Beyler, bu al takım kara takım rekabetinde unutulmaması gereken bir şey var, hepimiz sonuçta Gençlerbirlikliyiz! Yani bir maçı kazandık diye bu kadar sevinmenin, bu kadar kontrolsüzce ve mağlup takımı rencide edecek biçimde zafer sarhoşluğuna girmenin ne anlamı var ki? Neyse, büyük Kara Takım camiası olarak bunları da sineye çekmesini biliriz! ellerimizi kanatana kadar duvarları yumruklayacağız ama .... şaka la şaka, al takımı haklı galibiyetinden dolayı kutluyorum.

Akşam 19.30 civarında halı sahaya ulaştığımda bir baktım ki, Kara Takım'ın geçen maçta altyapıdan çıkardığı ve ilk kez forma vererek onurlandırdığı İlker, giymiş Al Takım formasını gelmiş. Bu da yetmezmiş gibi, geçen maçta Kara Takım savunmasının inatçı keçisi Maksut da Al Takım formasını giymiş. Bu işin altında bir bit yeniği var diye düşünürken, Utku'nun tatlı tatlı sırıttığını gördüm ve anladım ki bu işin içinde Utku'nun parmağı var. İşte böylece Polatez, Mustafa Ateş, Mehmet Soylu ve Ozannio Gullerios gibi önemli oyuncularımızın eksikliği yetmezmiş gibi, evdeki bulgurdan da olmuştuk. Biz de boş durmayıp kadromuzu Erdem ve Gürcanla güçlendirdik.

Maçın başlaması ile beraber, Kara Takım olarak sağlık sollu acayip ataklar geliştirdik. Kafalarda "acaba polatez ve menejeri olmadan takım daha mı iyi oynuyor" soruları oluşuyordu. Organize ataklarımızın birinde, kaleciyi de pasla geçtikten sonra Evren'e çizgi üzerinde dokunmak kalmıştı ki, Evren de başarıyla dokunup skoru 1-0 yaptı. Ardından bulduğumuz çok sayıda gol pozisyonunu, Adanaspor maçındaki Gençlerbirliği forvetleri gibi cömertçe harcadık. Biz cömertçe harcarken Ahmet Ay boş durmadı, kaleyi yaklaşık 20 metre mesafeden gördüğü anda, polatez'e nazire yaparcasına, Allah ne verdiyse pis burunla dayandı. O ana kadar kalesinde güven veren Özgür, bu şut karşısında çaresiz kalınca skor tabelası 1-1 olarak değişmiş oldu. Maça adeta haatında ilk kez futbol topu görmüş gibi başlayan Erdem, 10. dakikadan sonra sezileri ile bir sürü pozisyonu engelleyip, üst üste çalımlar ve etkili paslarla Kara Takım'a güç veriyordu. Ancak, "Bravo Erdem" "Helal Erdem" "Adamsın Erdem" gibi yüreklendirici sözlerimiz gereğinden fazla motivasyon sağlamış olacak ki, kendi ceza sahasında çalım yaparken topu kaybetti ve bir anda Al Takım karşısında 2-1 geriye düştük.

Neyse ki geri dönüşümüz hızlı oldu. Birbirinden organize ataklarla bulduğumuz çok sayıda karşı karşıya pozisyonda, rakip takımın insafsız kalecisi Engin'i mağlup edemeyince, iki pozsiyonda daha kendisini paslarla geçerek, Evren'in ayağından goller attık ve durumu 3-2'ye getirdik. maç 3-2 olduğu andaki Kara Takım hücum istatistiklerini vermek gerekirse: shot on goal 72 goal 3.. Geriye kalan 69 pozisyon ne oldu diye sorarsanız, bir kısmını Engin büyük bir gayretle kurtardı, kalanını ise Kara Takım ahalisi olarak, özellikle de Fırat ve ben hayret verici biçimde kaçırdık. Ardından ender gelişen Al takım ataklarından biri daha Celil'in ayağından gol oldu ve ilk yarı, karşılıklı atılan gollerle 3-3 sona erdi.

İkinci yarı analizi az sonra!