Konu: 2012 - 13 / Süper Lig 32. Hafta / Gençlerbirliği - Kasımpaşa

---

2012/2013
Süper Lig 32. Hafta Maçı

GENÇLERBİRLİĞİ - KASIMPAŞA

3 Mayıs 2013 Cuma, saat: 19:00
19 Mayıs Stadı

---

03.05.2013 (Cuma) 19:00

3 Mayıs Cuma akşamı saat 19.00 da oynanacağını hatırlatmakta yarar var merkez.

benim kümede kalma hesaplarımda yenebileceğimiz tek takım buydu..
tabii bu hesapların içinde galatasaray ve fenerbahçe galibiyetleri yoktu. bu iki beklenmedik maç sonucunda kazanılan 6 puan kaymaklı ekmek kadayıfı gibin geldi.. hemide altı bilem kızarmış..

şimdi:
özgür ve azo'nun göbekte yer aldığı bir orta sahada petroviç'in, ilaveten zaten yedekte beklettiğin tomiç'in yokluğunu bahane gibi öne sürüp kadayıf keyfini şalgam suyuna feda etmenin bir alemi yok..
kasımpaşa çok etkili bir oyun sistemine sahip değil.. tamamı bireysel yetenekler üzerine kurulu bir kazanma planları var.. buna plan denilirse eğer.. üstelik şota'da bunu körüklemiş ama değiştirebilmiş değil..
oyun disiplininde ısrar eden, maçı adım adım kazanmayı prensip edinen takımlar çok rahat geçerler kasımpaşayı.. bkz. uche'nin kayıpları oynadığı eskişehirspor maçı..
bir tek iyi yanları var yalnızca; kanatları çokca kullanıp topu uche'yle buluşturuyorlar. bunu o kadar çok yapıyorlar ki; kazma uche gol krallığında iddialı hale gelmiş.. eskişehirspor gibi gol yese bile ileride basan, yardımlaşarak rkibini boğan, bunaltan takımlar karşısında bunu yapamıyorlar haliyle..
kümede kalma korkusunun olmadığı, hocanın oyuna etkisinin azaldığı son haftalarda bende takımımızdan bunu bekliyorum. bireysel yeteneklerimiz kasımpaşa ile kıyaslanmayacak derecede üstünlük sağlıyor bize..
tek ihtiyacımız olan: dayanışma.. uefa'ya gidecek tek yol bu güne kadar yeterince sergilemediğimiz dayanışmadan geçer bizim için..

kadro yapısının zayıf olduğundan bahsetmek abesle iştigaldir. dolayısıyla bizim sorunumuzu tarif edemediği gibi meselenin uzamasına hocanın ve yönetimin haketmediği zamanları kazanmasına sebebiyet verir.. tabiki hedefsiz ve basiretsiz yönetim kazanırken, kulüp ve ona gönül vermiş taraftarlar kaybeder..
devre arasında yapılan takviyelerle hiç olmadığı kadar son yılların en kaliteli ayaklarına sahip oyuncu grubumuza haksızlık demektir bu.. bu kaliteli ayaklara sahip kadro sanki bir torbayı sahaya boşaltmış gibi yersiz ve düzensiz dizilirse bakan herkese kalitesiz görünür.. hiçbir mevkide eksiği olmayan oyuncu kadromuzun diğer takımlarda kıyametleri koparan doğru taktik dizilişle sahaya sürülmeyişi bizde neden ihmal ediliyor anlamak mümkün değil..
çünkü bu son söylediğim şey tam bir hoca beceriksizliğidir. bu kadroya yapılan ödemelerin, bu kadrodan beklenen başarıların heba edilmesidir.. bunu yapanda beceriksiz ve basiretsiz hocadır..
fuat hocanın gençlerbirliğinin hocası olmasından gayrı savunulacak hiçbir yanı yoktur.. ama bütün bunların gençlerbirliğinin kaybedilen zamanlarının ve heder edilen paralarının sebebi olduğunu söylemek aslında hocaya veya kadroya değil kulübe sahip çıkmak olduğu görülmelidir..

kadronun yetersiz olduğunu söyleyenler ortaya yanlış sahaya sürülen ekibimizin aldığı sonuçlar yerine daha somut şeyler sürmeleri lazımdır.
bazı maçlarda hatalı goller yemesine rağmen çoğu maçımızı kurtaran ramazanmı kötü kim kötü meselaa.. kim kötü?.
sağbekte oynadığı müddetce, düz bir oyuncu gerektiren sağbekin bütün özelliklerini sergileyen cemcanmı kötü?. orta sahaya beyin görevine alırsan hariç tabi..
bütün kulüplerin peşinde olduğu son yıllardaki en istikrarlı savunmacımız aykutmu kötü.. yada geldiğinden beri en başarılı sezonunu yaşayan hatasız bir sezon geçiren kulusiçmi kötü?. yada onun yerine oyuna dahil olan 19 yaşında herkese parmak ısırtan ahmet'mi kötü?.
artık ben utandığım için saymayacağım ama siz söyleyin tosiç'in neresini beğenmediniz?.

devre arasında yapılan transferlerle demiştik..
orta sahanın sağında oynatabileceğimiz tomiç'i o müthiş kariyerini göre göre yedekte tutmak, o mevkide tek alternatif olması dikkate alınırsa başlı başına bir futbol cinayetidir.
azo tüm iyi niyetiyle ve bütün enerjisiyle tek yaratıcı oyuncumuz olma özelliğini başarıyla sürdürüyor.. bence takdir görmesi lazım ama siz beğenmiyorsanız gönderelim..
özgür bütün memlekete defansif bir orta saha nasıl oynanır gösteriyor.. ha sen zaten yaratıcı oyuncusu tek olan bu orta sahadan tenten'i göndermiş onun yerine cemcan'ı yaratıcı oyuncu düşünmüşsün.. sanada eyvallah hoca..
orta sahanın solu bomboş.. memlekette eskilerin solhaf dediği orta sahın solunda oynayacak tek oyuncu hurşuttur.. ama biz anlaşılmaz bir biçimde, rakiplerimizi yok saydığımız için olacak onu sağaçıkta öldürdük..
öldürdük çünkü hurşut sağaçıkta sırtını çizgiye verip rakipleri tarafından kolayca çözülebilen ve bir tek kendini tatmin eden bu yaptıklarından başka bir aksiyon yapamaz.. futbolun kurallarına aykırı şeyleri ondan beklemek ayıp olur..
halbuki orta sahanın solunda topla çıkıp, hızla inebildiği çizgiden vlemincikx'i beslese adam şimdiye kadar gol kralı olmuştu..
o zaman vlemincikx kötü diye düşünüyor olmalısınız çünkü hepsini saydık.. hepside kullanım klavuzunda yazan bütün özelliklerini fazlasıyla sergiliyorlar..

buldum.. buldum.. ermin zec kötü.. bir tek bunu saymadık..
ne dedik kullanım klavuzunu okumak lazım.. teweter'da yazmak değil okumak lazım..
ermin zec kesinlikle çok yetenekli bir santrofor.. bu mevkide neler yapabildiğini hepimiz gördük.. gördük ama oklar hocayı gösterdiğinde hemen önüne geçip zec kötü diyebiliyoruz..
ermin zec çok az santroforda bulunan tek vuruş özelliğine sahip.. topla buluştuğunda önünü boşaltıp köşeleri görmesi muhteşem bir yetenek.. mustafa pektemekte böyleydi.. birde bu çıktı..
hiçbir şekilde top süremeyen, adam eksiltemeyen bu kardeşimizi solaçıkta oynatan ve bunları yapmasını bekleyen hoca kötü değilde zec kötü.. oldu gözlerim doldu..
halbuki tamda atariks ikilisini olaştıracakları vleminckx ile çift santrofor oynayacakken, sıfır fayda sağlayacağı solaçıkta oynatırsan tabiki kadro yetersiz görünür..
son sezonlarda hiç görmediğimiz yetenekte bir santroforumuz geliyordu: artun..
aynı şekilde onu sağaçıkta santrofora top taşırken gören varsa söylesin.. biri hocaya söylemiş demekki onu arıyorum.. onu sağaçıkta hocada görmediğine göre bunu kim dedi arkadaş..
yoksa böylesine bir yeteneği hiçde yapamadığı, yapamayacağı sağaçıkta öldürmenin başka izah ve kabul edilebilir bir yanı yok..

burada saymadıklarımızında diğer takımların yedeklerinden çok daha kaliteli bir yedek kulübesi oluşturduğunu görelim lütfen..
tüm kadromuzu yedekleriyle birlikte tek tek ele aldık.. ha bunların hepsinin yanlış olduğunu düşünebilirsiniz.. zaten bu kadroda tek kötü olan hocada böyle düşünüyor..
bu kadar kaliteli bir kadronun, böylesine kolay bir sezonu ıskalamasından belli değilmi bu durum?..

Uzaktayım malum.
Maç nasıl geçiyor?
Seyirci durumu nasıl?
Umut varmı?

İzleyenler bir şeyler yazarsa sevinirim.

böyle bir mesajı herhalde geçen senenin sonunda yazmıştım, uzun yıllar süren hedefsizlikten ve basiretsiz hocalarla çalışmaktan olacak her senenin sonundaki mesajlar birbirine benzemeye başladı..
"yaşasınnn sonunda bizimde bir hedefimiz oldu" oldu en sonunda oldu can com com..

32. hafta oynanıyor sevgili kaptanımız ve ondan daha çok sevgili hocamız birer gün arayla patlattılar.. "hedef beşincilik" diye..
"altı puanlık bir maç" dedi hocamız maçtan önce.. yorumcularda dediki "vayy beee" ne hoca ama.. beğendiyseniz size verelim..

bazı arkadaşlarım sıcaktan ve sezon sonu tatil havasından bahsedip, bitsede gitsek havasında bir maç izlemiş olduklarını söylüyorlar ama..
ama öyle olmadığını, ilk 5 hedefine ulaşmak için kesinlikle kazanılması gereken bir maç olduğunu başta hocamız ve kaptanımız söylüyorlar.. kime inanacaz?.
hocaya inanmamız gerektiğine göre sorumuzuda hocaya soralım: ardışık iki maçı kazananın ilk 3'te, üstüste iki maç kaybedenin düşme hattında yer aldığı böylesine zorlu(!) bir ligde bitime iki hafta kala bize bula bula 5.lik hedefinimi buldun?.
diyelim buldun.. 5.liğe soyunan takım böylemi olur?. 5.liğe soyunmak hamamda soyunmaya benzemez.. forvetin altından girip üstünden çıkmışsın hala 3'lü forvet oynuyorsun hocam.. santroforları açık oyuncusu olsun diye zorluyorsun, açık oyuncuları kulübede ölüyor.. etme bele gözün sevem.. cimi durmaz'a bundan kelli sözünü geçir, cimi'yi durdur bende duracam.. 5.'lik uğruna ne değerler batıyor.. hoca nasreddin'lik her hafta, erkeklik bir hafta.. ne güzel istanbul bee..
sen öyle herkesin hoşuna gidecek lafları et.. etmeyede devam et.. ama hocalığı bırak.. herkes bildiği işi yapacak..

öyle futbol kitaplarını açıp içinden doğruları okumayla herkes hocalık yapar.. sonuçta her dediğin doğrudur.. maçtan önceki yorumcular gibi herkesin diyeceği aynıdır: "vayy beee ne hoca ama".
sonuç: 5.lik hedefi ne olacak?. 32. haftada bir hedef koyup, akşamı vazgeçmek ne olacak?.

maçtan önce belirtmiştik; ara ara patlayan bireysel yeteneklerinden başka hiçbirşeyleri yok.. bunları yenmek için eksik olsan ne olur, sakat olsan ne?.
adamlar sahada geziniyor ve ara ara patlıyorlardı, bizde onlara bakıp duruyorduk..
sarı bebe gene her zamanki gibi boştu ve boş olduğunu devamlı belli ediyordu.. sonra çıktım gittim.. olacaklar belliydi, hiç umut yoktu ve maçtan sonra söyleneceklerde belliydi..
maçın sonucunu öğrendiğimde derin bir oh çektim.. oh bee yenememişiz ama yenilmemişiz de...
yenemiyorsan yenilme diye bir musibeti bu ülkeye hedef diye sunan fatih terime isyan edermisin?.
memedim bu sözü iğri büğrü söyleme, bir çapa hoca gelir tarumar eder takımını; ruhunu.. meselesinde olduğu gibi yenemiyorsan yenmenin yollarını bulmak için çabaladığın eski günlerini mumla ararsın..

onur_aydogan demiş ki...

İlhan Eker'e verilen tepki şık olmadı. ....................
Eski oyuncularımıza Ankara'da verilen tepkiler G.Birliği tribün kültürüne yakışmıyor. ...........

sadece ilhan'a değil, diğer takımlarda oynayan aynı durumdaki oyuncularımızada böylesine anlaşılmaz bir tepki var.. esas tepki koyulması gereken onları daha fidan halindeyken satanlara olması gerektiğ halde neden bu çocuklara tepki koyuluyor anlaşılmaz..
eskiden takımlar sahaya çıktığında ısınma hareketleri sürerken, rakip takımda oynayan oyuncularımızı çağırır alkışlardık. tabii her takımda birkaç oyuncumuz olduğu için neredeyse her hafta bu dediğim bir kaç kez tekrarlanırdı..
rakip takım ve seyircisi önce bir şaşırır, afallar.. kendi oyuncularının gelipte bizim trübünlere samimi sevgi gösterisini izleyince anlardı, bu oyuncularının bir veya birkaç sezon önce bizden gittiğini.. daha sonra bu sevginin ve bağlılığın böylesine bir ligde nasıl oluyorda devam edebildiğne hayret ederlerdi.
rakip tirübünlerden yükselen alkış sesleri bizim farklılığımıza olan takdirlerini sergilerdi..

tirübünlerimizide saran bizans etkisi, linç kültürü, puan için herşeyin mübah oluşu falan filan. bu illetin adına kim ne derse desin farklılığımızı yavaş yavaş ortadan kaldırıyor..
herşey bi yana, bizi biz yapan değerleri ortadan kaldırabilecek kadar kötü olan bu durumu düzeltmek yine bizim elimizde.. rakip takım oyuncularımıza göstermediğimiz tepkiyi eski oyuncularımıza hiç göstermemeliyiz..