Four Four Two Petroviç'le röportaj yapmış.

“Takımın bir parçasıyım üzerime düşeni alırım”

Partizan’daki ilk maçında Fenerbahçe’ye karşı oynamış, Kızılyıldız’a gol atıp şampiyonluğu getirmiş, 21 yaşında Dünya Kupası’na gitmişti. Alkaralı orta saha az zamanda çok iş yapmış!

Partizan’da oynamaya başlaman biraz ilginç olmuş. A takımla çıktığın ilk maç Şampiyonlar Ligi ön eleme maçı ve rakip Fenerbahçe!
Maça beş gün kala hocam beni çağırıp “Daha önce hiç tamamen dolu tribün gördün mü” dedi. “Evet” dedim. “Beş gün sonra o tribünlere karşı oynayacaksın” dedi. O an ölmek istedim! Alex, Roberto Carlos, Lugano… Hepsi ayrı ayrı korkutucu!

Maçta ne yaptın? Heyecandan oynayamadın mı?
O gün hayatımdaki en büyük günlerden biridir. Sırbistan’da 2-2 berabere kalmıştık. Genç bir takımdık ve taraftar bizi çok iyi ateşlemişti. Çok heyecanlı olmasak evimizde farklı yenip kendimizi garantiye alabilirdik ama son dakikada Güiza’nın attığı bir golle berabere kalmıştık. Şanssızlık işte.

Gol atan futbolcu Güiza olduğu için mi şanssız olduğunuzu düşünüyorsun?
Evet, bize denk geldi (gülüyor). İkinci maçta ben yedek kulübesindeydim, 2-1 yenilmiştik. Benim kariyerimde önemli olan Sırbistan’daki maçtı. O maçtan sonra birçok gazete ve televizyon programında maçın adamı olarak gösterilmiştim. Ülke medyası ve Partizan taraftarları beni o maçla tanıdı.

O çıkışını sürdürdün mü? Onlar için neler yaptın?
Partizan’da üç sene kaldım, üç sene de şampiyon olduk; iki kez kupayı aldık; iki kere Avrupa kupalarına gittik, bir kere de Şampiyonlar Ligi’ne katıldık. Çok güzel günlerdi. 2010 yılının mayıs ayında benim attığım golle derbiyi kazanıp şampiyon olduk. Kaybetseydik Kızılyıldız şampiyon olacaktı. Derbiyi zaten bilirsin ama bu başka bir şeydi. O golü attığım an hâlâ hayatımın en önemli anı. O golden sonra da yeniden milli takıma seçilip Güney Afrika’daki Dünya Kupası’na gittim.

Çok da gençtin… Seni en çok ne heyecanlandırdı?
Orada yaşadığım her anı, her saniyeyi hatırlıyorum. Bir de takımın en genç futbolcusu bendim. Takımda Dejan Stankovic, Vidic, Branislav Ivanovic, Milos Krasic gibi futbolcular vardı ve ben daha 21 yaşımdaydım! İlk maçımda Yugoslavya’nın 40 yıldır yenemediği Almanya’yı yenmiştik. Daha sonra bizi Avusturya elemişti.

Dünya Kupası’ndan sonra da Blackburn Rovers’a transfer olmuştun. Premier Lig’de futbol oynamak sana nasıl geldi?
Dünya Kupası’ndan sonra Partizan’da bir yıl daha oynadım, sonra transfer oldum. Blackburn Rovers benim için harika bir tecrübe oldu. Her hafta kocaman bir stadyumda tamamen dolu tribünlere oynuyorsunuz! Orada diğer ülkelerdeki gibi futbolcuların üzerinde büyük bir baskı yok. Yeni gün, yeni maç, yeni şans!

Bir yıl sonra oradan ayrılman tamamen takımın başarısızlığından mı kaynaklandı? Özeleştiri yapıyor musun?
Blackburn, Premier Lig’de şampiyon olan beş kulüpten biri ama maalesef o sezon ligden düştük. Ben de o takımın bir parçasıysam üzerime düşeni alırım. O sezon elimden geleni yaptım. Sonra da Gençlerbirliği’ne transfer oldum.

Orada kalmadın ve gelip Kızılyıldız’daki rakibinle takım arkadaşı oldun…
Tosic’e karşı Partizan’da altı maç oynadım, hepsini de kazandık (gülüyor). Yani benim açımdan sorun yok. Hem bizim takımdan Tomic de burada.

Kızılyıldız ve Partizan taraftarları arasında hâlâ bir toplumsal ayrışma olduğunu düşünüyor musun? Sosyalist ve devletçi iki taraf gibi…
Bence net bir ayrım yok ama o öyle bir derbi ki futbolcular maçtan en az beş gece önce uyuyamamaya başlıyor. Kaybettiğiniz zaman kimse sizi öldürmüyor ama kazandığınız zaman yaşadığınız mutluluğa paha biçilemez. Fenerbahçe ve Galatasaray derbisi de böyle ama deplasmana gidemiyorlar. Bu çok saçma!

Bu bizim de karşı olduğumuz bir konu ama senin hakkında merak ettiğimiz iki şey daha var. 1,93’lük boyundan dolayı mı ön libero mevkinde oynamaya başladın? Başka mevkilerde de oynamış mıydın?
Genç takımlarda forvet olarak oynuyordum. Sonra santrfor oynadım. Partizan’da da zaten ligin en çok gol atan ikinci oyuncusu olmuştum. O sezon ligde 100’e yakın gol attık. Türkiye’de forvetler için bile gol atmak çok zor. Bir golle beş altı sıra yukarı çıkabiliyorsunuz. Çok ilginç bir lig.

Şu an Gençlerbirliği kadrosunda Hırvat, Boşnak, Sırp futbolcular var. Hiç geçmişle ilgili konuşuyor musunuz? Yugoslavya dağılırken birbirine düşen milletlerin futbolcuları olarak bir aradasınız…
O dönemden aklımda sadece Bosna’daki savaşın görüntüleri kaldı. Kim ne yapmış olursa olsun biz kendimizden sorumluyuz. Bazen konusu geçiyor ama birbirimizi üzmek istemediğimiz için kapatıyoruz.
Four FourTwo-Nisan 2014