllarca kadroda tutuluşunu izleye izleye kâmil taraftar olursunuz. 1997-98 arasındaki o sefil sezonlar, müthiş olgunlaştırıcıydı. 1980'lerin sonundan 1990'ların başına uzanan süreçte de aynı sıkıntı vardı gerçi - ama 1997-98'de acı çok daha büyüktü: çünkü şimdi yarım değil tam taraftardım, çünkü artık cefayı bir küçük cemaatle paylaşıyor, içimizi ince ince kıyıyorduk... çünkü artık bu takımın "başka bir şey" olma potansiyeli vardı ve bu potansiyeli gerçekleştiremeyip 10 yıl öncesinin ehemmiyetsizliğine rücu etmesi trajedinin ta kendisiydi.

    bu kasavetli sezonlarda, sahada kendimizi hemdert hissettiğimiz -hissetmek istediğimiz- bir oyuncu vardı: erkan sözeri. takıma abilik yapan bir emektar daha vardı, kaptan metin diyadin - fakat erkan'ın yeri başka. onun ciddiyetine, oyun aklına, futbolunu yıldan yıla geliştirmesine kurban oluyorduk. takımın şahsiyetini, oyun iştahını, direncini, "başka türlü bir şey olma" potansiyelini temsil ediyordu gözümüzde. trabzonspor'u avni aker'de 5-4 yendiğimiz rüya maçtan dönüşte onunla yediğimiz öğle yemeği, güzel bir hatıramızdır. "

    o günlerde 21 yaşında olan "Rinat Dassaev", macanilari.com'da maçla ilgili (http://www.macanilari.com/getir.php?...82403&aid=7970) şunları yazmış;

    "bu gençlerbirliği maçını uludağ dönüşü yolda walkman'den dinlemiştim ve trabzonspor 3-1 galipti. ancak ne olduysa oldu, 70. dakikadan sonra bir anda 4-3 geriye düştü trabzonspor, 89.da 4-4'ü yakalasalar da son dakikada 5. golü de yiyip yenilmekten kurtulamadılar. trabzonspor seyircisi maç 4-3'e geldiğinde protestolara başlamış, beraberlik golünde de protestoya devam etmişti. 5. gol de gelince tepki daha da büyüdü.

    trabzonspor'un 1996'da fenerbahçe'ye kaybettiği kritik maç takıma zarar verse de, teknik direktör değişimleri yaşansa da trabzonspor yine de bu 5-4'lük maça kadar zirve için iddialı olan bir takımdı. ancak bu 5-4'lük mağlubiyet, trabzonsporun 4-5 sene sürecek gerileme dönemini başlatmıştır. özkan sümer'in sahaya inme-teknik direktörlük yetkisi elinden alınmış, yerine ali kemal denizci getirilmiştir. trabzonspor sonuçta bu maçın ardından başka başarısız sonuçlar da almış ve sürekli hayal kırıklığı yeni futbolcuların ve teknik direktörlerin getirildiği, asıl başarılı kadronun bozulduğu süreç başlamıştır. bu maçın bir diğer önemi de yılmaz vural'ın trabzonspor'dan gönderildikten sonra bu maçın galibi gençlerbirliği'nin başında bulunmasıdır. bu açıdan bu maç, yılmaz vural'ın intikamı şeklinde de yorumlanabilir. "

    o günlerde 17 yaşında olan Serkan Güngördü aka "Andre Kona N'Gole" de bu maçla ilgili anısını (http://www.macanilari.com/getir.php?...2403&aid=40221) şöyle aktarmış;

    "1997-98 sezonu iyi hatırlanmaz gençlerbirlikliler için… benim yaşımda olanlar ilk kez düşme tehlikesini aklıselim olarak bu sezonda yaşamışlardır. takım bir türlü dikiş tutturamamış, ankara’da oynanan son maçta da inanılmaz bir vanspor mağlubiyeti alınmıştır. ilk kez o maçta gençlerbirliği tribünlerinden “yönetim istifa” sesleri duyulmuş, gençlerbirliği’nin efsane başkanına taraftarın ilk çıkışı bu olmuştur.

    kasvetli 97-98 sezonunun, beraberlikler silsilesi ile geçen ikinci yarısının tek güzel günü bugündür gençlerbirlikliler için… maça girişmeden önce tomasz ve bogdani’den de bahsetmek gerekir. macar tomasz ile arnavut bogdani ikinci yarıda getirilmiş, çok ümit bağlanmıştır. fakat ikisi de verimli olamamıştır. tomazs zamanla yedekler arasına düşen “yaratıcı orta saha”, bogdani ise “bitirici” santrafordur. bu kötü sezondan sonra ikisi de gönderilir. tomasz’ın yaşı vardır zaten, nereye gider ne yapar bilmiyorum. bogdani gençtir ama gerçekten çok beceriksizdir. öyle ki, kaçırdığı inanılmaz pozisyonlar ve ağırlığı yüzünden kestiği idris gümüşdere’yi aratır. bu yararsız forvet, yıllar sonra siena’da italya seri a gol kralı olarak karşımıza çıkacaktır. kendini geliştirmiş, müthiş bir adam olmuştur.

    neyse efendim, biz maç gününe gidelim. her gençlerbirlikli gibi radyo başına dönüşümlü maçları dinlemek üzere oturmuş, mikrofonlar trabzon’a gittikçe, her trabzon deplasmanında olduğu gibi trabzonspor’un gol haberleriyle yıkılmıştık. ilk yarı iki sıfıra bağlanmış, mal kuzeye kaymıştı. biz gariban gençlerbirlikliler biliriz ki, trabzonspor deplasmanından değil 3 puan; 1 puan almak dahi büyük iştir. o nedenle radyo başına büyük umutlarla değil de, “neden olmasın”larla, “şansımızı deneyelim”lerle oturmuşuzdur zaten… mikrofonun sesi kesilip de, “trabzondayız” anonsu geldikçe içimizi heyecandan çok korku kaplar zaten. korktuğumuz da 2 defa başımıza gelmiştir. ikinci yarıyı dinlemenin ne anlamı olabilir ki artık? devre arasında radyo başından kalkmıştım zaten. bir süre sonra tv’den altyazı ile 3-1 olduğunu gördüm. golümüzü kim atmış merakı ile radyonun başına gittiğimde ise 3-3 olduğunu anlatıyordu spiker… “gençlerbirliği mehmet ile üst üste golleri buldu ve avni aker deplasmanında beraberliği yakaladı” aman tanrım! bu bir şaka olmalı…

    maçı böyle bitirmek, imkansız deplasmandan 1 puan almak işime gelmiyordu artık. madem bu kadar geriden geldik, öne de geçebilirdik. derken tomasz, “ne zaman girmişti oyuna?” bu sorunun cevabını boşverip, avni aker’de 4-3 öne geçmenin mutluluğunu yaşıyordum. hadi itiraf edelim, her sapıtmış taraftarın bir radyo kapatma geyiği vardır. son dakikada trabzonspor atağı tehlikeli boyutlara ulaşınca, radyoyu kapattığımı ve geri kalanını dinlemeyip, maç bittikten sonra teleteksten sonuca bakmaya karar verdiğimi itiraf etmeliyim. (kalp dayanmadı!!!) teleteksten bakmanın da bir adabı vardır. ekranda skorların çıktığı kısım elle kapatılır, önce rakibin sayısına bakılır. trabzonspor 4 (eyvah golü yemişiz! yenemedik)diye düşünürken, gençlerbirliği 5… o anki mutluluk tarif edilemez. o taraftar hali de bir komiktir. bağıran, çağıran, zıplayan… o zamanlar evde internet yoktu ve 5. golü kimin attığını öğrenmek bir hayli zamanımı aldı. “neden kapatırsın radyoyu e salak herif!” diye söylen dur evin içinde… tomasz atmış, koçum benim!!! tüm kötü performansına rağmen, bu maç sayesinde hep iyi hatırlanacak.

    98 yılında yaşanan bu olayın 10 sene sonrası da var. 2008 yılında bahçelievler halı sahasının kenarında benim gibi gençlerbirlikli 3-4 arkadaş ile beraber, oyun saatimizin gelmesini bekliyoruz. o sırada eski bir trabzonsporlu kaleci nihat da orada. tabi gençlerbirliği – trabzonspor muhabbeti dönüyor, aynen aşağıdaki gibi..

    nihat : siz gençlerlisiniz demek, ben trabzonspor’dayken biz çok yendik sizi, sürekli yeniyorduk hatta. hatırlıyor musunuz?

    ben : evet ya… hele vugrinec’in frikikten atıp bizi liderlikten ettiği maç unutulmaz. ne üzülmüştüm. gerçi benim için unutulmaz bir maç daha vardır, 5-4 yenmiştik sizi avni aker’de… hatırlar mısın? sahi kalede sen mi vardın?

    nihat : yooo, hiç bilmiyorum. ben yoktum, hatırlamıyorum öyle bir maç; muhtemelen benden önce… (yüzünde inceden bir sırıtış)

    ah be fil hafızam, nihat'ın kalede olduğunu hatırlayamadım işte, inandım kalede olmadığına..."

    Maçın gencler.org linki: http://gencler.org/fikstur.php?sezon...&id=1997199827

    Maçın macanilari.com Linki: http://www.macanilari.com/01.Mart.19...9982403--.html
    bir babayiğit çıksa da bu maçın görüntüleri bende var dese ama net semalarında böyle bir süper kahramana henüz rastlayamadık

  3. #3
    Alıntı Mehmet Ali Çetinkaya demiş ki... Mesajı göster
    bir babayiğit çıksa da bu maçın görüntüleri bende var dese ama net semalarında böyle bir süper kahramana henüz rastlayamadık
    macanilari.com iftiharla sunar )

    Başka şey istesem olacakmış Sonunda özeti izledim ve youtube'a ekledim.

    Özellikle golleri anlatmaktan yorulan spikere ve Erkan'ın ilk golüne dikkat! Tanıl abinin 97-98de bu adama neden bayıldığının kanıtı sanırım bu gol


  4. #4
    ya 1997-98 sezonunda biz küme düşüyorduk. 38 puanla bitirdik, kayseri ve g.antep'in de 38 puanı vardı, kayseri küme düştü. (antep'in son 10 maçta 25 puan falan topladığı sezon ) ve erkan, bir sağ bek olarak o takımın gol kralı olmuştu. o sezon sonunda da metin diyadin ile beraber fenerbahçe'ye transfer oldular. ben gittiklerinde transferi bana sonra fenerbahçelilere, erkan oynar ama metin zor diyordum. metin oynadı, erkan oynayamadı.

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •