Giriş

Orjinalini görmek için tıklayınız : Günün Kitabı



Adem Erkoçak
25-Nov-2015, 02:56
bu başlıkta her gün kendimce 1 adet kitap önerisinde bulunacağım. kitabı öğrenmek için kupon biriktirmek, soru yanıtlamak filan gibi şeyler olmayacak, doğrudan yazacağım. ayrıca, dileyen, dilediği zaman aralığında, dilediği şekilde kitap önerebilir. üstelik, böylesi daha makbul olacaktır. son olarak, mali'ye sesleniyorum: "günün çikolatası" başlığını bekliyoruz!

ilk kitabımız, her gençlerbirliği taraftarının başucunda bulunması gereken ve en güzel gençlerbirliklilerden tanıl bora'nın hazırladığı bir çalışma: ankara rüzgârı-gençlerbirliği tarihi.

"Gençlerbirliği, Türkiye'nin en eski futbol kulüplerinden biridir. Cumhuriyetle yaşıttır. Kitabın yayımlandığı 2003 yılı, Gençlerbirliği kulübünün kuruluşunun 80.yıldönümüdür. Gençlerbirliği'nin adı bile 'başka'dır! Bir ilin, şehrin veya semtin adını takınmamış olan, sadece 'kendine mahsus' bir isim taşıyan ender kulüplerden biridir, bu ülkede. Gençlerbirliği'nin hayat hikayesi de 'başka' dır, kendine mahsustur, özgündür. Öğrenci ve öğretmenler tarafından kurulmuş taze başkent Ankara'nın 'tahsilli zümresi' tarafından kıskançlıkla sahip çıkılarak yaşatılmış, büyütülmüş ülkenin birçok kıdemli kulübü gibi alt kümelerde unutulmuşluğa terk edilmekten mucizevi bir gayret ve dirençle kurtulmuştur. Bugün geldiği noktada ise Gençlerbirliği, altyapısı, organizasyonu ve perspektifiyle, bir futbol kulübü olmanın ilerisinde, bir 'futbol kurumu' dur. Milli Lig öncesi dönemdeki Türkiye şampiyonluklarıyla 1960'larda Milli Ligin ilk döneminde estirdiği rüzgarla yeniden 'hayata döndüğü' 1980'li yıllardan sonra kazandığı Türkiye Kupaları ve 'İstanbullu büyüklere' kafa tutuşuyla. Gençlerbirliği Türkiye futbolunun 'büyükler ve diğerleri' diye dar bir çerçeveye hapsedilmesine karşı bir dirençtir ve bir iddiadır."

367

uralnadir
25-Nov-2015, 10:32
bu başlıkta her gün kendimce 1 adet kitap önerisinde bulunacağım. kitabı öğrenmek için kupon biriktirmek, soru yanıtlamak filan gibi şeyler olmayacak, doğrudan yazacağım. ayrıca, dileyen, dilediği zaman aralığında, dilediği şekilde kitap önerebilir. üstelik, böylesi daha makbul olacaktır. son olarak, mali'ye sesleniyorum: "günün çikolatası" başlığını bekliyoruz!

ilk kitabımız, her gençlerbirliği taraftarının başucunda bulunması gereken ve en güzel gençlerbirliklilerden tanıl bora'nın hazırladığı bir çalışma: ankara rüzgârı-gençlerbirliği tarihi.

"Gençlerbirliği, Türkiye'nin en eski futbol kulüplerinden biridir. Cumhuriyetle yaşıttır. Kitabın yayımlandığı 2003 yılı, Gençlerbirliği kulübünün kuruluşunun 80.yıldönümüdür. Gençlerbirliği'nin adı bile 'başka'dır! Bir ilin, şehrin veya semtin adını takınmamış olan, sadece 'kendine mahsus' bir isim taşıyan ender kulüplerden biridir, bu ülkede. Gençlerbirliği'nin hayat hikayesi de 'başka' dır, kendine mahsustur, özgündür. Öğrenci ve öğretmenler tarafından kurulmuş taze başkent Ankara'nın 'tahsilli zümresi' tarafından kıskançlıkla sahip çıkılarak yaşatılmış, büyütülmüş ülkenin birçok kıdemli kulübü gibi alt kümelerde unutulmuşluğa terk edilmekten mucizevi bir gayret ve dirençle kurtulmuştur. Bugün geldiği noktada ise Gençlerbirliği, altyapısı, organizasyonu ve perspektifiyle, bir futbol kulübü olmanın ilerisinde, bir 'futbol kurumu' dur. Milli Lig öncesi dönemdeki Türkiye şampiyonluklarıyla 1960'larda Milli Ligin ilk döneminde estirdiği rüzgarla yeniden 'hayata döndüğü' 1980'li yıllardan sonra kazandığı Türkiye Kupaları ve 'İstanbullu büyüklere' kafa tutuşuyla. Gençlerbirliği Türkiye futbolunun 'büyükler ve diğerleri' diye dar bir çerçeveye hapsedilmesine karşı bir dirençtir ve bir iddiadır."

367


Ne güzel bir başlık oldu Adem. Benim bu aralar paylaşabileceğim kitaplar pek iç açıcı değil. Bence sen devam et.

Fakat bu kitapla ilgili yaralarımızdan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Kitap Gençlerbirliği tarafından basıldı ve sadece kulüp üzerinden satışı yapıldı. Sonra birden bire kesildi satış. Depodan kitapları çıkarttırmak için epeyce uğraştık. O sıralarda ben kitabı Akay'da bir sahaftan aldım. Sonradan kitap yeniden depolardan çıktı.Ve yeniden bitti. Neyse ki ben bu arada giderek bir kaç tane aldım. Şu na her iki kızım için de imzalı birer kopyam var :)

Umarım kulüp Tanıl abinin kitabını yeniden bastırır ve sadece Gençlerbirliklilere değil tüm futbolsever ve kitapseverlere ulaşmasını sağlar.

Adem Erkoçak
25-Nov-2015, 11:11
Ne güzel bir başlık oldu Adem. Benim bu aralar paylaşabileceğim kitaplar pek iç açıcı değil. Bence sen devam et.

Fakat bu kitapla ilgili yaralarımızdan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Kitap Gençlerbirliği tarafından basıldı ve sadece kulüp üzerinden satışı yapıldı. Sonra birden bire kesildi satış. Depodan kitapları çıkarttırmak için epeyce uğraştık. O sıralarda ben kitabı Akay'da bir sahaftan aldım. Sonradan kitap yeniden depolardan çıktı.Ve yeniden bitti. Neyse ki ben bu arada giderek bir kaç tane aldım. Şu na her iki kızım için de imzalı birer kopyam var :)

Umarım kulüp Tanıl abinin kitabını yeniden bastırır ve sadece Gençlerbirliklilere değil tüm futbolsever ve kitapseverlere ulaşmasını sağlar.

teşekkür ederim, her şey siz güzel insanlar için... :)

ve evet, bence çok önemli bir şey söyledin, kitabı sadece gençlerbirliği ile sınırlamamak gerek. "bir futbol kulübünün öyküsü" bu. üstelik, çok da güzel yazılmış. resmi olarak 2007 yılında taraftarlığa başlayan ben de kitabı sonradan edindim. hatta, ne yalan söyleyim, ilk anda arşivlik diye bulundururum diyordum fakat okumaya başlayınca elimden bırakamadım! çok ciddi bir emeğin, çok iyi bir sonucu. bence böyle bir kitaba sahip olduğumuz için epey bir şanslıyız!

Mehmet Ali Çetinkaya
26-Nov-2015, 10:17
son olarak, mali'ye sesleniyorum: "günün çikolatası" başlığını bekliyoruz!

:) çikolata candır adem ama sorun şu ki önereceğim çikolataların %95.54'ünü bir kere daha bulamıyorum yani sadece milletin merak etmesiyle kalacak bir eylem olur benimkisi, o yüzden yazık günah! :)

Adem Erkoçak
26-Nov-2015, 13:23
:) çikolata candır adem ama sorun şu ki önereceğim çikolataların %95.54'ünü bir kere daha bulamıyorum yani sadece milletin merak etmesiyle kalacak bir eylem olur benimkisi, o yüzden yazık günah! :)

verdiğin istatistikten anladığım tek bir şey var: çok şanslısın! :D

Adem Erkoçak
26-Nov-2015, 14:11
"günün kitabı" başlığında sıra geldi ikinci kitabımıza... hepimizin abisi, kadim tribün insanı necdet özkazancı'nın taşradan futbol hikâyeleri.

necdet abi, kendi imkanlarıyla da bir kitap bastırmıştı; yenilsen de yensen de isminde. buraya "resmi" olanı almak istedim. birçoğumuzun okumuş olduğunu düşünsem de yeniden hatırlatmanın iyi olacağını düşündüm. necdet abi'nin kendine has diliyle henüz tanışmayanlar için de bir çağrı yapmak istedim. :)

"'Anılarımın taraftarıyım,' diyor Necdet Özkazancı: 'Yalnızca falanca futbol takımının taraftarı değil, anılarımın taraftarıyım diyebilirim. Anılarının taraftarı olan birçok futbolsever gibi...' Taraftarlarının üstten bagajlı, burunlu otobüsler, minibüsler ve traktörlerle maça geldiği köy takımları etrafında dönen hikâyeler var bu kitapta. Angara’nın kenar mahallelerinin ve Polatlı’nın takımlarının sarmaladığı hayatlar var. Polatlıspor, Malıköy, Esentepespor, Gülverenspor, Kayaşspor, Altınokspor, Çalışkanlar Spor Kulübü ve diğerleri, karakter oyuncularından ibaret aslında. Mahalle aralarında kurulan 'Ataryemez'-'Yeratamaz' familyasından takımların ruhunu yaşatan karakter oyuncuları…

Başka karakter oyuncuları da var: Hayalî ve gerçek gol kralları, Gençlerbirliği ile Yaşlılarbirliği arasında tereddütte kalan küçük taraftarlar, ismini ilkokuldayken babasının “Oku, oku, oku!” diye baskı yapmasından alan amigo Ogu…

Hepsi, çamurlu sahaların eziyetli heyecanıyla ve futbol tutkusunun en naif haliyle beraber, Ankara taşrasının günlük hayat folklorunu da hikâye ediyorlar bize.

Necdet Özkazancı’nın anı öykülerinde futbol, yazlık sinemaları, eski Türk filmlerini, mahalle hayatını, çocukluk hayallerini kuşatan çok basit ve çok büyük bir oyun..."

370

uralnadir
28-Nov-2015, 13:30
Bence yaşadığımız ülkede günün katliamı diye bir başlık olmalı ve oradan anmalarımızı öfkemizi sunmalıyız.

Adem Erkoçak
29-Nov-2015, 18:01
Bence yaşadığımız ülkede günün katliamı diye bir başlık olmalı ve oradan anmalarımızı öfkemizi sunmalıyız.

insan ne diyeceğini bilemiyor ural, çünkü söyleyecek bir şey de kalmadı ki. "daha kötü ne olabilir" dediğimiz her an daha kötüsü oluyor...

Adem Erkoçak
30-Nov-2015, 14:37
alçaklık sadece ülkemize mahsus değil, "insani" bir olgu; insan olmanın bir özelliği! son yıllarda en yakıcı şekilde bu alçaklığı biz de hissediyoruz.

büyük yazar jorge luis borges de bu konuyu, gerçekle kurmaca karakterler üzerinden zamanında bir gazetenin pazar ekine yazarak anlatmış.
bu yazıları, bugün, bir kitapta okuyabiliyoruz:

376

Adem Erkoçak
07-Dec-2015, 13:44
george orwell denilince akla hemen 1984 ya da hayvan çiftliği romanları gelir. normaldir de. benim en sevdiğim orwell romanı ise "boğulmamak için"dir. can yayınları'nın taze baskıyla okuyabilirsiniz; gerçekten de boğulmamak için ihtiyacımız var...

380

Necdet Özkazancı
09-Dec-2015, 02:23
george orwell denilince akla hemen 1984 ya da hayvan çiftliği romanları gelir. normaldir de. benim en sevdiğim orwell romanı ise "boğulmamak için"dir. can yayınları'nın taze baskıyla okuyabilirsiniz; gerçekten de boğulmamak için ihtiyacımız var...

380

George Owell'in 1984 ve Hayvan Çiftliği romanları ve bu romanlardan çekilen filmler müthişti. Senin sevmene de dayanarak bu romanı da en az onlar kadar güzeldir diye umuyorum Adem. İlk fırsatta alıp okumaya çalışacağım.

Adem Erkoçak
11-Dec-2015, 01:49
George Owell'in 1984 ve Hayvan Çiftliği romanları ve bu romanlardan çekilen filmler müthişti. Senin sevmene de dayanarak bu romanı da en az onlar kadar güzeldir diye umuyorum Adem. İlk fırsatta alıp okumaya çalışacağım.

bu çok daha küçük bir anlatı necdet abi, beklentini yüksek tutma derim. ama tanıdığım kadarıyla seveceğini düşünüyorum... :)

Adem Erkoçak
09-Jan-2016, 04:10
juan rulfo olmasaydı, gabriel garcia marquez'i okuyamayacaktık büyük ihtimal. sadece 2 kitabı var. ikisi de başyapıt. buraya birini koyuyorum.

"eduardo galeano aşkın ve savaşın gündüz ve gecelerin de der ki 'juan rulfo söylemesi gerekeni az sayfada tabiri caizse yağsız, sinirsiz salt et ve kemik biçiminde söyledi ve ardından sessizliğe gömüldü'"

404

Aksit Ozkural
10-Jan-2016, 01:19
1- Ruhların yolculuğu
2- Ruhların kaderi.

Yazarı: David Newton.
Yayınevi: Ege Meta Yayınları.

Son 8 yıldır dönüp dönüp okuyorum.

Ölüm sonrası yaşam. Ilgi duyduğunuz bir konu ise bulun ve alın.

Adem Erkoçak
10-Jan-2016, 01:33
1- Ruhların yolculuğu
2- Ruhların kaderi.

Yazarı: David Newton.
Yayınevi: Ege Meta Yayınları.

Son 8 yıldır dönüp dönüp okuyorum.

Ölüm sonrası yaşam. Ilgi duyduğunuz bir konu ise bulun ve alın.

ilginç bir çalışma akşit abi. peki, kestirmeden bize söyleyebilir misin, var mıymış ölümden sonra bir yaşam? :)

bir de, yazarla ilgili ufak bir yanlış var sanırım, michael newton diye biliyorum ama...

Adem Erkoçak
20-Jan-2016, 01:58
hrant dink'i yıllardır anıyoruz. "bu köşedeki adam" kitabı onu biraz daha tanımak adına önemli. sadece iyi bir insan değil, iyi bir düşünür de kendisi...

"Türkiyeliyim... Ermeniyim... İliklerime kadar da Anadoluluyum. Bir gün dahi olsa, ülkemi terkedip, geleceğimi "Batı" denilen o "Hazır özgürlükler cennetinde kurmayı, başkalarının bedeller ödeyerek yarattıkları demokrasilere, sülük misali yamanmayı düşünmedim.

Kendi ülkemi de o türden özgürlükler cennetine dönüştürmek ise temel kaygım oldu. Ülkem Sivas için ağlarken, ağladım. Halkım çeteleriyle boğuşurken, boğuştum. Kendi kaderimi ülkemin özgürlüğünü yaratma süreciyle eşledim. Şu anda yaşayabildiğim ya da yaşayamadığım haklara da bedavadan konmadım, bedelini ödedim, hâlâ da ödüyorum. Ama artık...

Birilerinin "Bizim Ermenilerimiz" pohpohlamalarından da, "İçimizdeki hainler" kışkırtmasından da bıktım. Normal ya da sıradan yurttaş olduğumu unutturan dışlanmışlıktan da, boğarcasına kucaklanılmaktan da usandım...

Tabi ki atalarımın başına gelenleri biliyorum. Buna kimileri "Katliam", kimileri "Soykırım", kimileri "Tehcir", kimileri de "Trajedi" diyor. Atalarım Anadolu diliyle "Kıyım" derdi... Ben ise "Yıkım" diyorum. Ve biliyorum ki eğer bu yıkımlar olmasaydı, bugün benim ülkem çok daha yaşanılır, çok da imrenilir olurdu."

410

onur_aydogan
20-Jan-2016, 08:38
ilginç bir çalışma akşit abi. peki, kestirmeden bize söyleyebilir misin, var mıymış ölümden sonra bir yaşam? :)

bir de, yazarla ilgili ufak bir yanlış var sanırım, michael newton diye biliyorum ama...
Adem'ciğim bırak ölümden sonrasını, ölümden önce yaşam var mı önce onun yanıtını bulalım. Kimine var, kimine yok. İnsanların ölmeden önce yaşayabilmesi için üzerimize düşeni yapabiliyor muyuz ona bakalım.

Adem Erkoçak
20-Jan-2016, 13:12
Adem'ciğim bırak ölümden sonrasını, ölümden önce yaşam var mı önce onun yanıtını bulalım. Kimine var, kimine yok. İnsanların ölmeden önce yaşayabilmesi için üzerimize düşeni yapabiliyor muyuz ona bakalım.

benim önemsediğim de buradaki yaşam onur abi... zaten, bilinen tek yaşam da şimdilik bu. kaldı ki, öyle olmasa bile önemsemek gerekir.

uralnadir
20-Jan-2016, 13:41
http://kulturservisi.com/p/fransiz-yazar-michel-tournier-hayatini-kaybetti

20. yüzyılın ikinci yarısının en önemli Fransız yazarlarından, roman, deneme ve öykü yazarı Michel Tournier, 91 yaşında Paris yakınlarındaki evinde yaşama veda etti. Michel Tournier, son 50 yıldır yaşadığı ufak bir köyde, sevdikleriyle birlikteyken dün akşam üzeri öldü.
1924 yılında Paris’te doğan Tournier, 1970 yılında yayımlanan, 2. Dünya Savaşı’nda geçen ve adını Goethe’den alan sürükleyici romanı “Kızılağaçlar Kralı”* ile Prix Goncourt ödülünü kazandı.
Bundan seneler sonra 2004’te, Arthur Miller, Gunter Grass, Gabriel Garcia Marquez ve başka büyük yazarlarla birlikte, geliri Güney Afrika’daki HIV/AIDS mücadelesine aktarılan “Telling Tales” adlı kısa öykü derlemesine katkıda bulundu. Tournier aynı zamanda çocuk kitapları da yazdı.
Tournier, gerçekçi mekânlarda geçmesine karşılık, mitlerden ve simgecilikten yararlanan ve entelektüel bir kışkırtıcılık içeren metinler kaleme aldı. Roman ve öykülerinin çoğunda mit ya da efsanelerin günümüz atmosferine uyarlandığını görürüz; sık sık cinsel konulara, rahatsız edici takıntılara ve grotesk temalara yer verdi. Her yapıtında ana ya da yan karakterlerden birinin çocuk ve en çok işlediği temanın da masumiyetin yitirilmesi olmasıyla dikkat çekti. Ayrıntılı ve felsefi spekülasyonlara dayanan bir yazım tarzı vardı. İlk romanıyla Fransız Akademisi’nin Roman Büyük Ödülü’nü, ikinci romanıyla Goncourt Ödülü’nü kazanmış, 1972’de Goncourt Akademisi üyeliğine seçilmişti.
Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande ölümünün ardından Tournier’e saygısını gösteren bir açıklama yayımladı ve onun “sonsuz bir yeteneğe sahip, büyük bir yazar” olduğunu belirtti.
Yazarın vaftiz oğlu Laurent Feliculis, Tournier’in sağlığının geçtiğimiz aylarda kötüleştiğini, son zamanlarda ise “yaşlandığını ve savaşmaktan yorulduğunu” aktardı.
Yazarın bugüne kadar, söz edilenlerin yanı sıra, “Cuma ya da Pasifik Arafı”, “Çalı Horozu”, “Veda Yemeği”, “Gilles ile Jeanne”, “Altın Damla”, “Meteor”, “Müneccim Krallar” gibi birçok kitabı Ayrıntı Yayınları’nca Türkçeye kazandırıldı. Michel Tournier, Türkiye’de özellikle “Veda Yemeği” romanıyla tanınıyordu.
Kaynak: AFP - Ayrıntı
Hazırlayan: Haziran Düzkan


Özellikle Cuma kitabını çok severek okumuştum. bugünün kitabı da o olsun.

Adem Erkoçak
22-Jan-2016, 10:22
http://kulturservisi.com/p/fransiz-yazar-michel-tournier-hayatini-kaybetti

20. yüzyılın ikinci yarısının en önemli Fransız yazarlarından, roman, deneme ve öykü yazarı Michel Tournier, 91 yaşında Paris yakınlarındaki evinde yaşama veda etti. Michel Tournier, son 50 yıldır yaşadığı ufak bir köyde, sevdikleriyle birlikteyken dün akşam üzeri öldü.
1924 yılında Paris’te doğan Tournier, 1970 yılında yayımlanan, 2. Dünya Savaşı’nda geçen ve adını Goethe’den alan sürükleyici romanı “Kızılağaçlar Kralı”* ile Prix Goncourt ödülünü kazandı.
Bundan seneler sonra 2004’te, Arthur Miller, Gunter Grass, Gabriel Garcia Marquez ve başka büyük yazarlarla birlikte, geliri Güney Afrika’daki HIV/AIDS mücadelesine aktarılan “Telling Tales” adlı kısa öykü derlemesine katkıda bulundu. Tournier aynı zamanda çocuk kitapları da yazdı.
Tournier, gerçekçi mekânlarda geçmesine karşılık, mitlerden ve simgecilikten yararlanan ve entelektüel bir kışkırtıcılık içeren metinler kaleme aldı. Roman ve öykülerinin çoğunda mit ya da efsanelerin günümüz atmosferine uyarlandığını görürüz; sık sık cinsel konulara, rahatsız edici takıntılara ve grotesk temalara yer verdi. Her yapıtında ana ya da yan karakterlerden birinin çocuk ve en çok işlediği temanın da masumiyetin yitirilmesi olmasıyla dikkat çekti. Ayrıntılı ve felsefi spekülasyonlara dayanan bir yazım tarzı vardı. İlk romanıyla Fransız Akademisi’nin Roman Büyük Ödülü’nü, ikinci romanıyla Goncourt Ödülü’nü kazanmış, 1972’de Goncourt Akademisi üyeliğine seçilmişti.
Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande ölümünün ardından Tournier’e saygısını gösteren bir açıklama yayımladı ve onun “sonsuz bir yeteneğe sahip, büyük bir yazar” olduğunu belirtti.
Yazarın vaftiz oğlu Laurent Feliculis, Tournier’in sağlığının geçtiğimiz aylarda kötüleştiğini, son zamanlarda ise “yaşlandığını ve savaşmaktan yorulduğunu” aktardı.
Yazarın bugüne kadar, söz edilenlerin yanı sıra, “Cuma ya da Pasifik Arafı”, “Çalı Horozu”, “Veda Yemeği”, “Gilles ile Jeanne”, “Altın Damla”, “Meteor”, “Müneccim Krallar” gibi birçok kitabı Ayrıntı Yayınları’nca Türkçeye kazandırıldı. Michel Tournier, Türkiye’de özellikle “Veda Yemeği” romanıyla tanınıyordu.
Kaynak: AFP - Ayrıntı
Hazırlayan: Haziran Düzkan


Özellikle Cuma kitabını çok severek okumuştum. bugünün kitabı da o olsun.

hiç okumadığım bir yazardı ural abi. kendim de ölmeden tanışmak isterim kendisiyle.

bu da "cuma ya da pasifik arafı" kitabının görseli:

412