2015-16 Süper Lig 20. hafta maçı
KASIMPAŞA GENÇLERBİRLİĞİ
8 Şubat 2016 Pazartesi, 20:00
Kasımpaşa Stadı
2015-16 Süper Lig 20. hafta maçı
KASIMPAŞA GENÇLERBİRLİĞİ
8 Şubat 2016 Pazartesi, 20:00
Kasımpaşa Stadı
Evet Maca gelecek Arkadaslar .
Bır yoklama yapalım lutfen.
Nevzat 1
Beraber gideriz Nevzat Abi. Hatta maçtan önce toplanıp bir organizasyon yapabiliriz.
işte bu maç bizim için dönüm noktası olabilecek nitelikte bir maç.
diğer maçlar için bunu yazmamıştık ama bu maçtaki rakibimizin -ulaşamayacak olsa bile- bir hedefi var. diğerlerinin yoktu.
diğerlerini kolay geçeceğimizi bekliyorduk ama hafifde olsa zorlanarak stoperlerimizin destekleriyle geçtik. ama öyle ama böyle geçtik. şimdi geldik son 15 yıllık hedefimizi konuşacağımız yere. nedir oda: bu senede kümede nasıl kalacağız?. maalesef son 15 yıldır bizim hedefimiz bu. kümede nasıl kalacağız?.
rakibimizin hedefi bizim bir zamanlarki hedefimiz. ilk sıralarda yer almak.. avrupaya gitmek.. yatırımların karşılığını almak.. ne kaa ekmek, o kaa köfte vs. vb. vg. vd...
işte bu maçı aldık aldık, alamadık yeni hesaplar yapmaya başlarız. maç noolur diyorsanız; kesin beraberlik..
bu rahatlık beni öldürecek.
düşme hattındaki diğer takımlara bakıyorum, eskişehirspor 19 yaşındaki stoperin peşinde, kayserispor genç golcüyü kovalıyor, antalyaspor aynı şekilde de;
bize ne oluyor anlamıyorum. bu rahatlık nereden geliyor?. aymaz yönetimimizin bu kadarda umursamaz olması artık fazla. bu rahatlığın sebebi; türkiyede bile bi dikiş tutturamamış, ülkemizde bile hiçbir kulübün almamış olduğu ama ne hikmetse gittikleri ülkelerde "nokta" olmuş oyuncuları bulup getirmiş olmamız diyeceğim.. ama o da değil.. çünkü bunların artık noktalık hali kalmamış.. her tarafı nokta olsa noolacak, isabetli transfer olsa ne.. kim alır lan bunları?.
ha bu arada bursasporun serbest bıraktığı bir yaşlı atıda almışız..
önder turacıyı kaçırdık anasını satayım...
bide onu alsaydık var ya...
Konu MehmetGUNER tarafından (02-Feb-2016 Saat 15:44 ) değiştirilmiştir.
içimde çok rahat kazanacağımıza dair güçlü bir his var. iki haftalık ara kendini bulmuş takım için kötü görünse de, iyi bir teknik direktörün bu süreyi iyi kullanmış olması takıma çok şey kazandırır. ibrahim üzülmez hocalık serüvenindeki sınavlarına iyi başladı, bu da başka bir sınav ve değerlendirme şansı olacak bizim için.
Yönümüzü belirlemek için önemli maç olacak. Dün Rıza yine hakemler hakkında konuşuyordu trtde. Umarım hakemlik bir durum olmaz...
Ben de maca geliyorum, yanimda da pasoligi olmayan bir arkadasim olacak...ekstra pasolig konusunda yardim isteyebilir miyim? Mehmet Ali sen geliyor musun?
Bu arada bir passolig kart ile birden fazla deplasman bileti alinabiliyor sistemde...daha once bu durumu deneyimleyen var midir? Tribunde 15 bin kisi oluruz umarim...
Konu Onur Agca tarafından (06-Feb-2016 Saat 10:01 ) değiştirilmiştir.
Mustafa stadyum İstiklal Caddesine çok yakın. G.Saray lisesinin önünde buluşup bir yere otururuz. Yarın beni 0532 646 30 18 den ara haberleşelim.
Onur Pasolig ayarlamaya çalışıyorum. Yarın sen de ara.
Bugün Nevzat Abi, Erdem ve Bülent Atlas ile birlikte takımın kaldığı otele gittik. İbrahim Hoca ile sohbet ettik. Ankara 'ya puansız dönmek istemiyorlar. Takımı moralli gördüm. İbrahim Hoca'nın başarısı tesadüf değil. Ne yaptığını biliyor. Umarım uzun süre takımımızı çalıştırır.
Kasımpaşa deplasmanlarından genelde yüzümüz gülerek ayrılıyoruz. Rahat olun arkadaşlar. Çok iyi maç olacak.
İlk yarıda şansımızla bir galibiyet almıştık. Bu maçta hakkımızla bir galibiyet bekliyorum.Gerek Rizespor gerekse Antalyaspor maçlarındaki mücadeleci oyunumuzu sürdürür isek puan alırız. En azından umudumuz var.
Çok iyi baslamadik. Kasımpaşa oyuncuları çok iyi alan daraltiyorlar. El kabir ve hleb çok etkisiz kaldılar ilk yarı... bakalım ikinci yarı 10 dk daha hleb böyle oynarsa irfan kenarda.
Bu arada Kasımpaşa kenar ortalari kalemize kalp krizi yaratacak etkiyle geliyor. Ahmet ve hopf şu ana kadar iyi idare ettiler
Serkan'cığım devamını da yazar mısın? En heyecanlı yerinde kesmişsin.
Herkes mutlu mu? Keyif alıyor musunuz? Biz Mustafa ile Ankara'nın Bağları'nı oynadık. Ama Kasımpaşa yarım Bizans takımı sayılır. İki hafta sonra her şey çok daha güzel olacak.
Diz kapağımdaki iç menisküs yırtığı nedeniyle malum 10 gündür yatıyordum. Bu egzantrik maçı kaçırdığım için çok üzgünüm. Darısı diğer maçların başına kısmetse. Maça giden sekiz kardeşime teşekkürler ediyorum. Hepiniz sağolun, varolun.
Maçtan önce İstiklal Caddesinde G.Saray Lisesinin önünde buluşma kararı aldık. Beklerken burnum akmaya başladı. "Galiba hasta oluyorum" diye düşündüm. Sonra gözlerim ve boğazım da yanmaya başlayınca kafamı Taksim Meydanı tarafına çevirdim. Hemen 20 metre ileride iki adet TOMA bir adet polis otobüsü ve 20-30 çevik kuvvet polisin beklediğini fark ettim. Meğer ben oraya gelmeden birkaç dakika önce gösteriye müdahale edilmiş ve gaz bombası atmışlar. Henüz Türkiye'nin büyük bir bölümü gaz bombası ile tanışmamışken biz İnönü'deki son maç olan Beşiktaş -G.Birliği maçı öncesi çıkan olayların ortasında kalmış ve verdiğimiz vergilerden payımıza düşen gaz bombalarını tatmıştık.
Mustafa Ateş, Bülent Atlas, Nevzat Abi buluşup atıştırmalık bir yer düşünürken Kubilay aradı. Hemen yakınlarda bir ocakbaşında oğlu Yağız'la yemek yiyormuş. Biz de onlara katıldık. Hep birlikte stada yürüdük. Tribünlerde 10 G.Birliği taraftarı vardı. Kasımpaşa taraftarı da çok az olduğundan tribünlerde süper lig maçı havasından ziyade altyapı takımlarının maçı havası vardı.
Maçtan önce hepimiz en az beraberlik alacağımızı tahmin ediyorduk. İbrahim Hoca geçen hafta kazanan onbirini sahaya sürdü. Doğru tercihti. Kasımpaşa bireysel yeteneği yüksek oyunculardan kurulu fizikli bir takım. İyi pas yapıyorlar ve kendi yarı sahalarında pas yapmayı seviyorlar. İlk yarıda top genelde Kasımpaşa'da kaldı ama kalemizde fazla pozisyon bulamadılar. Bana göre takımın en iyilerinden olan Ahmet Oğuz'un hatalı geri pası hariç net pozisyonları yoktu. İlk yarının nasıl geçtiğini anlamadık. Djalma'nın ıska geçtiği net pozisyon haricinde maçta ciddi gol pozisyonu olmadı. Takım halinde savunma yapıp takım halinde hücuma gidiyoruz. Forvetlerimiz Stancu ve El-Kabir çok formsuz. Geçen seneki formlarında olsalar maçları çok daha rahat kazanırız.
İkinci yarı Stancu'nun yerine Serdar Gürler, Hleb'in yerine İrfan oyuna alındı. Her ikisi de doğru tercihti. Stancu ve El-Kabir sahada kayıptı, hoca Stancu'yu tercih etti. El-Kabir de alınsa olurdu. Hleb sakin oyunu ile topun bizde kalmasını sağladı. Rakip iyi savunma yaptığı için hücumda etkili olamadı. Yorulunca yerini golümüzü atan İrfan'a bıraktı. Stancu ve El-Kabir dışında tüm oyuncularımız iyi oynadı. Aralarında Ahmet Oğuz, Selçuk, Djalma ve Ahmet Çalık biraz daha iyi oynadılar. Selçuk çok top kesti, çok kademeye girdi. Aldığı topları da ileriye iyi servis etti. Djalma'ya önlem almasalar sağ taraftan her pozisyonda sıfıra inecekti. Golün pasını da o verdi zaten. Ahmet Oğuz bitmez enerjisi ile her atağımızda ileriye top taşıdı. Stoperler ileri çıktığında son adam oldu. Ayağına top yakışıyor. İleride daha iyi olacak. Aynı şekilde, Uğur Çiftçi de ataklara katılmayı, top taşımayı seviyor. Her iki kanadımız da iyi işliyor.
Rakip 10 kişi kaldıktan sonra pas yapıp oyunu kanatlara yaydık. Kısa süre sonra İrfan kendi başlattığı atakta arka direkte topa gelişine net bir vuruş yapıp galibiyet golümüzü attı. Rakip 60 ile 75. dakikalar arasında biraz kalemize yüklendi ama ikinci yarı da uzaktan atılan şutlar dışında net bir pozisyon bulamadılar.
Kasımpaşa ligin en iyi kadrolarından birine sahip. Bu takımı dış sahada yenmek kolay bir iş değil. El-Kabir ve Stancu form tuttuğu anda uzun zamandır özlemle beklediğimiz güzel futbol sahaya yansıyacak.
Maçtan sonra İstiklal Caddesinde salep içip maçın yorumunu yaptık. Sonra Mustafa Ateş'i oteline bırakıp eve dönerken köprüde G.Birliği otobüsünü gördüm. Korna ile tezahürat temposu çalıp selam verdim. Otobüsün önüne geçip camdan G.Birliği atkımı dalgalandırdım. Kafile de sireni ve çakar ışıkları çalıştırıp karşılık verdi. Otobüs Ankara yönüne dönerken ben dörtlülerle selam verip evimin yolunu tuttum.
Konu onur_aydogan tarafından (09-Feb-2016 Saat 09:49 ) değiştirilmiştir.
Onur Abi nerden başlasam, nasıl anlatsam bilemedim
Maçı kazandık ama Kasımpaşa kadar iyi oynamadık. Ofansif oyunumuzda fark yaratacak adamlarımız El Kabir ve Hleb, bu iki futbolcu da kötüydü. Hleb oyunun kontrolünü bir türlü eline alamadı. Aslında ikinci yarıyla beraber hücumu daha fazla düşünen, daha fazla isteyen ve bu nedenle biraz da dağınık görüneb bir kasımpaşa vardı sahada. Yani Hleb ikinci yarının ilk 15 dakikasında birazcık oyuna ağırlığına koyabilse, çok sayıda pozisyon bulabilirdik. Olmadı.
Ofansif tarafımız iyi çalışmazken, defansif oyunda skulason - Selçuk ikilisinin şahane futbolu, özellikle sağda ahmet ile djalma'nın kademeli oyunu sayesinde rakibe pozisyon bile vermedik. Burası çok önemli, çok iyi hücum silahları olan bir takıma karşı oyunu tutma becerimizi ortaya koyduk. Bunu da sahiden akıl ve disiplinle, doğru taktikle yaptık. Golü atamayabilirdik, hücumumuz çalışmadı ama maçın hiçbir bölümünde, 1-2 tane yüksek top dışında, gol yiyecek takım görüntüsü çizmedik. Rakibe aynı futbolcunun iki bireysel hatası ile pozisyon verir gibi olduk, onda da kademe görevini yapıp pozisyonları savuşturdu.
Devre arasında yazdığım gibi 60. dakikadan sonra hleb - irfan değişikliğini bekledim. çünkü hleb gerçekten gününde değildi, daha fazla ısrar etmek anlamsızdı artık. Kenarda oturan irfan her zaman bir umuttur. Yani takım tıkandı, yedek kulübesine bir bakıyorsunuz irfan var, bu düşünce bir defa hem sahadaki takımı hem tribündeki seyirciyi ayakta tutar. Bir de şimdi üstüne serdar gürler var. Bu futbolcular, bu kaliteli çeşitlilik önemli bir avantaj.
İlk değişiklik Stancu - Serdar değişikliği oldu. Burada hoca oyunu tutmak için değişiklik yaptı. Stancu solda Uğur'u biraz yalnız bırakmaya başlamıştı. Bence Stancu yerine El Kabir de değiştirilebilirdi. Bu değişiklikle de hoca işin defansif yönünü düşündü. El Kabir fiziki gücüyle rakibi yoran, pres yaptığında rahat çıkarmayan bir futbolcu olduğu için, ofansif olarak oyuna bir şey katmasa da sahada kaldı. Ardından İrfan-Hleb değişikliği ve kırmızı kart ibreyi bize çevirdi. Skulason'nun kazandığı topu İrfan önce hücuma çevirdi, ardından da golle bitirdi. Bence Hleb'in gelmesi, İrfan'ı kendini geliştirmeye, topla daha az ve verimli oynamayı öğrenmeye mecbur bıraktı. Önümüzdeki süreçte daha da iyi bir irfan izleriz.
El Kabir ayakta kalmayı seven bir adam, darbelere rağmen ayakta kalmaya çalışıyor. Ayakta kaldıkça da lehine faul çalınmıyor. Türkiye'de oyuncu ayakta kaldığı sürece faul çalınmaz gibi gizli bir kural var galiba... illa yere düşmek lazım! Onun dışında maçın hakemi iyiydi ve kırmızı kart yerindeydi. hatalar yaptı tabi ki ama ne bizi ne de kasımpaşa'yı ezmedi. Kartları da, yönetimi de istikrarlıydı.
Bu galibiyetle düşme kabusundan büyük ölçüde kurtulduk. ama maç sorası ibrahim üzülmez'in dediği gibi, birazcık rahatlarsak alttaki takımlardan birini hemen arkamızda bulabiliriz. aynı dikkatle, konsantrasyonla oynamaya devam etmemiz şart. hepimizi çok mutlu eden rahatlatan bir galibiyet oldu. Galibiyetin geldiği stadın adının çirkinliği yüzünden, o statta hiç yenilmemiş olmamız da şahane! Çok yaşa Gençlerbirliği!
maçtan önce "kesin beraberlik" tahmininde bulunmuştum ve öylede olmasını umuyordum. bu sonuç kaymaklı oldu.
alt sıralardaki komşularımızın birbirleriyle olan maçlarıda istediğimiz gibi geçince dönüş haftası diyebileceğimiz bir hafta yaşadık.
artık önümüzdeki sıkıcı maçlara bakabiliriz. kasımpaşanın Fenerbahçe maçınada bakacağım bir antalyaspor benzeri gariplik yaşanacak mı diyerekten?.
neyse artık o bizim sorunumuz olmaktan çıktı. yine duayen başkanımız -allah selamet versin.. sağlığına duacıyız- hiç para harcamadan takımı ligde tutmak adına çok büyük atılım yaptığını kanıtladı.
gerçi aldığımız futbolcuların takım oyununa hiçbir katkıları yok.. zaten top tutacak, topla katedecek yada adam eksiltecek cinsten bir orta saha oyuncuları değiller ve bu yaşlarında da onlardan böyle bir şeyi beklemek vicdansızlık olur.
ama sadece ve sadece mevkileri itibariyle orta sahada yer almaları, duracakları yerleri bilmeleri bile bir takımın oyununu bu kadar mı değiştirir?. bizim söylediğimiz tamda buydu. bu bile olur yani..
hocamız ise benim gibi beraberliğe razıymış ama baktıki hakem razı değil, maçın sonlarında gelen kırmızı kart sonrası az bir süre oynayacak olsa bile irfan can kahveciyi oyuna aldı ve bu yerinde değişiklik bize altın değerinde bir üç puan kazandırdı. haa rakip on kişi kalmasa irfan canı alırmıydı.. bilemiyoruz.
nede olsa karşımızdaki takım avrupa hayalleri kuran ve bizi yenebilseydi eğer bu hayallerine oldukça yaklaşacak olan kasımpaşaydı.
hedefi olan takım böylemi oynarmış onuda anlamadığımız bir hafta oldu. onların hedefleri bizim bir zamanlarki hedefimiz demiştik maçtan önce..
o zamanlar bizim için dediğimiz onlar içinde geçerli konuma geliyor:
hedef avrupa demeyle, avrupa hedef olmuyor..
başka şeylerde yapmak lazım..
akıllarının bi köşesinde bulunsun..
Konu MehmetGUNER tarafından (09-Feb-2016 Saat 16:19 ) değiştirilmiştir.
85. dakikada, İstanbul'da galibiyet golü atmak çok güzel.
“100 Yaşında Orta Saha”
Maçtan sonra mikrofonun başına gelen ve golün hazırlayıcılarından olan Skulason’a (32), “artık takıma alışmaya da başladın” denildiğinde İzlandalı oyuncu gülerek, “100 yaşında orta sahamız var” dedi ve, “Selçuk (34) ve Hleb (34) gibi iki tecrübeli oyuncu takıma dâhil olunca çarklar dönmeye başladı” diye ekledi.
Tarihinin en kötü ilk yarı performansını sergileyen Alkaraların, devre arasında yaptığı transferlerle yaş ortalamasını bir hayli yükseltmesi ve takımın başına hiç Süper Lig tecrübesi olmayan İbrahim Üzülmez’i getirmesi, benim gibi birçok Gençlerbirliklinin aklındaki soru işaretlerini çoğaltmıştı. Ama hiç de korktuğumuz gibi olmadı!
Hleb’in katkı sağlayacağı konusunda gram şüphemiz yoktu ama onun yanına, Selçuk’un inanılmaz bir verimle oynaması, Djalma ve Skulason’un da onlara eklenmesiyle birlikte Rize deplasmanından kazanılan 3 puan, ölü toprak serpilmiş takımın havasını bir anda değiştirmeye yetti. Sezonun ilk yarısı boyunca en ileri ucundan en gerisine kadar ayakları titreyerek oynayan ve ilk golü yediği an maça havlusunu atan takım, Rize maçından sonra kazandığı özgüvenle birlikte Antalyaspor karşısına daha büyük bir istekle çıktı ve bu sezon ilk kez 2’de 2 yapmayı başardı.
Birkaç aylık aradan sonra gittiğim Tanıl Abideki tribünümüzün yaş ortalaması, Alkaraların yükselen yaşına nazire yapıyordu. Maçtan önceki muhabbetimizde, Tanıl Abiyle ben, Kasımpaşa’nın “sağlam” kadrosunu düşünerek “1 puan” iyidir derken Necdet Abi her zamanki pozitif bakışıyla “3 puan elbette!” diyordu.
İlk dakikasından itibaren maç sürekli olarak iki takımın birbirini tartmasıyla geçti. Hızlı çıkan ve uzaktan şut çekebilen Kasımpaşa’ya düzgün bir pozisyon verilmemiş olması Gençlerbirliği’nin takım halinde savunma yapması ve rakibi her kademede karşılamasındaki başarısından ileri geliyordu. Sağ ve sol bek Ahmet Oğuz ile Uğur’un yararlı çıkışlarına, Skulason, Djalma ve geldiği günden bu yana joker eleman olarak çok acayip işlere imzasını atan Selçuk’un desteği eklenince, “son vuruşta başarılı olmayan ama her an gol atabilecek bir takım” gibi oynamaya başladık.
Stancu’nun yerine oyuna giren Serdar’ın hızlı çıkışı devamında Kasımpaşa’nın 10 kişi kalması ve Hleb’in yerine oyuna giren İrfan’ın 85’de, Gençlerbirliği’nin bu sezonki en organize golüne imza atmasıyla birlikte “goool” diye bağırarak havalara zıpladık! Aramızda en fazla bağıran ve sevinen, koyu bir İrfan taraftarı olan Tanıl Abiydi. Bu yüzden ilerleyen dakikalarda kendisini bol bol tebrik ettik.
Golün oluşumunda Skulason’un atağa çıkan Kasımpaşalılardan topu kesmesi ve İrfan’a çıkartması, onun da topu sağ kanattaki Djalma’ya çıkartıp içeriğe doğru koşuşu ve Angolalının yerden yuvarladığı topu filelerle buluşturması gerçekten nefisti!
Maçtan sonra mikrofon başına gelen İrfan’a yöneltilen, “Hleb gibi bir dünya yıldızıyla forma yarışında olmak zor değil mi?” sorusuna genç oyuncunun, “onun gibi tecrübeli bir oyuncudan her gün bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum, onunla forma mücadelesi vermek büyük bir zevk!” yanıtını vermesi, attığı golden daha çok mutlu olmamızı sağladı. Çünkü Gençlerbirliği tarihinin en tecrübeli oyuncusu olan Hleb’in, bu kulübe adımı attığı günden bu yana en en çok istediğimiz şey İrfan ve onun gibi aynı mevkide oynayan oyuncuların Beyaz Rus’tan feyz almaları ve kendileri geliştirmeleriydi!
Maçın tek can sıkıcı yanı ise, İrfan’ın yerdeyken hakem tarafından görülmeyen bir pozisyonda topa eliyle müdahale etmesiydi.
Klasik bir laf vardır;
İstanbul'un en çok nesini seversiniz?
Ben en çok deplasmanda maç kazanmasını seviyorum, özellikle tam Bizans olanları.
Bu seferlik Kasımpaşa ile idare ettik.Aslına bakarsanız arkasındaki güç ve elinden tutup çıkaranları bir yana bırakırsanız Kasımpaşa maçlarına gittiğimde ezilmişliği sakinlikle kabul etmiş, garibanlığı yaşamış, ölmüş de dirilmiş bir ağırbaşlılık hissediyorum ve bu nedenle ''Tam Bizans'' diyemiyorum. Bana ciddi anlamda Hacettepe'yi çağrıştırıyor..
Kasımpaşa stadının yeri çok güzel, Misafir trübüne erişim çok kolay.
Onurun bahsettiği gibi güzel bir organizasyonla 10 kişilik dev taraftar grubuyla trübündeki yerimizi aldık. Adam başı 2 polis düşüyordu, zaman zaman tezahüratlarımız 500 kişilik Kasımpaşa taraftarını susturdu.
Ben en çok bizim taraftaki Kantin görevlisine acıdım: Misafir taraftar gelecek diye bir kazan çay demlemiş, topu topu 10 kişi var içerde, hemen hemen hepsi elinde kaldı, kirayı bile çıkaramaz(laf aramızda çayı da pek güzel değildi)
İlk yarı futbolcular Önümüzde ısınırken hepsine teker teker bağırarak başarılar diledik. Özellikle İrfan'a çok bağırdım 1 gol, 1 asist diye. bu duruma gülümsedi, kendisi de inanamamıştı belki ama bir asist alacağım baki...
Evet, belki Kasımpaşa'ya göre üstün oynamadık. İlk 15-20 dakikadan sonra oyunu dengeledik ve çok kontrollü oynadık. Ekranda nasıl görünüyor bilmem ama trübünden Kasımpaşa'nın fiziksel bariz üstünlüğü görünüyordu: Çok sıkı basıyorlardı, ve bizimkilere fazla topla oynama şansı vermiyorlardı. Hleb'in tutuk olmasının en önemli sebebi de buydu.
Hoca'nın tüm değişiklikleri ve zamanlaması oldukça yerindeydi. Değişikliklerin ne olacağını öncesinde Trübünde biz belirlemiştik zaten
Maçın hakkı beraberlik gibi gözükürken kırmızı kart bize umut aşıladı ve zamanlaması iyi bir golle 3 puana ulaştık.
Ligin ilk yarısında yanımızda olmayan şans bize göz kırpıyor. Son 10 dakikada yaşadığımız puan kayıpları artık tersine döndü, umarım devamı gelir...
maçı beerbusta 4 kişilik dev kadromuzla izlerken ilk yarıda dikkatimizi en fazla çeken şey kasımpaşa'nın ilerideki yoğun baskısıydı. haliyle hleb bu tip bir baskıda çok fazla verim veremedi. ama selçuk ve skullason, bu baskı altında soğukkanlı kalmayı ve takımın kapılması muhtemel telaşın önüne geçmeyi başardılar. ahmet oğuzun geri pasında verdiğimize benzer pozisyonları daha fazla görebilirdik aksi takdirde. 35-40. dakikalarda kasımpaşanın nefesinin böylesi bir baskıya 90 dk. yetmeyeceğini anladık ama. bir puana razı olarak, ama üç puan için de tetikte olarak oynadığımız maçı 1-2 ufak detay yardımıyla kazandık.
rıza ve kasımpaşanın gayriresmi yayın organı habertürkün kırmızı karta yaptıkları itirazlar ise komik. bariz müdahale var pozisyonda. daha ne yapacak ki oyuncu? kaldı ki canlı yayın sırasındaki tekrarlardan birinde pozisyonla eş zamanlı olarak rızayı gösterdiler ve bariz bir şekilde bu gereksiz hareketi için oyuncusuna kızıyordu o görüntüde. baktı ki maç elinden gitti, ağız değiştirmiş maç sonunda. irfanın elle müdahalesine sarı kartı, titi'nin yan hakeme fiziksel müdahalesine de kırmızı vermeliydi bu arada hakem.
10 kişilik tribünümüzü maç boyunca bir kez olsun bile göstermeyen istanbul çocuklarına da selam olsun.
işin daha güzel bi tarafı ben kırmızı kartı 82. dakikada hatırlıyorum. benim zannettiğim gibi olsa 82. de kırmızı, 85. de gol nasıl olacak dimi.. irfan ne ara girdide gol attı olacak?
o dakikaya kadar 3 adet bira tükettiğim için son dakikalar karambol halinde geçmiş gibi olabilir, hatırlattığın için sağol serkancım..
ben birazcık irfandan, ahmetlerden, halil ibodan yana olduğum için daha fazla süre almasını istiyorum ondan olabilir.. bazı arkadaşlarım hlebden selçuktan çok şey bekliyorlar ama esas benim saydığım oyunculardan bekleseler daha iyi yaparlar..
yaşlıların oyuna hiçbir katkıları olmadığı gibi üzülmez'in teklifini kabul etmeden önce fikstüre bakmış; ikinci yarıdaki maçımızın kadıköyde olduğunu görünce fener seyircisinin önüne çıkabilmek için olumlu yanıt vermiş..
lafa bak süngüye davran..
laf açılmışken;
bu arkadaşlarımız gibi, ibrahim üzülmez konusunda da hep mesafeli duruyorum.. başarılı olsa ne olacak olmasa ne..
ellerin yari..
Konu MehmetGUNER tarafından (10-Feb-2016 Saat 17:06 ) değiştirilmiştir.
tanıl abi'nin İrfan'ın iyi olmasını ne kadar istediğini biliyorum. Aynı şekilde mehmet abi, necdet abi, ben, erdem, mali hepimiz gizli irfancıyız. sadece irfan da değil, ahmet oğuz'u da çok istiyoruz. dikkat edin hep bu adamları konuşuyoruz. yani iyi futbolcu olacakları, iyi bir yere gelecekleri ortada, ama görüyoruz ki hala eksikleri var. zaten bütün enerjimizi eksiklerini biraz görmezden gelmek için, işi "o kadar kusur kadı kızında da olur"a bağlamak için harcıyoruz. ama mesela onlarla aynı yaştaki ahmet çalık'ı konuşmuyoruz. çünkü ahmet'in konuşulacak bir tarafı yok. onu savunmaya, "aman ahmet'e şans verilsin" dememize gerek yok. çünkü adam taş gibi çıkıp her maçı iyi oynuyor.
hleb'in gelmesi bence en çok irfan'a yarar. çünkü irfan yetenekleri ile hepimizi göklere çıkardı. bir hayale, bir rüyaya götürdü ama beklentilerimiz altında da ezilmeye başladı. çünkü kim ne derse desin henüz tam hazır değil. oyuna sonradan girmenin güzel bir tarafı var. 70. dakikada oyuna giren adam 20 dakikada tüm enerjisini ve konsantrasyonunu sahaya daha iyi verir. irfan ligin ilk yarısında ilk 11de çıktığı maçların çoğunda bir dağılma yaşadı. 5 dk oynadı, 10 dk gezindi, 15 dk ayağına aldığı topu ezdi. çünkü bence mental olarak henüz bizim beklediğimiz seviyeye gelmedi. ama önünde bir hleb varsa, o'nun kadar yetenekliysen ve tempo olarak da o'ndan iyiysen, 70. dakikada onun yerine girdiğinde ne yapman gerektiğini daha iyi bilirsin. irfan'ın biraz böyle hafif ateşte pişmeye ihtiyacı var. tekrar "ben çalışmalıyım" demeye ihtiyacı var. hleb'in arkasında uçmaya, onun rüzgarından nemalanmaya ihtiyacı var. sonrasında bu dönemi iyi götürürse, bizim hayalini kurduğumuz adam olmayı da becerecektir. şanslıyız, sınırsız yabancı kuralı sayesinde kimse onun bölgesinde türk oynatmadığı için, önce bizi avrupaya götüren kadronun içinde olup, sonrasında da bir premier ekibine transfer olabilir. biz de buradan ingiltere'yi de takip ederiz, şahane olur!
Paylaş