Konu: 2015-16 Süper Lig 14. hafta / Başakşehir - Gençlerbirliği

2015-16 Süper Lig 14. hafta maçı

BAŞAKŞEHİR	GENÇLERBİRLİĞİ

6 Aralık 2015 Pazar, 16:00
Başakşehir FT Stadı




BÜLENT BİRİNCİOĞLU(Hakem)
MEHMET METİN(1. Yardımcı Hakem)
ATA YILDIRIM(2. Yardımcı Hakem)
ERDEM BAYIK(Dördüncü Hakem)
CANER AK(5. Hakem)
ADEM ELGÖRMÜŞ(6. Hakem)

3 atar geliriz...

İlk yarıda 3 atarız da, son 3 dakikada ne olur bilmem...

Son dakikalar kabusumuz resmen. Kazanmalıyız. Kazanmak zorundayız.

Son dk'lar ve Başakşehir deyince iki önemli olay geliyor insanın aklına... :-)
Birisi Cem Can ve yanlış zamanlama ile çıktığı kafa topu, ardından kaçan play-off.
İkincisi ise Nemanja Tomiç ve 90 artıda atıığı frikik golü. Keza o gül esnasında elektirikler kesildiği için maçın sonunu izleyememiştim de
net'ten öğrenince sevindirik olmuştum.

Cem Can gideli 2 sene olacak. Nemanja Tomiç ise kadro dışı bırakılacak deniliyordu hafta içi.

Dileyelim de bu sefer şans bizden yana olsun ve oyuncularımız bizi şaşırtsın.

iyi futbol iyi futbolcularla oynanır..
hiçbir kurala bağlı olmaksızın ayağı topa değenlerin rastgele doldurulduğu takım kadrosunun alacağı sonuçlar budur ve bundan daha başka bir şey beklemek hayaldir..
ve bu düzensiz ve nispetsiz kadronun oluşturulmasından ne futbolcularımızın kendileri nede şifo memet sorumludur. tamda burada, kulübümüzün idari yapısı gözönüne alındığında; sorulacak soru "bir duayenin takımı böylemi olur?"
şifo, arsen wenger olsa takımımız şu anda durduğu yerden ancak iki sıra üstte yer bulabilir..

takımda denge diye bir şey yok yahu.. bu nasıl görülmez?.
bizde söylüyoruz geride var bir kaç klas oyuncu, ileride var iki yumuşak ayak; günümüz futbolunun olmazsa olmazı orta saha tertemiz..
saya saya, 5m. yakınından biri geçse kendini yere yapıştıran landel sayılıyor ki; akıldışılığın bu kadarıda fazla.. sn. cavcav'da aynen böyle düşünerek oluşturmuş kadromuzu..

top yapabilecek, iyi kötü oyunu forse edecek oyuncularımız; orta saha boşluğundan dolayı birbirine 70m. mesafede oynuyor..
wallaa bu takım genede çok iyi yerde duruyor böyle bakıldığında.. günümüz futbol anlayışının ve teknik taktik savaşlarının geldiği nokta göz önüne alındığında, bunca varlık içinde 11 çaresizi oynayan ve desteksiz bırakılmış naçar oyuncularımızın ise gazla mazotla yada ne bileyim 1930'larda kalmış "hadi goçum" "hadi aslanım"la birşeyler yapacağını beklemek mucize beklemekle birdir.
daha önceleride çok defa belirttiğimiz üzere mucizeler kaldırıldı.. beklemenin bir anlamı yok.. biz eldeki varlıkları en iyi şekilde değerlendirmeye, sahip olduğumuz olanaklardan maksimum verimi almaya bakalım..
buda bizim mucizemiz olsun..

Bakın bir ayrıntı daha vereyim. Milli takımdaki oyuncuların 6-7 tanesi gurbetçi, 2-3 tanesi G.Birliği kökenli, kalan 1-2 tanesi de diğer takımlardan oluyor. Bu 30 yıldır değişmedi. Bu sezon Ahmet Çalık'ı milli takıma gönderdik. Sırada İrfan, Halil İbrahim, Ahmet Oğuz, bir sonraki dönemde bizde ilk onbirde şans veren hoca olursa Atabey ve Taylan var.

sevgili Arda'nın yazdıklarına göre tomiç'de kadro dışı bırakılacaksa, ayağı topa yakışan oyuncu sayısı azalıyor demektir..
iyi de; bu iş nasıl olacak?. anlayan varsa beri gelsin.. karşımızdaki de; ligin dengeli savunma yapan, sahaya çok iyi yayılan ekiplerinden biri.. belkide bunu yapabilenlerin en iyisi..

yahu biz bunu yazmaktan bi hal olduk.. sene oldu 2015-16 kulübümüzde hala bu oyunun güç gösterisi, atletizm müsabakası, sidik yarıştırması sananlar var gibi..
biz bunun için diyoruz ki; devre arasında orta sahamıza "yedekleriyle birlikte en az 6 kabiliyetli oyuncu alınması lazım" diye..
bizim sorunumuz budur zaten her sene bir iki tane kabiliyetli, 6-7 tane kazmayla mücadeleye katılmak.. buraya dikkat: kabiliteli için para çıkıyor cepten, bunları oynatmak için gene para çıkıyor, bunlar oynadıkça da; para çıkmaya devam..
ama sn. cavcav sadece çıkan bölümüne takıldığı için bu beklentilerimiz yerine gelmiyor gelmeyecek de.. bunlar oynadıkça para geleceğini, hemde son düzenlemelerle hatırlı bir para geleceğini göremedi 36 yılda.. bundan sonraki 36 yılda görür mü?. biz de bunu bekleyip göreceğiz..

ahmet çalık, kulusiç, ahmet oğuz, al kabir, stancu, irfan can gibi nispeten top yapabilme kabiliyetine sahip oyuncuların arasında, djalma, spelman, landel, guido koçer, skulasson ve daha ismini sayamadığım bir sepet dolusu futbolcu artığı kazma ile bu iş nasıl olacak?. bende hep bunu soracağım..

11 tane kazma ile kanal bile kazamayız..
bu kadar düz bi işte bile; kazılacak yeri belirleyecek, istikameti çizecek, derinliği hesabedebilecek, nereden başlanacak, kimler küreğe geçecek gibi az buçuk bile teknik gerektiren adamlara ihtiyaç var..

rakibin durumunu yukarıda bahsetmiştik, bizim durumumuz da bu.. sonuç ne olur?. tahmin etmek zor değil..
ama rahat ve gamsız oyunumuzdan, hedefi olmayan bir diğer takım olan başakşehir etkilenir de, işi serer mi?. bilemiyorum..
bu takdirde beraberlik düşünülebilir.. aksi halde durum ortada..

Bu maç Özdilek in son maçı olur umarım. ''Genç'' oyuncularımızı (irfancan, Guido , Berat )harcadı. Yabancılar da formsuz. Ne iş yaptığı belli değil. İlk iki maçta yenildik ama ortada bir oyun vardı. Teknik taktik belli. Sıfır sıfır bitmesinde ısrar. 75. dk dan sonra oyuncu değiştir.

Mehmet abi..
Guido'ya haksızlık etmişsin, kazmaların arasında sayarken. Benim, geçen sene formdayken hatırladığım Guido hem sağlam basan hem de adam eksiltebilen, tek nokta orta-pasları güzel yapabilen bir oyuncuydu.
Ne yazık bu sene bir şanssızlık vs derken forma bulamıyor. Etimesgut karşısında da ilk devre forma bulabildi sadece. Bence harcanan bir değer.
Üstünde durulsa iyi iş yapabilir.
Keza Tomiç de öyle.. O da narin fiziğinin ceremesini çekiyor. Her sene tam form tuttu derken sakatlanıp formdan ve dolayısıyla da gözden düşüyor.
Yoksa "inceci" oyuncuları çok sevdiğim için benim de hep ümit bağladığım oyuncuların başında geldi ama son 3-4 maçtır aşırı ruhsuz ve isteksiz oyunu ile de ne yapmak istiyor çözemedim. Bu kadar ihtiyacı var takımın teknik oyunculara ama Trabzonspor maçında topu her ayağına aldığında eveledi geveledi. :-(

Senelerdir hep "İskandinav transferleri neden bıraktık, Risp iyiydi" der dururum.
Adamlar hem ucuza oynuyor hem de gayet disiplinliler.

Bu sene alınan Olaf, Martin ve Panos, üçü de tam olarak futbolcu imajı vermedi şu ana kadar. Shane Smeltz havası var biraz adamlarda. Halı saha veya salon futbolundan gelmişler gibi.
Panos, hem fizik hem de tekniği ortak noktada idare edecek kadar birleştirebilenleri ama o da bir kesik yedi, bir türlü çıkamıyor. Etimesgut maçında bile yoktu.
Instagram'ında da hep AIK resimleri paylaşıyor. Devre arası geri mi dönecek, nedir? :-)

İlk yarı 0-0 sona erdi. Campos boş kaleye bir gol kaçırdı ki akıllara zarar .

Yine maçın sonlarında, 78. dakikada duran toptan kötü bir gol yedik. Serbest vuruşta ceza sahasına doldurulan bir topa Bekir bomboş durumda kafayı vurdu ve golü attı. Bir Süper Lig takımı defansının ilk toplara zamanında müdahale etmesi ve böyle basit goller yememesi lazım.

Özdilek bir daha da bu takımın başına gelmez umarım!

Yeni hocayi eski hocalardan (bakkal ve capa) birisi olmamasi dilegiyle bekliyoruz. kendini baskan sanan cavcav insallah basaksehirin yabanci oyuncularini izleyip transferden sorumlu kisileri de ozdilekle beraber sutlar.

Sanırım tribünde maçı Çapa izliyormuş.. yarın Özdilek'e "bye bye" ertesi gün Çapa'ya "hay hay" diyeceğiz sanırım.
Çapa, devre arasında 1-2 tane Fleminks ayarında oyuncu getirip de takımın alsayan yerlerini onarırsa ne ala...
Yoksa bu ruhsuzluk ve cansızlık ile o da merhem olmaz.

Cavcav hala aynı işi yapıyor.. Sezon öncesi vasat transferlerle ucuza kaçılıyor, devre arasında da bol keseden oyuncu alınıyor.
Ha bu arada yabancı transfer şansımız da yok sanırım. Yurt içinden de kimse kimseye oyuncu vermez.
Dolayısıyla 1-2 yabancı ile yollar ayrılacak sanırım...
Bunlar da şu anki görüntüye göre Tomiç ve Panos...

Bir iki düzgün akıl yürütme ile bir kaç tık ileriye oynayabilecek kulüp, halen taş devri kafası ve sineğin yağını çıkartma yaklaşımlarından dolayı
ne hallerde geziyor.

Maçı totalde 10 kişilik dev bir kadro ile izledik.
Mali dışında geri kalan herkes Istanbul ve Antalya'da yaşayan Gençler taraftarları idi.
Tribünlere oflaya puflaya tırmanıp 31 metrelik GENÇLERBİRLİĞİ ILERI yazılı dev pankartımızı astık, göz ve gönülleri şenlendirdik, kulüp ve keçili Alkaralar amblemimiz ile.

Sonucu, durumu, oyunu filan geçiyorum. Biz bu kulübü çok seviyoruz be kardeşlerim. Ben ona bakıyorum. Ne anlamlı, ne güzel bir topluluğuz biz yahu. Iyiki varsınız iyiki varız dostlarım. Bu kulüp tarihin karanlıklarından ve küllerinden kardelen çiçekleri gibi fışkırmıştır, bu bizim nüvemizde var.

Son söz: GENÇLERBİRLİĞİ ILERI. SONSUZA KADAR.

Futbol adına yine fazla birşey üretmediğimiz bir maç oldu.
Hep rakibin ne yapacağını izleyerek oynuyoruz.
Mehmet Abi'nin yukarıda dediklerine katılmakla beraber, Abdullah Avcı 2.yarının ortasında oyuna müdahale etti ve 2 oyuncu birden değiştirdi.
Bizim hoca ne yaptı? izledi.
Ben bildiğim hocalar hamleye hamle ile karşılık verir. Hiç birşey bilmiyorsam İrfan'ı ve Guido'yu oyuna alıp sarı kartı olan Spelman'ı kenara çekerdim.
1 puan alsan ne, almasan ne.
Ama şaka bir yana maç 0-0 bite bizim hoca bunu ballandıra ballandıra anlatacak..
Bu mantık bize yaramaz. Bu mantık küme düşmeye oynayan tipik Anadolu takımları mantığıdır.
Küme düşeceksek de, ki düşeceğiz, adam gibi oynayalım...

allah, seküler bir insanın yolunu başakşehir'e düşürmesin, diyerek başlamak istiyorum sözlerime! nedenini özelden yazarım isteyenlere; fakat şunları not etmeliyim:

her şey fazlasıyla yapay ve ruhsuzdu. maç çıkışı konuşuyorduk, mali'nin epey hoşuna da gitmişti, çocuk tribünü meselesi. evet, güzel de, sadece şeklen öyle. o yapaylıktan bir şey çıkmaz. kurulacak manevi bir bağ yok arada. ve iddialı bir şekilde söylüyorum: o tribünden ilerde hiç kimse sadece başakşehir'i tutmayacak! yöremdeki kimse de başakşehir'i tutmuyordu. üstelik stada girmek de hiç zor değil...

ben passolig'im olmadığı için maçı bizimkilerden ayrı izledim. çocuklara ve başakşehirliler'e yakındım. stada gelirken de toplu taşımayı kullandım. bütün çıkarsamalarım bu süredeki gözlerime dayanıyor. dolaysıyla ve normal olarak yanılabilirim. lakin, fotoğraf böyleydi.

maça gelmek istiyorum ama sahaya çok yakın ve alçaktan izlediğim için büyük oranda bir keşmekeş izledim. düzenli ataklar çok nadir gerçekleşti. biz kötüyüz de, rakip çok mu iyiydi, hayır. bu ligin vasatı bu. futbolu futbol olmaktan çıkarmak isteyenler amaçlarına her geçen gün daha da yaklaşıyorlar. önce sevgimiz aşındı, sonra oyun örselendi, en sonunda tribünlere müdahale edildi ve sonuç ortada. hakkaten teknik-taktik tartışmak yapılacak en son şeymiş gibi geliyor bana...

olmaz ama ya olursa??..
bu akşamki maçta, tutar da sivasspor yenerse; o kalın çizginin altına iniyoruz..

İstanbul grubu olarak hedef maçı olarak seçtiğimiz Başakşehir maçından bir hafta önce hazırlıklarımıza başladık. "Pasoligin olsa da, olmasa da, ne olursan ol gel" dedik. Davetimize İstanbul dışından sadece Mehmet Ali icabet etti. Maç bahane, maksat muhabbet olsun diye sırtımızda 31 metrelik pankartla, yoldan Gençlerbirliklileri toplaya toplaya İstanbul'un bir ucundan diğer ucuna yolculuk ettik.

Maça gelen büyük G.Birliği taraftarlarını Limuzin ile olmasa da fena sayılmayacak araçlarla aldık, elimizden geldiğince konforlu bir deplasman maçı yaşatmaya çalıştık. Pasoligi olmayanları Başakşehir tribününe yerleştirdik. Bu arkadaşlar bu sayede pankartı taşıma, açma, katlama, asma, toplama zahmetinden kurtuldular. Stada girdiğimizde bir kişilik dev taraftarımız Fatih Turan'la tanıştık. O da Antalya'dan gelmiş.

Maçta pozisyonlar bulduk ama sahada hırsı ve ruhu olmayan, "maç bitse de gitsek" anlayışında bir G.Birliği vardı. Maçın sonlarına doğru maçı vereceğimizi hissettik. Mehmet Özdilek bu maçta çok sakindi. Abdullah Avcı ise inadına hırslı. Oyuna 2 tane taze forvet alıp maçı kazanmayı bildi. Mehmet Hoca 2-0 olduktan sonra Guido ve İrfan'ı aldı ama maçın bitmesine bir kaç dakika kalmıştı. Durum 0-0 berabere iken bu sezonun en bariz elle oynamasını hakem görmedi ama bence 1-0 öne geçseydik bile bu maçı kaybederdik.

Maçtan sonra bir pastanede oturup maçın değerlendirmesini yaptık. Arkadaşları aldığımız yerlere bırakıp evin yolunu tuttuk. Kaybedilen puanlara fazla üzülmeyin. Bu sezonu da kayıp sezonlar hanesine yazdık. Küme de düşmeyiz. Bana göre küme düşsek iyi olurdu. Borcu derdi olmayan bir takımız. Mevcut kadroyu muhafaza edip güle oynaya şampiyon olarak tekrar süper lige döneriz. Bu şampiyonluk kente yeni bir heyecan, yeni bir hava getirir. Ama düşecek takımlar belli zaten. Devra arası da takıma takviye yapılır, bu sezon da böyle geçer gider. Geriye bu hafta yaşadığımız tatlı muhabbet kalır.

onur_aydogan demiş ki...

... Kaybedilen puanlara fazla üzülmeyin. Bu sezonu da kayıp sezonlar hanesine yazdık. Küme de düşmeyiz. Bana göre küme düşsek iyi olurdu. Borcu derdi olmayan bir takımız. Mevcut kadroyu muhafaza edip güle oynaya şampiyon olarak tekrar süper lige döneriz. Bu şampiyonluk kente yeni bir heyecan, yeni bir hava getirir. Ama düşecek takımlar belli zaten. Devra arası da takıma takviye yapılır, bu sezon da böyle geçer gider. Geriye bu hafta yaşadığımız tatlı muhabbet kalır.

Yani düşsek iyi olur ama yine düşmeyiz diyorsun Onur.
Bence de birilerinin cezayı kesmesi gerekiyor ama o birileri bizden beter...

Bu durumda iyimser olmak çok zor ama yine de umutlu ve iyimser olmaya çalışıyorum. Her şeye rağmen toparlanmak için bir şansımız var. Kendi sahamızdaki Sivasspor maçı ile deplasmandaki Eses maçı altışar puanlık maçlar, hatta daha fazlası... Final niteliğindeki bu maçları kazanırsak ve kendi sahamızda oynayacağımız Fenerbahçe ile de hiç olmazsa berabere kalırsak, ilk yarıyı 19-20 puanla kapatırız ve devre arasında çok iyi çalışıp kondisyonumuzu yükselterek ikinci yarıda daha iyi sonuçlar alabiliriz. Bu üç maçın ilk ayağı olan Sivasspor maçı bu bakımdan çok önemli... Akhisar Belediyespor'a yenilip 10 puanda kalan Sivasspor'u yenersek 16 puana ulaşırız ve aramızdaki puan farkını 6 puana çıkartırız.

Bu arada sitemiz tüm taraftarlara açık olduğu için buradan sosyal medyada yorum yapan bazı taraftarlarımıza bir eleştiride bulunmak istiyorum. Teknik Direktörümüz Mehmet Özdilek'e, ağıza alınmayacak sözlerle hakaret ve küfür etmek çok yanlış ve Gençlerbirliği taraftarına yakışmayan bir davranış... Hocayı uygun bir üslupla eleştirebilirsiniz, görevde kalmasını istemeyebilirsiniz, istifaya davet edebilirsiniz; bu gayet doğal... Ama küfür ve hakaret etmeyi, aşağılamayı anlamıyorum ve sonuçta zaten sıkıntılı ve moralsiz olan takıma zarar vereceğini düşünüyorum. Çünkü hoca da futbolcular da sosyal medyadaki yorumları okuyorlar ve ister istemez etkileniyorlar. Bence, sosyal medyada hakarete uğrayan ve aşağılanan bir teknik adamın takımına hakim olması, futbolcular üzerinde otorite kurması, söylediklerini yaptırabilmesi çok zor...

MehmetGUNER demiş ki...

olmaz ama ya olursa??..
bu akşamki maçta, tutar da sivasspor yenerse; o kalın çizginin altına iniyoruz..

karşılaşmanın tek golünü 90+2. dakikada Douglao attı.