• Hamdi Abi-"Lütfen Ayağa Kalkar mısınız!"



    “Lütfen-ayağa-kalkar-mısınız” diye bir slogan var ya, tezahürat korosunu idare edenlerce, “çekirdekçi” taraftarları bari bir defalığına üçlü çekmeleri için harekete geçirmekte kullanılıyor. Bu sloganda, dostça da olsa alaycı bir yan vardır; hatta bazen hafif tehdide de çalar: “ulan ‘lütfen’ diyoruz” gibi bir edayla…

    İşte Hamdi abi, bu slogan icat edilmeden çok önce, “Lütfen ayağa kalkar mısınız”ın bedene bürünmüş haliydi. Tribünde kendi halinde oturmakta olanları, çekingen misafirleri sofrasına buyur eden bir davet sahibinin mükrim edasıyla tezahürata davet edişini hatırlıyorum. Asla rahatsızlık hissettirmeyen sahici bir “lütfen”le, gözündeki ışığın yaydığı “gazsız” heyecanla harekete getirirdi insanları. Onun davet ettiği üçlüye iştirak edenler, kendilerini güzel, zevkli bir şeye dahil edilmiş hissederek memnun olurlardı. Hamdi abi, “ağzınıza sağlık” diyerek, canı gönülden teşekkür ederdi zaten onlara.


    *

    Karıncaezmez Şevki’nin zamanlarında centilmen, “efendi”, zarif olmak daha kolaymış. Hamdi abi, bunun hiç kolay olmadığı çok berbat, çok hoyrat zamanlarda öyleydi. Hem “delikanlı” hem hep zarifti.

    *

    Benim gibi 90’ların başında Gençlerbirliği’ni takibe başlayanların taraftara dönüşmesinde, kaleci Okan, Kemal Yıldırım, Metin Diyadin, Kemalettin, Kona Moşe Kuşe veya şu bu parlak oyuncu kadar, Hamdi abiye duyduğumuz hayranlığın payı vardır. Başka yerlerde de, bir tribüncü “reis”in sunduğu “imkânlara” veya onun “karizmasına” kapılarak taraftar olan veya taraftarlığı sıkılaşanlar vardır elbette. Hamdi abinin kimseye tebessümünden başka bir imkân sağladığı yoktu ama kıymetini bilen için en güzel “imkân” da oydu işte. Onun da bir çeşit karizması vardı: babalanarak değil yumuşatarak, diklenerek değil dostça yaklaşarak güven veren, insana kendini bir cemaatin parçası hissettirmeye yarayan bir karizma. Hamdi abi, Abreg’in işaret ettiği gibi, reisliği ilga eden bir reisti.

    *
    Ankara dışında bulunduğumdan cenazesine katılamamış olmanın eksikliğiyle, önce kendime söylüyorum bunu: Onun hatırası önünde, “lütfen ayağa kalkar mısınız!”

    TANIL BORA
    Yorum 3 Yorum
    1. Mehmet Ali Çetinkaya - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
      Mehmet Ali Çetinkaya -
      Bazı insanların yeri hiçbir zaman dolmayacak. Onlardan biri de Hamdi Abi olacak, kesin ve net. Işıklar içinde yatsın...
    1. Necdet Özkazancı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
      Necdet Özkazancı -
      Eline sağlık Tanılcığım, ne güzel yazmışsın.

      Hamdi Bey'le tribünde ve tribün dışında, çoğunu gülerek hatırladığımız güzel ve keyifli anılarımız oldu. Halı sahada ilerlemiş yaşımıza rağmen birlikte çok maç oynadık, kale dibinde çakılı tip beleşçi santrfor olarak birçok gole imza attık.

      Gençlerbirliği'nin taraftarlık ve tribün kültürünün en büyük mimarlarından ve anıt insanlarından biriydi.

      Onu hiç unutmayacağız. Mekanı cennet olsun.
    1. şenol akdemir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
      şenol akdemir -
      Tamam Hamdi abi, ne zamandır yazacam da elim gitmiyor tuşlara.
      Gece rüyama girdiğine göre sohbet istiyorsun, kaçarım yok belli ki.
      Emin ol o arabanın motorunu tamir edecem diye uğraşırken, bide ben anlarım meraklanma sen diyen 40 yıllık tamirci modlarında çok komikti çünkü arabanın tekerleri de yoktu. Neyse bir bildiğin vardı herhalde.

      Hatırlarmısın sene 1991 batıkent semalarında komşuyken ,bir gün zili çalmıştın,
      kapıyı açtığımda şu zili burun hizası yapsalar diye tebessüm ederek hayıflanışın hala gözümün önünde,
      Ellerin dolu. burnunla basmıştın zile. yüreği zengin abim benim.
      Asteğmenlik bitmiş engelli eşimle beraber gittiğim askerlikten 3 kişi dönmüşüz, harıl harıl kaymakamlık sınavlarına hazırlanıyorum, evde tüten bir soba, duvardan duvara dolap niyetine kullandığım beraber
      gerdeğimiz çamaşır ipi, eşyadan daha çok kitap var evde. Mola niyetine maça götürmeye ikna etmeye çalışmıştın.

      İyi ki de etmişsin be abim seni ve senden gayrı olmayan canları tanımama, büyümeme olanak sağladığın için sonsuz teşekkürler.
      Bazen dersler verirken boyumdan büyük laflar ederim, okumuştum herhalde bir yerde, şöyle derdi,eğer bir konuda sıkıştıysanız o hususta çok iyi olduğunu düşündüğünüz, bildiğiniz kim varsa onun yerine koyun kendinizi, o nasıl konuşursa ya da nasıl davranırsa ayna nöronlarınız sizi o şekilde yönlendirecektir diye.
      Benim böyle bir kaç rehberim var, biri de sensin be abim,
      ne zaman insan ilşkilerimde biraz hoyratlaşacak olsam, kızmaya yüz tutsam getiririm seni aklıma .
      sen az uzakta da olsan çok uzakta da olsan.
      KÜFÜR EDECEKKEN BİLE GÜLÜMSEMEYİ KONDURUYORUM YÜZÜME.
      bilimsel olarak çok zormuş, sürdürülebilirliği yokmuş, kesin seni tanımıyorlardı be abi.

      Bir gün Ankaragücü trübünleri anamıza küfür ediyor, etkiye tepkiye geçsek mi, yer mi yemez mi diye ortam süzmesi yapılırken, ne adamsın denilecek laf mı:
      Yıllarca babamın kahrını çekmiş, siz küfrettiniz diye size mi kırılacak garip anam diyerek nasıl da sakinleştirmiştin hepimizi.
      O gün anlayamamıştık, olgunluğun ve suskunluğun en iyi ifade dili olduğunu.

      Ya dalga geçer gibi bizi birer birer sayarlarken ' önemli olan nicelik değil niteliktir' öğretinle kendimizi nasıl da iyi ve kutlu hissettirmiştin.

      Usta güreşçinin çırağına en iyi oyununu, belki bir gün boynuzlaşırda kulağımı geçmeye kalkışması vücut bulur kaygısıyla öğretmediği topraklarımızda sen tarihi sözünü de öğretmiştin bana.' Gerçek bir lider yerine geçebilecek olanı yetiştirendir'diye . Sen bu ülkede kendi kuşağım da ve sonrasında tanıdığım nadir trübün rehberlerindendin. Keşke ışığından bir parça feyz alabilseymişim.

      Rahatsızlığının ilk çıktığı dönemlerde 'ben dünyayı kalbime sığdırdım ,o bir beni mi alamayacak' diyerek nasıl da hafifletmiştin bizi. Samimiyetle hangi kalplerde daimi yer aldığını bilerek huzurla kal güzel abicim.

      Lütfen bir daha ki buluşmamızda da şu arabanı tamir etmiş ol, senin yanından ayrılınca bir sürü koşmak zorunda kaldım sana söyleyememiştim uçak kalkacak ve çok az zamanım kalmıştı.Hayır olsun.
    Yorum Yorum Ekle