Gösterilen sonuçlar: 1 ile 9 ve 9

Konu: 2017-18 Sezonu Kadro Planlaması ve Transferler Nasıl Olmalı?

  1. #1

    2017-18 Sezonu Kadro Planlaması ve Transferler Nasıl Olmalı?

    Durumu sıralayarak başlayalım.

    Takımdan ayrılması beklenen oyuncular: 1. Serdar 2. Aydın 3. Selçuk 4. Ring 5. Mehmeti
    Takıma Yeni sezonda katılan oyuncular: 1. Ahmet İlhan 2. Berat 3. Mert 4. N'Diaye 5. Skuletic

    Nasıl bir kadro planlaması yapılmalı? Nasıl futbolcular transfer edilmeli? Yeni sezon hedefi ne olmalı?

  2. #2
    Şu zamana kadar yapılan çalışmalara bakınca hedefin ve stratejinin beklenenin çok dışında olmadığı görülüyor.
    Zaten büyük bir sıçrama beklemek hoca özelinde ve genelde yanlış olur.
    Bölge bölge baktığımızda:
    Kalede problem yok
    Defans için Uğur ve Ahmet ve hatta iyi bir stoper alternatifleri bulunmalı. Ne olur, ne olmaz.
    Orta Saha: Issah bu sene çok iyi olacak, Selçuk'u aratmaz. Khalili'yi Messi gelse kesemez ancak tekniğini ispatlamış iyi bir orta saha şart...
    Forvet: En sıkıntılı olduğumuz bölgeydi. Skuletiç'i almışız ama derman olur mu bilmem. Bu oyun sistemiyle Serdar ve Aydın'ı çok araraz. Ancak oyun sistemi değişikliği ile bu ihtiyaç azalabilir.
    Bir de Altyapıdan gelen Berat ve Mert hangi mevki özellikleri nedir bilen var mı?

  3. #3
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    17 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Sincan/Fatih
    Mesajlar
    334
    Mustafa Abi kale için söyledğin tespit doğru. Herkes hemfikirdir. Hoff'la sözleşme uzatılması da olumlu.

    Defansta Poli ile sözleşme uzatılmasını doğru buldum. Uğur ve Ahmet Oğuz'un alternatifleri olmalı.

    Orta Saha Khalili olmamalı. Selçuk ile sözleşme uzatılırsa süper olur. Aydın konusunda gelişme yok.

    Forvet işi sıkıntı. Şu Belçikalı dışında son yıllarda son vuruşları etkili bir santraforumuzu hatırlamıyorum. El Kabir bay vukattı. Mevcut kadroda Muriç beklentileri karşılamadı. Zaten hoca onu top indirip Serdar'a koşu yolu açsın diye oynatıyormuş diye duymuştum. Rantei'de kıpırdanma var. Mehmedi fazla şans bulamadı muhtemerende gider. Skuletiç inşallah iyi çıkar diyorum.

    Peki bu takımda görmek istediğiniz, hayalinizde bir oyuncu var mı? Diye sorarasanız. Keşke takımda olsun dediğim isim Sabri Sarıoğlu. Selçuk'ta fb de çok eleştiriliyordu, bizde çok iyi oldu. Sabri'de aynı şekilde çok iyi olacağına inanıyorum.

    Birde transferlerimizin çoğu bonservissiz. Bu da bir yerde olumlu. Rahmetlik başkandan kalan mirası har vurup harman savurmak doğru olmaz bence.

  4. #4
    İlhan Cavcav sonrası dönem için umutlarım vardı. Malum, kimsenin karşısına çıkamadığı Cavcav son 10 yıldır, fevri kararlar, kısa vadeli planlar ve 90’larda yaşıyormuşçasına transfer hamleleriyle kulübü yönetti.

    Son 2 sezon kulüp TFF’den 65 milyon TL aldı. Bu para meşhur kasadaki paraya eklenmekle kalmadı, kasadaki paranın bir bölümü de buharlaşıp uçtu. Cavcav da zaten sürekli bu konuda eleştirildi.

    Geçiş dönemi için en uygun kişi dediğimiz Murat Cavcav başa geçtiğinde aklımdaki en büyük soru işareti gelen-giden transferlerin nasıl yapılacağıydı. Çünkü bu çalışmalar bize kulübü yönetenlerin vizyonunu ve gelecek sezondan beklentileri gösterecekti.

    Yapılan ilk 2 transfere (Skuletic, N’Diaye) bakılınca ve alınan bazı oyuncuların sezon sonu gönderilmesi için uğraşılacağı düşünülünce “batı yakasında değişen bir şey yok” sözü geliyor akla.

    Oysa, yıllardır söylediğimiz gibi altyapıyı işler bir hale getirip, sadece 2-3 tane “iyi” kalitede yabancı alarak az masraflı bir takım kurulabilir. Bu takımın ligde alacağı puanlar karşılığında TFF’de gelecek para (1 galibiyet 1.4 milyon tl ve beraberlik 700 bin tl) zaten giderleri karşılayacaktır. Aynı zamanda bu kazanılan puanlar taraftarın artmasında ve takımı sahiplenmesinde büyük rol oynayacaktır. Şu anda takımda oynayan oyunculara, Rantie hariç, maksimum 300 bin Euro verildiği düşünülürse, 1 galibiyetle kazanılacak 1.4 milyon TL doğrudan bir oyuncunun yıllık ücretinden daha fazladır.

    Her sezon ucuz etin yahnisini yapıp maçlardan kötü sonuçlar almaya başlayınca “bu takımla bu kadar” demeyi gelenek haline getirdik o yüzden bir de az ama kaliteli etten yahni yapıp kazanılan puanlarla o rakamları karşılayıp bir taşla 2 kuş vursak çok daha iyi olmaz mı?

  5. #5
    İlk başta teknik direktör konusuna vurgu yapıp buradan bağlamak istiyorum.
    Rahmetli Cavcav zamanında hep teknik direktörlerin arkasında durduk. En vasat olanının bile işine son verilecek diye endişelendik ve uzun vadeli çalışma koşulları sağlanmasından yana olduk.
    Geçen, Wasupp grubuna da yazdım, "uzun süre sonra ilk kez uzun vadeli bir şekilde bir teknik adamla çalışılmak isteniyor ama uzun zamandır beklediğimiz bu durum denk gele gele Ümit Özat'a denk geldi" şeklinde.
    Huzursuz ve hoyrat yapısı, fevri konuşmaları ve saha içi yönetimdeki aceleci tarzı ile büyük kısmımızda antipatisi mevcut bir adam.
    Bir yandan da futbolu bilmeyen aptal bir adam da değil. Öğrenmeye ve gelişmeye müsait. Çevreden gelen etkileri takip edip ona göre sürekli gardını alabiliyor.
    İşin ilginç kısmı da, şimdiye kadar çalıştırdığı en üst düzey kulüp Gençlerbirliği olduğundan mıdır nedir, takımı fazlasıyla sahiplenme durumunda. Fakat bu sahiplenme durumu, kulübü basamak olarak kullanmak mı, menajerler üzerinden futbolcu pazarlamaya yönelik kulübü platform olarak görmek mi, yoksa hocalık kariyerini iyi bir noktaya taşımak mı, göreceğiz!
    Ha bir yandan da... Taraftarın senelerdir kanayan yarası olan "aidiyet hisseden futbolcumuzun olmaması" durumunu, bu durumu yıkabilmiş yegane isim ANTE KULUSİÇ'i takımdan uzaklaştırması ile tabiri caize kaşıdı. Hatta kaşımak ne kelime deşti geçti!!! :-/
    Sırf bu yüzden bile taraftarın ben dahil büyük kesimi hiç bir zaman iyi gözlerle bakmayacağız kendisine.
    Hatta bizim için sadece ve sadece Cavcav'ın hikayelerinde ismi sıklıkla geçmekten öteye artık pek de bir anlam ifade etmeyecek, tek alameti farikası, Real Madrid'e bizden gitmiş olmak olan Geremi ile mantık sınırlarını zorlarcasına yaptığı karşılaştırma da içler acısı bir durumdu. Bizi sanırım Real Madrid veya ona futbolcu satmak pek ilgilendirmiyor. Taraftar olarak bizler, ilk etapta kulübün sevgi ve duygu düzleminde bulunuyoruz. Maddiyat ile maneviyatı karşılaştırmak ve bundan ders çıkarmak gibi oldu bu karşılaştırma. Taraftara verilebilecek en kötü cevaptı.

    Neyse... gelelim hocanın transfer konusundaki mevcut konumuna.
    Uzun süredir kulübün yaptığı en büyük hatalardan birisi, hocalara futbolcu transferi yaptırtmayıp anlaşmalı menajerlik şirketlerine bağlı boşa çıkmış veya ucuza gelebilecek adamları hasb el-kader takıma katıştırmak oldu.
    Eldeki malzemeyle, her an gönderilme korkusu yaşayarak, kulübün içindeki ayak kaydırıcı lobilere kulak tıkayarak iş yapmaya çalışan hocalar da uzun ömürlü olmuyordu.
    Ümit Özat, her şeyden önce diğer geçmiş dönem hocalara göre daha fazla transferin içinde olma şansına sahip.
    Hem kendi oyun planı doğrultusunda hesaplamalarını kendi kendine yapabilecek hem de günün birinde başarısızlık gelirse direkt hesabı verecek adres olacaktır.
    Devre arasında kendi insyatifi ile yaptığı Anıl Karaer ve Umut Sözen iyi transferler. Murat Duruer ise çok istenen düzeyde olmasa da tecrübeli bir alternatif olarak kulübede durdu.
    Yine Ümit Özat zamanında alınan Ring, Bady, Etien, Mehmedi transferleri ise sürekli beslendiğimiz menajerlik şirketlerinden alelacele yapılmış panik transferler gibi duruyor. İşin aslı, Özat'ın bu dört transferdeki etkinlik durumunu merak etmiyor değiliz!
    Onayladı mı, onaylamadan oldu bittiye mi getirildi? Bundan sonra bu tarz oldu bitti transferler yapılacak mı?
    Hep merak konusu...

    Oyuncu bazında değerlendirecek olursak.
    Hopf ve Palitsevich'in kalacak olması hem manevi açıdan hem de takım iskeleti açısından önemli. Sonuçta bu iki oyuncunun performansı takımda çok belirleyici oldu ve taraftar da bu oyuncuları çok seviyor.
    Mevcut diğer oyunculara bakacak olursak.
    Selçuk Şahin'in kalmasının iyi olacağını düşünüyorum. Tecrübe bazında takıma beyin olabilecek bir oyuncuya her zaman ihtiyaç var. Son bir sezonunda takıma abilik yapması isabet olacaktır. Son zamanlarda yol kateden Issah veya ona benzer bir oyuncunun takıma dinamizim katacağı kesin ama beyin olamayacağı da apaçık ortada.
    Beyin görevi görecek oyuncu olmadığı sezonlarda nasıl zorlandığımızı hatırlarız. Geçen sezonun ikinci yarısında, Hleb ile birlikte takımı nasıl çekip çevirdiklerini biliyoruz.
    Bir yandan tecrübe demişken İlhan Parlak transferi de iyi oldu. Tecrübeli ayak iyidir.

    Selçuk haricinde; Aydın, Ahmet Oğuz, Anıl, Issah, Marko, Etien, Umut, Vedat, Rantie gibi tartışılan oyuncuların kalması yanlısıyım.
    Issah ve Rantie nasıl sezon sonuna doğru verimli olmaya başladılar ise eldeki mevcut, oturmaya başlamış kadroyu çok bozmamak gerek.
    Uyum sorunu önemli... en büyük örnek bu konuda, şu an Giresunspor'da olan Dmitriadis. Bu sezon kendini aştı. Gerek uyum sorunu gerekse de teknik direktör muhalefeti ile harcanmıştı. Yoksa Sckeic veya Issah'tan pek de bir eksiği yoktu. Belki de tek eksiği yaş.

    Gideceği konuşulan oyunculardan Serdar'ın kalması yanlısı değilim. Bu sezonki katkısı tartışılmaz ama sürekli gideceği konuşulan bir adam gitmeli.
    Uğur ise uygun alıcısı çıkarsa satılabilir. Tam zamanıdır...
    Aydın ise özel bir oyuncu.. kalmasından yanayım.
    Ring, Mehmedi, Cosmin Matei ile de yollar ayrılmalı. Scekic konusunda da tam olarak emin değilim.

    Yeni transferlerden Ndiaye'ye ihtiyaç var mıydı bilmiyorum. Skuliç ise kapalı kutu.. Videolarını izledim. Vedat'tan daha etkin. Ama Etien'in de videolarını izledim ardından. Etien daha teknik gibi gözüktü gözüme. Bekleyip, izleyip göreceğiz.

    Sonuç... her sene hem hoca hem de oyuncu bazında yap-boz gibi olan takım, tam belirli bir raya oturmaya başlamışken yeniden bozulmayıp nokta transferler ve altyapı desteği ile bezenir, gereksiz olan bir kaç oyuncu ile de yollar ayrılırsa önümüzdeki sezon daha iyi bir takım izleyebiliriz.
    Geçtiğimiz senelerde bir kaç adam akıllı nokta transferin bile olağan takım kurgusunu nasıl yukarı çektiğini gördük. Sorunumuz her sene yeniden yapılanmaktı.
    Çok anormal bir şey istemiyoruz. Eldekini tutup biraz katkı ile daha yukarı oynamak. Bu kulübün bunu yapacak gücü de var ama İlhan Cavcav'ın tutumlarından ve tabiri caiz ise ise "fakir düşme" paranoyasından dolayı sürekli kontrol yitirip başa sarıyorduk. Bulgura giderken pirinçten oluyorduk.
    Ümit Özat'la olsa da yine de elimize bu sefer bu fırsat geçti. Değerlendirirsek ne ala!

  6. #6
    Kasımpaşa maçı sonrası yazdığım "2017-2018 Gençlerbirliği’nin Miladı Olsun" başlıklı yazının konu ile ilgili bölümü;

    Baştan Başlamak Gerek

    2017-2018 sezonunu kulübün miladı haline getirmek için en baştan başlamak gerekiyor. İlk olarak yıllardır tekrarlanan hatalardan ders çıkartmalıyız. Ucuz ve çok yabancı futbolcu almak yerine, örneğin bu sezon kulüpte 20 yabancı futbolcu vardı, kaliteli birkaç yabancı ve altyapıdan gelecek vadeden oyuncularla eldekileri en iyi şekilde harmanlayıp yeni sezona hazırlanmak gerekiyor. Böylece hem altyapının önü açılmış olur, ki bu sezon kulüpteki bazı yabancı oyuncular bile ligde forma şansı bulamadılar, hem de kulübün transfer ve yıllık ücret giderleri azalır.

    Transfere harcanacak üst limiti de, bir önceki sezon TFF’nin “puana para” uygulamasında kazanılan parayla sınırlamak da dengeli bir şekilde ilerlemek ve artı kasa olarak kulübün ilerlemesi için güzel bir hamle olacaktır.

    Altyapının daha işlevsel olarak kullanılması için orta-uzun vadeli planların hayata geçirilmesi ve özellikle Avrupa’da bu işi iyi yapan kulüplerle koordine olup feyz alınması belki de ortaklaşa çalışılması gerekiyor. Altyapı ne kadar kaliteli meyve vermeye başlarsa, bu kulübün de sırtı hiçbir zaman yere gelmeyecektir. Kaldı ki son yıllarda "para kazandığımız tüm transferlerin altyapı oyuncuları olduğunu görmekle işe başlayabiliriz.

    İkinci olarak başkandan başlayarak yönetici ve teknik adamların basına ve taraftarlara ortak bir dil kullanmaya başlaması gerekiyor. Çünkü gelenekler ancak ortak bir dille yaratılabiliyor. Örneğin birkaç gün önce Türkiye Kupası’nı kaybeden Başakşehir teknik direktörü Abdullah Avcı’nın “bu sezon ikinci finalimizi de kaybettik ama yılmayacağız, çalışacağız ve gelecek yıl da iki kupa için mücadele edeceğiz” sözleri bir geleneği başlattıklarının habercisi. Benzer bir şekilde başkan ve yöneticilerinde gelecek sezona dair verecekleri mesajlar futbolcular, taraftarlar ve basının nezdinde karşılığını bulacaktır.

    Bu nedenle bizim de kulüp olarak bir an önce bir hedef koyup, her açıklamada bu hedefin samimiyetini göstermek adına gerekli hamleleri yapmamız ve yılmadan bu yolda devam etmemiz gerekiyor.

    Gençlerbirliği’nin şu anda koyabileceği en samimi hedef her yıl Türkiye Kupası ve Avrupa Kupalarına gidiş biletidir. İlk yıllar bu hedef gerçekleşmese bile samimi bir şekilde hedefe inanmışlık ortaya koyulursa arkanızdan geleceklerin sayısı her geçen gün artacak ve başarıya daha da yaklaşılacaktır.

  7. #7
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    17 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    Angara'nın göbüğü
    Mesajlar
    177
    Alıntı serkan_gungordu demiş ki... Mesajı göster
    Durumu sıralayarak başlayalım.

    Takımdan ayrılması beklenen oyuncular: 1. Serdar 2. Aydın 3. Selçuk 4. Ring 5. Mehmeti
    Takıma Yeni sezonda katılan oyuncular: 1. Ahmet İlhan 2. Berat 3. Mert 4. N'Diaye 5. Skuletic
    6- Serdar Öztürk ile 2 yıllık sözleşme yapılmış.

    Ayrıca 2017- 2018 sezonu Gençlerbirliği için değişimin başlangıcı olsun diyen M.Ali'nin görüşlerine katılıyorum.

    Çöp transferler yapıp ya tutarsa diyeceğimize onlara toplamda harcadığımız para ile ilk 11 de oynayacak bir orta saha almalıyız.
    Alt yapı oyuncularımızın önünü açmak için de böyle yapmak zorundayız.
    Konu Ozan_Güler tarafından (06-Jun-2017 Saat 23:20 ) değiştirilmiştir.

  8. #8
    ALKARA
    Üyelik tarihi
    17 Mar 2013
    Bulunduğu yer
    konya
    Mesajlar
    167
    ben bu transfere karşıyım ama bu serdar bizde başarılı olacak ve bizi utandıracak gibi bir his var içimde...
    selçuk kalsın, gerisi hallolur bence.

  9. #9
    Alıntı mehmet galip demiş ki... Mesajı göster
    ben bu transfere karşıyım ama bu serdar bizde başarılı olacak ve bizi utandıracak gibi bir his var içimde...
    selçuk kalsın, gerisi hallolur bence.
    Bence çekirge bir sıçrar, iki sıçrar..
    Kim gelirse gelsin bizde başarılı olmasını isterim ama İçimdeki ses bu sefer tutmayacak diyor..

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •