Giriş

Orjinalini görmek için tıklayınız : MKE ANKARAGÜCÜ BELGESELİ (1996) - Veli Necdet Arığ



Necdet Özkazancı
06-Mar-2014, 01:08
Veli Necdet Arığ'ın yazdığı MKE ANKARAGÜCÜ BELGESELİ (1996) kitabının kapağı ve ilginç bulduğum bazı sayfalarından derlediğim bir albüm... Kendi Facebook sayfamda paylaştım. Albüme aldığım iki hikâye Gençlerbirliği ile de ilgili olduğu için burada da paylaşmanın uygun olacağını düşündüm.

MKE ANKARAGÜCÜ BELGESELİ (1996) - Veli Necdet Arığ

Rahmetli Veli Necdet Arığ'ın yazdığı, Ankaragücü'nün kuruluşunun 86. yılı olan 1996'da yayımlanmış "MKE ANKARAGÜCÜ BELGESELİ" kitabının fotokopisi... Veli Amca, 230 sayfadan oluşan bu kitabı 1 Şubat 1996 günü imzalayarak Rahmi Magat'a hediye etmiş. Benim elime de bir şekilde fotokopisi geçmişti ve kendim için bir nüsha fotokopisini çektirmiştim.

Ankaragücü tarihini çok iyi anlatan ve keyifle okunan güzel bir kitap “MKE ANKARAGÜCÜ BELGESELİ”... Hatta diyebilirim ki Ankaragüçlüler ile futbol ve kulüplerin tarihine ilgi duyan futbolseverler için adeta bir hazine...

Kitabın kapağı ile kitapta anlatılan birkaç küçük ve güzel hikâyeyi örnek olarak bir albümde topladım.

Albüme aldığım bir hikâye kısaca şöyle: Zamanın Ankara Sultani (Atatürk Lisesi) Müdürü Münif Fehim Ak, öğrencilerin kulüp takımlarında oynamalarına izin vermediği için Sultani (günümüzdeki Gençlerbirliği) takım çıkaramaz duruma düşer ve ligden çekilmeyi düşünürler. Ankaragücü'nden ödünç futbolcu talebinde bulunurlar. Ankaragücü kulübü, Gençlerbirliği yöneticilerinin bu talebi üzerine "ihtiyaç fazlası" 6 genç futbolcuyu Gençlerbirliği'ne verir ve böylece Gençlerbirliği de lige katılır. Sezon sonunda bu futbolculardan "Güllü Selim" (Selim Baykurt) ve Niyazi Öztunç Ankaragücü'ne dönmezler ve Gençlerbirliği'nin "malı" olurlar. 50. sayfada yer verilen fotoğraf altındaki yazıda Veli Amca şu cümleyi yazar: "Güllü Selim'i (Baykurt) biz Gençlerbirliği'ne ödünç vermiştik de geri dönmemişti." :)

56. sayfada anlatılan başka bir hikâye: 1952-1953 sezonu ortasına gelindiğinde, Ankaragücü ile Gençlerbirliği önemli bir maç yapacaktır. Ankaragücü ve Gençlerbirliği'nin kulüp, yönetici, futbolcu ve taraftarları arasındaki "ezeli ve ebedi rekabet" maçın tansiyonunu hayli yükseltmiştir. O kadar ki Ankaragücü bu maç için kampa dahi girmiştir. Kulübün futbolcu sayısı azdır. Maçtan bir gün önce Ankaragücü'nün tek kalecisi Dündar Beykan (diğer kaleci Yüksel Alkan genç milli takıma alınmış) elindeki gazoz şişesi patlayıp eli parçalanınca hastaneye kaldırılır. Böylece Ankaragücü bu önemli maç öncesinde kalecisiz kalmıştır. Ankaragücü genel kaptanı ve antrenörü Natık As, Gençlerbirliği kulübü başkanı Mümtaz Tarhan'a durumu anlatarak maçın ertelenmesi için ricada bulunur; adeta elinin, ayağının altını öpercesine yalvarır. Ancak Gençlerbirliği başkanı Nuh der, peygamber demez -acımasızlığa bak! :)- ve maçın oynanmasında ısrar eder.

Veli Amca'nın bu konudaki değerlendirmesi şöyle: "İki ezeli ve ebedi rakip arasındaki tansiyonu hayli yüksek ve şampiyonluğa istikamet verebilecek nitelikteki maçın ertelenmesi Gençlerbirliği'nin işine gelmiyordu." :)

Maçın başlamasına bir saat kalıncaya kadar 19 Mayıs Stadı soyunma odalarında da süren bu pazarlık sonuç vermeyince milli basketbolculardan, o sezonun amatör küme gol kralı santrfor Yılmaz Gündüz duygulanarak Genel Kaptan Natık As'a, "Bırak be ağabey, ne yalvarıyorsun. Gel, ben kaleci oynayacağım. Tek gol yersem karımı boşarım!" diye gürler ve bu gürleyiş diğer elemanlara doping yerine geçerek moral verir. Derler ki: "Sen gol yemezsen, goller bizden!" :)

Ve Ankaragücü bu tarihi maçı 4-1 kazanır. O yılın gol kralı, milli basketbolcu ve santrfor Yılmaz Gündüz maçta tek gol yemiştir, ama penaltıdan... Penaltıdan yediği gol, Yılmaz Gündüz'ün eşi ünlü ses ve sahne sanatçısı Sevim Çağlayan'ı boşamasına yeterli bir neden teşkil etmez. Çünkü penaltı ve ofsayttan yenilecek goller anlaşmaya dâhil değildir. :)

63. ve 64 sayfalarda da Türkiye'nin ilk kadın amigosu Ankaragüçlü "Kürdan" Muazzez'in hikâyesi var. O da çok güzel... :)

Ankaragücü taraftarı arkadaşlar, sosyal medyada harekete geçerek ve gerekirse kulüp yönetimine baskı da yaparak bu kitabın yeniden basılmasını ve yayımlanmasını sağlamalı... Böyle güzel bir "futbol tarihi hazinesi" kaybolup gitmemeli... Size, 230 sayfadan oluşan bu güzel kitabın tahmini basım maliyetini söyleyeyim: 5.000 adet basılırsa sanırım 10.000 lira civarında bir maliyeti olur. Hali vakti yerinde olan Ankaragüçlü taraftarlar ile Ankaragüçlü matbaacılar devreye girer ve hele bir de sponsor bulunursa Ankaragücü kulübüne hiçbir maliyet yüklenmeden 10.000-20.000 kitap basılması mümkün olabilir.

286 287 288 289 290

Sabrican Sarak
06-Mar-2014, 13:13
Ellerine sağlık Necdet Abi. 230 sayfayı 2 kuruşa fotokopi çeken yerlerden çoğalttığımızda 4.60 TL gibi bir fiyata mal oluyor kitap. Bana sanki bu konuyu Ankaragüçlülerin popüler forumlarında (onlar hangileri gerçi bilmiyorum) paylaşırsan sahip çıkanlar olabilir diye düşünüyorum. Sanırım tek sıkıntı telif hakkı gibi konularda yaşanır. İçindeki öyküler ilgimi çekti, ben de o kitabı çoğaltmak isterim aslında :)

Necdet Özkazancı
06-Mar-2014, 13:59
Ellerine sağlık Necdet Abi. 230 sayfayı 2 kuruşa fotokopi çeken yerlerden çoğalttığımızda 4.60 TL gibi bir fiyata mal oluyor kitap. Bana sanki bu konuyu Ankaragüçlülerin popüler forumlarında (onlar hangileri gerçi bilmiyorum) paylaşırsan sahip çıkanlar olabilir diye düşünüyorum. Sanırım tek sıkıntı telif hakkı gibi konularda yaşanır. İçindeki öyküler ilgimi çekti, ben de o kitabı çoğaltmak isterim aslında :)

Teşekkürler Sabrican... Bir gün yanımda getiririm, fotokopi ile çoğaltırız. Ankaragücü taraftar forumlarında üyeliğim yok. Facebook sayfamda paylaştım. Oradaki arkadaşlarımdan görüp forumlara taşıyan olur belki.