Taraftar olarak kara takım Maltepe, al takım da Yenikapı meydanlarındaki kalabalığın desteğini alacakmış diye duydum.
Yılın maçı olacak bu
Taraftar olarak kara takım Maltepe, al takım da Yenikapı meydanlarındaki kalabalığın desteğini alacakmış diye duydum.
Yılın maçı olacak bu
Akşit Ağabeycim hem de ne maç oldu. Ümit Özat yönetiminde son derece sıkıcı bir futbol oynayan Gençlerbirliği oyuncuları, keşke gelip bu maçı izleselerdi. Bir tarafta Ersun Yanal döneminden kalma 3lü savunma sistemi ile modern pas oyunu oynayan Kara Takım, öte tarafta Mesut Bakkal döneminden kalma son derece sinik ve zayıf bir futbol oynayan Al Takım... Tabi ki pozisyonlara giren, keyifli futbol oynayan ve golleri bulan Kara Takım oldu. İzleyen herkes için bir ders niteliği taşıyan Kara takımı ve sahada gösterdikleri üstün performansla bu galibiyeti almamızda büyük emekleri olan polates- menajeri Ozanio Gulerios'u kutluyorum. (Ki kendisi başlı başına bir yazı konusudur) Yüce yaradan her takıma böyle bir menajer ve forvet nasip eylesin diyorum!
Ricardo Neccola Polatez + Ozanio Gulerios + Mustafa Ateş = Form geçici, klas kalıcı...
Evren Işık = İşbilen
Serkan = Van Basten (Sakatlıklarla boğuşanı)
Kara Takım Savunması = Karınca ordusu
Bülent Atlas = Gereksiz gerekli
Özhan Yüksel = Home alone
Al Takım Savunması = Moskova Savunma Bakanlığı
Al Takım Hücumu = San Marino Hücum Hattı
Sahanın yüzde 15'i Soylu Ailesi
Al Takım adına maçın kırılma noktası 1-0 öne geçtiğimiz andı. Veya santrayı yaptığımız anda olabilir karar veremedim
Maçın özeti; yıldız oyuncularla güzel bir kadro kurulacağını düşünen Al takım, görev adamı oyuncularla kurulu olan Kara takım karşısında varlık göstermekte zorlandı.
Çok güzel maç oldu, çok güzel. Oyun da keyifliydi. Öncesi sonrası, sohbet... Çok özlemişim. Geniş bir sahada oynamanın verdiği haz ise tartışılmaz. Alan büyük olduğu için yaldır yaldır koşma fırsatım da oldu.
Özet:
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Serkan'cığım, mufassal malumatın için çok teşekkürler.
De.......
Maçın skoru nedir?
Golleri atanların ve yiyenleri kimdi öğrenebilirmiyim?
Ayrıca,
Acemi hakem ve acemi yancılar kimlerdi?
Taraftar durumu nasıldı?
Gazetelerin Istanbul baskısı geç biten maça ilişkin pek bilgi vermiyorda.
Akşit Ağabeyciğim tribünler tıklım tıklım doluydu. altı aylık bebekten tutun da, yirmili yaşlardaki kadınlara kadar herkes tribündeydi. Kara Takım çok sayıda bulduğu net pozisyondan ancak üç tanesini gole çevirebildi. Gollerin ikisi Evren'den, biri de büyük yıldız ve usta futbolcu Polatez'den geldi. Burada Al Takım kalecisi Engin'e ayrı bir paragraf açmak lazım. Polatez'in birbirinden şık, adrese teslim vuruşlarına karşı kalesinde adeta panter kesildi. Hele Polatez'in sol kanattan yapılan muz ortaya yükselip, bir süre havada asılı kaldıktan sonra adrese teslim yaptığı bir kafa vuruşu vardı ki, görülmeye değerdi. (Evet bu vuruşu da Engin kurtardı)
Buna karşılık Al Takım, maçın başında sahadaki tek kadın oyuncusu Maide'nin ayağından şık bir gol buldu. Maide topu önünde bulduğu anda, eskiden beleşçi diye tarif edilen bitirici oyuncuların vurduğu gibi, tek ama son derece temiz bir gol vuruşu yaptı. Maide o kadar iyi bir vuruş yaptı ki, maçın başından sonuna kadar Kara takımın kalesini gole kapatan defansı ve kalecisi Özgür, Maide'nin topla ne zaman buluştuğunu, ne zaman vurduğunu ve nasıl gol olduğunu ancak VAR (yancılar ve hakemlerin hepsi acemi olduğu için, biz de Video Assistant Referee kullandık. ama sevmedik, önümüzdeki maçtan sonra tekrar acemi triosuna döneceğiz) sistemi için kenarda kurulu monitörden izleyebildiler. Tabi futbol takım oyunu, bir tek Maide'nin çabaları ile olur mu, olmadı! Maide'de baktı takımda bir numara yok, başlarım böyle işe diyerek, kenar yönetimine "beni değiştirin" işareti yaptı ve sahayı terk etti.
Kısacası maçı 3-1 Kara Takım kazandı. Kaleciler atılan golün çok çok fazlasını kurtardılar. Maç sırasında ve maçtan sonra ufak tefek gerginlikler olduysa da, taraflar neredeyse tam kadro olarak çiftlikte kokoreç yediler ve oradan da olaysız dağıldılar.
Sevgili Serkan,
Ayrıntılı açıklamaların için çok teşekkür ederim.
Bu yazının devamı da gelir inşallah.
Lütfen maçlara devam edin.
Bu maçlar hepimizin kardeşliğini pekiştiriyor.
Bu arada kaleci sorunu çekilirse hafta sonunda Mehmet Galip kardeşimizi öneririm.
Gözlerimle gördüm ve de şahidim. Kaleyi harika kapatıyor
Bu arada menejer Ozannio Gulerios'un performansını merak da etmedim değil.
Ayrıca oyun sırasında hiç diz üstü yüksekliğinde ortalar yapılmadımı acaba?
Hani büyük golcümüz Neccola Polatez bu topları çok sever de.
Bir de izlenimimi söyleyeyim. Eski maçlar çok daha gollü geçiyordu. Ne oldu da gol kısırlığı çekildi anlayamadım. Tamam kaleciler şahaneydi ama bu da bir dereceye kadar.
Bu arada sevgili Maide kardeşimizi kutlarım.
Kadınların gücünü dikkate almayan hastalara gelsin bu gol.
Hepinize sevgiler.
Ne maç oldu be! Tadı damağımızda kaldı. Bir görecektin Akşit Abi… Emre’nin Babası da ben de sahada basmadık yer bırakmadığımız için maçın üzerinden üç gün geçmesine rağmen yorgunluktan hâlâ bacaklarımız ağrıyor ve sünnetli çocuklar gibi yürüyoruz, o derece yani… Bir de maçtan sonra eve gittiğimde hanımdan bir sürü laf işittim. Sahadaki lastik ve yapay çim parçaları ayakkabıların içine dolmuş. Ayakkabıları çıkarınca hepsi etrafa saçıldı, ortalık mahvoldu. Hanım da haklı olardak kızdı. Maçta sakatlıklar olabilir, hatta kol, bacak bile kırılabilirmiş. Futbolda bunlar olan şeylermiş ve normalmiş. Ammaa sahadaki lastik ve çim parçalarını ayakkabının içinde eve kadar getirmek ve antrede ortalığa döküp saçmak… İşte bu olabilemezmiş… Neyse, bir daha yapmayacağımızı, gelecek maçta dikkatli olacağımızı son derece munis bir şekilde ifade ettik de olayı tatlıya bağladık. Bu da böyle bir anımdır arkadaşlar.
Kara Takım olarak, Maide’nin usta vuruşuyla 1-0 yenik duruma düşmemize rağmen golden sonra kalede Özgür’ün devleşmesi, defansta Deniz ve Fırat’ın hava toplarındaki hakimiyeti, Maksut’un yerinde müdahaleleri, orta sahada Serkan’ın sert oyunla yılmayan ve sakatlanma pahasına ortaya koyduğu mücadele, yine orta sahada Evren’in adeta bir maestro gibi çalışması ve attığı iki şık golün yanı sıra milimetrik paslarla Polatez’i besleyip ona da bir gol attırması, sağ ve sol kanatlarda Mehmut Soylu ve Ateşoğul’un bitmek tükenmek bilmeyen bindirmeleri ve de ileride Emre’nin Babası (aynı zamanda Polatlez’in menajeri Ozanno Gulerarios) ile Ricardo Neccola Polatez’in rakip savunmayı sürekli meşgul eden ve hallaç pamuğu gibi atan son derece bilinçli ve organize futbolları bize net bir galibiyeti getirdi. Al Takım’ın kalesinde Engin’in devleşmesi ve Gençlerbirliği teknik heyetine “Neden yerli kaleci arayıp duruyorsunuz, işte aradığınız kaleci” dercesine yaptığı kurtarışlar, yine Al Takım defansında oynayan Büyük Ahmet (Ahmet Ay) ve Küçük Ahmet’in Polatez ve Ozanno Gulerarios’a göz açtırmayan savunmaları, Meriç ve Celil’in tam bir görev adamı gibi oynaması, Arda’nın her zamanki gibi istikrarlı oyunu ve isabetli pasları, Al Takım solbeki genç Ömer’in (Ömer Soylu) Gençlerbirliği altyapısında aldığı eğitimin hakkını fazlasıyla vermesi, özgüveni ile tam bir görev adamı olduğunu göstermesi ve özellikle babası ile girdiği ikili mücadelelerde hep ayakta kalan kişi olması 3-1’lik skorun artmasını önledi. Al Takım orta sahasında yer alan iki kardeş topçu Özhan ve "Cantona" Gökhan’ın çok top ezmeleri ve golcü forvetler Maide ve Serdar’ı iyi besleyememeleri tek golden fazlasını bulamamalarına sebep oldu. Al Takım’da bir oyuncu daha vardı, Klasspor’un sahibi Bülent Atlas’a benzettim ama onun biraz daha zayıfı… İşte onun ne işe yaradığını hiç anlayamadım. Ayağına gelen topları ne yapacağını bilemediği gibi sert oyunu ve her an kavgaya hazır agresif tavırlarıyla ortamı çok gerdi ve Al Takım’a çok zarar verdi. Bu kişi hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum. Umarım Al Takım oyuncuları durumu kendi aralarında müzakere edip bu kişi hakkında en doğru kararı verirler.
Burada Al Takım kalecisi Engin Kocabıyık’a da bir parantez açmak istiyorum.Yav Engin onu kurtardın tamam dedik bir şey demedik, bunu kurtardın bir şey demedik, kaleye şandellenen topları çıkıp çıkıp aldın bir şey demedik ve hatta tebrik ettik, Polatez’in şutlarında bir gol hariç kaleyi gole kapattın bir şey demedik ama Polatez’in altıpasta kendisine diz hizasında yapılan ortaya önce tek dizinin üzerinde topu bekleyip sonra bir müddet havada asılı kaldıktan sonra uçarak ters tarafa yaptığı son derece spektaküler kafa vuruşunu uçarak doksandan çıkarman hiç iyi olmadı. Efsane olacak ve yıllarca konuşulacak bir golü peynir ekmek gibi yiyip harcadın yav. Keşke Polatez’in attığı o golü yemeseydin de bu vuruş gol olsaydı. Neyse, bitti gitti, geri gelmez artık o pozisyon.
Bu arada maç sonrası Çiftlikte sohbet ederkene laf lafı açtı ve güzel bir olay gerçekleşti. İç saha maçlarını Ankara’da oynarsak Arda uzun zamandın beri sürdürdüğü Passolig protestosuna son verecek ve tribünde aramızda olacak. Öyle değil mi Arda?
AL AL AL TAKIM
İşin şaka kısmı bir yana Kara takım kadrosu çok maç fazlası olan canlı oyunculardan kuruluydu. Bir de bir kişi eksik oynayınca 3-1 bile bizim için büyük başarı.
O da kalecimiz sayesinde tabi... :-)
Neredeyse 9-10 senedir halı saha yapmamış ve aylardır da yürüyüş ve koşuyu bırakıp göbeği salmış birisi olarak defans ve önliberoda kendimi ısınmadan hırpalayınca ve bir de üstüne maç çıkışı kıyafet değiştirmeyip rüzgar yiyince tabiri caize ertesi güne Robocop gibi kalktım. Kas ağrılarından sabaha kadar uyuyamadım.
Defansta benden hamlık bakımından çok da farkı olmayan Ahmet Ay ile koştuk durduk. Ahmet de üstüne düşen görevi fazlasıyla yapmaya çalıştı.
Bülent'in gece hayatına takılmaktan!!! dolayı formsuz kalıp sürekli düşüp çimleri öpmesi, golcümüz Serdar'ın rakip 18'den dışarı çıkmaması, Özhan-Gökhan kardeşlerin süper passız oyunları, bitirici santraforumuz Maide'nin oyuna erken havlu atması hep Al Takım handikapı olarak göze çarptı. Bir kaç takviye ve biraz antremanla dengeyi yakalayabiliriz sanırım. ;-)
Gerçi haftaya maç saati muhtemelen Datça'da olacağım ama..Al Takım toparlar diye ümit ediyorum.
Sahiden benim de aklıma takıldı, Al Takım futbol olarak hep belli bir seviyede kaldı, hiçbir zaman Kara Takım gibi üst düzey bir futbol oynayamadı, ammaaaa oyuncuları her zaman futbolu bilen, saha içinde saygılı arkadaşlardı. ne oldu da böyle bir oyuncuyu takımlarına kattılar, anlamadım! kendisini futbola verdiği kalıcı zarardan dolayı protesto ediyorum.
Özlemişiz...
Alıyla karasıyla saha kenarından destek veren eş ve çocuklarıyla bütünleştik, aile olduğumuzu gösterdik.
Yalnız kokoreç acıydı.
Ben zaten başından beri kara takım'ı desteklemiştim. Yaşa varol KARATAKIM!
a|c
Kalpağımı alır giderim...
İlk defa alkaralar halı saha organizasyonuna katıldım. Kokoreçten şikayetim yok az acı severim ama bacaklarımın ağrısı yeni geçti, uzun zamandır futbol oynamıyordum. Başka organizasyonlara zamanım olursa yine katılırım.
Konu Ahmet_Ay tarafından (13-Jul-2017 Saat 23:30 ) değiştirilmiştir.
Uzun zamandan beri ilk defa böylesine efsane bir maç yaptık ama forumda fotoğraf yok. Facebook'taki Alkaralar sayfasına korsan giriş yapıp maçtan bazı fotoğraf karelerini kaydettim. Forumda da şimdilik iki fotoğrafı ben paylaşmış olayım. (Üç fotoğraf daha vardı, hata vermesi yüzünden bir türlü yükleyemedim.)
Bir fotoğraf daha...
Bir fotoğraf daha... Maç sonrası...
Bir fotoğraf daha... Maç sonrası...
Zaman geçtikçe anlarmış insan bazı hatalarını. Ben de Polatez'in kafa vuruşundaki estetik kurtarışımın manevi kayıplarını şimdi idrak edebiliyorum. Benzer bir pozisyonda aynı reaksiyonu vermeyeceğimden emin olabilirsiniz. Bu arada maçtaki kurtarışlarım ve övgü dolu sözleriniz sayesinde yenilmemize rağmen moralli bir hafta geçirdim. Daha sonra Çarşamba günü oynadığımız diğer maçta da aynı performansımı devam ettirdim. Ama yine benim olduğum takım kaybetti. (4-5) Maç çok keyifliydi, ama daha keyifli olana maç öncesi ve maç sonrası insanların birbiriyle olan diyaloğu ve dostluğu. Uzun yıllar uzaktan takip ettiğim bir şekilde müdahil olduğum Alkaralar'a sonunda fiziken sızmanın ne kadar doğru bir karar olduğunu gördüm. Güzel insanlar topluluğuna (Bülent hariç) sevgi ve saygılar.
Bir dahaki maçta, Polatez, diz hizasında yapılan ortaya tek dizinin üstünde çömelerek bekledikten sonra gelen topu uçarak ters tarafa kafayla yolladığında "kale arkasındaki foto muhabirlerine poz verircesine uçmak" serbest, kurtarmak yasak Engin... Ayrıca Bülent hariç, bu güzel insanlar topluluğuna saygı ve sevgilerini sunman ne güzel... Bizden de aynı şekilde saygı ve sevgiler.
Bir dahaki maç Salı(18 Temmmuz) Bahçelide halı sahada kesinleşti demi?
Rövanş günü geldi çattı, kimler gelecek bu başlık altında yazsınlar.
Yer: Ankara Bahçelievler Halı Sahası
Saat: 20.00
Çeşitli kaynakları kullanarak geleceklerini beyan eden futbolcuların listesi:
1. Serkan
2. Maksut
3. Evren
4. Celil
5. Ahmet Ay
6. Özgür
7. Erdem
8. Utku
9. Kutay
10. Ayberk
11.Engin
12. Gürcan
13. İlker
peki ya polates ve vurguncu olduğu iddia edilen menajeri neredeler, yoksa bizim maç hafif mi geldi?
özhanla gökhan'dan da ses çıkmadı, yoksa bbizim maç ağır mı geldi?
merakla bekliyoruz!
Heyecanla bekliyorum.
Paylaş